;
Bilim Ekonomi

Panama’daki Kuraklık Kanalın Geleceği İçin Ne Anlama Geliyor?

YAZI: Henry Fountain

ÇEVİRİ: Gülce Demirer

Panama Kanalı’nda yaşanan şiddetli kuraklık su seviyelerinin düşmesine neden oldu ve bazı büyük nakliye gemilerinin güvenle hareket edebilmeleri için yük miktarının sınırlandırılması gerekti.

Panama Kanalı İdaresi’nin çevre, su ve enerji başkan yardımcısı Carlos Vargas, “Son 5 ay kanal tarihinin en kurak mevsimi oldu” diyor.

Atlantik ve Pasifik arasında kestirme yol görevi gören kanalda, deniz ticaretinin yaklaşık %5’i gerçekleşiyor. Yaşanacak herhangi bir kesinti küresel ekonomiyi ve kanal trafiğinin büyük bir kısmında çıkış ya da varış noktası olan ABD’yi de etkileyebilir. İklim değiştikçe bu sorunlar daha da yaygın hale gelebilir.

2019 yılının başlarında yetkililer gemilerin karaya çıkmaması için yükleri hafiflettirdi. Vargas, kurak mevsimin sona ermesine ve yağmurların geri dönmesine rağmen yaz boyunca bazı kısıtlamaların devam edeceğini de belirtti. İklim değişikliğinin daha şiddetli fırtınalara ve kurak dönemlere neden olması durumunda ise bilim insanlarının da beklediği gibi bu kısıtlamaların daha sık uygulanması gerekebilir.

Yaşanan Kuraklık El Niño ile Bağlantılı

Kuraklık bu yılın başlarında gelişen ve sonbaharda devam etmesi beklenen El Niño kasırgası ile bağlantılı. Bir El Niño sırasında ekvatoral Pasifik’teki normalden daha ılık olan yüzey suları, Orta Amerika’daki yağışlar da dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde hava durumlarını etkileyebilir. El Niño ortalama olarak iki ila yedi yılda bir gerçekleşiyor ve yüzyıllardır yaşanıyor. Geçmişte de kanal kısıtlamalarına yol açtığı biliniyor.

ABD Jeoloji Araştırması ve Smithsonian Tropik Araştırma Enstitüsü’nde hidrolog olan Robert F. Stallard Panama’da yıllarca su sorunlarını inceledi. Dr. Stallard, 105 yıl önce açıldığı günden bu yana en şiddetli dört kasırgaların ve en kötü kuraklıkların birkaçının burada meydana geldiğini belirtiyor.

Stallard, “Gelecekte yaşanabilecek daha aşırı hava olayları için planlama yapılması gerekiyor” diyor.

Yetkililer, kuraklık devam ettikçe ve kanala su sağlayan iki gölün su seviyelerinin düşmeye başlamasıyla Şubat ayında yüklere sınırlandırma getirdiler. Sınırlandırmalar 2016 yılında açılan, kanalın en yeni kanal havuzunu kullanan büyük gemileri etkiliyor. Günde ortalama yedi gemi bu havuzları kullanıyor.

Kanal yetkilileri kısıtlamaları önceden çok iyi bir şekilde yayımlayarak göndericilerin gemilerinin 50 kilometrelik kanalı geçmelerini sağlayacak yüklerini hesaplamalarına yardımcı olabilir. Aksi takdirde Panama’da aşırı yük sonucu kargo boşaltımı gerekebilir.

Yük Sınırlandırmalarının Eylül Ayında Kaldırılması Planlanıyor

Şubat ayında yapılan duyurudan bu yana izin verilen azami yük taslağı beş kez azaltıldı. 28 Mayıs’tan itibaren normalde iki metre daha az olacak şekilde en fazla 13 metreye izin verilmeye başlandı.

Vargas, o tarihten itibaren kanalın eski havuzlarını kullanan daha küçük gemilerin de etkileneceğini, çünkü bu havuzlar için izin verilen maksimum sınırın 12 metreden 11 metreye düşeceğini ifade ediyor. Her gün yaklaşık 25 gemi eski havuzları kullanıyor.

Kanal tarifeleri kısmen kargo yüklerine dayandığından, şimdiye kadar yıllık 2 milyar dolardan fazla gelirle karşılaştırıldığında, sınırlandırmalar kanal otoritesine yaklaşık 15 milyon dolara mâl oldu.

Vargas, kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılacağını, muhtemelen Haziran ayında başlayacağını söyledi. Eylül ortasından itibaren, en derin yüksekliğe sahip gemilerin bile yüklerini azaltmak zorunda kalmadan kanal yolunu kullanabilmeleri gerektiğini söylüyor.

Kısıtlamalar önceki El Niño yıllarında uygulanmış ve bazen daha büyük gelir kayıplarına neden olmuştu. Stallard, geçen yıl yaşanan şiddetli yağışlar nedeniyle kuraklığın etkisinin kısmen azaldığını belirtiyor.

Su yönetimi her zaman kanal operasyonlarının kritik bir parçası olmuşsa da daha büyük havuzların yapımı ile daha da önem kazandı. Bir gemi kanaldan her geçtiğinde, yaklaşık 50 milyon galon tatlı su havuzlardan okyanuslara aktarılıyor.

Bu su, kanalın bir parçası olan iki yapay göl Gatún ve Alajuela’dan geliyor. Göller ayrıca Panama’nın büyüyen nüfusunun çoğuna su sağlıyor.

Kanal operatörleri, yağışlı mevsimde kanalı tamamen çalıştırmak için yağmur mevsiminde yeterince su depolamaya çalışıyor. Ancak bu yıl yaşananlar gibi, bu her zaman mümkün olmayabiliyor. Normal seyreden yıllarda bile su tasarrufu bir öncelik olduğu için, örneğin yeni havuzlar, bir gemi kanaldan her geçtiğinde kullanılan suyun yaklaşık yarısını koruyan özel havzalara sahip.

Ancak yağmur mevsiminin kendine özgü zorlukları var. 2010 yılının Aralık ayında sağanak yağışlar göllerin taşmasına neden olurken ortaya çıkan sel, kanalın bir gün boyunca kapalı kalmasına neden oldu. Sistemin altında kalan fazla su da havuzlara ve diğer altyapılara zarar verebilir.

Vargas, yetkili makamın aşırı olaylarla nasıl başa çıkacağını öngören ve planlayan bir meteorolog, bilim insanı ve mühendis ekibine sahip olduğunu ve ekibin yeteneklerine iklim değiştikçe daha fazla ihtiyaç duyulacağını vurguluyor.

Kanal üzerinde uzun vadeli bir tehdit söz konusu olduğunda, Vargas çözümün daha fazla su olduğunu söyledi: “Daha fazla rezervuar inşa etmemiz gerektiğinden hiç şüphemiz yok. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmanın en etkili yolu olduklarını düşünüyoruz”.

Ancak yeni rezervuarlar inşa etmek pahalı ve uzun zaman alabilir. Gatún ve Alajuela’yı besleyen Chagres nehrinin havzasında artık su yok. Yeni suyun kanaldan uzaktaki havzalardan gelmesi gerekiyor ki bu da tünellerin yanı sıra barajların inşasını gerektiriyor.

The New York Times’da yayımlanan yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.