Oxford Üniversitesi Sürdürülebilir Hukuk Programı ve Çevresel Değişim Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen yeni araştırma, iklim davalarının başarıya ulaşmasının önündeki mevcut engellerin, güncel bilimsel kanıtların kullanılmasıyla aşılabileceğini ortaya koyuyor.
“İklim davalarındaki delil boşluğunu doldurmak” isimli makale, disiplinler arası bilimsel dergilerin öncülerinden olan Nature Climate Change’de yayımlandı. Makale, dava süreçlerinde iklim biliminin elde ettiği kanıtların kullanımı ve yorumlanmasına ilişkin küresel ölçekteki ilk çalışma niteliğini taşıyor.
14 ülkede açılan 73 davayı değerlendiren makale, davacılar tarafından sunulan kanıtların, iklim bilimindeki güncel bilimsel bulguların gerisinde kaldığını ortaya koyuyor. Bu durum, davacıların maruz kaldığı etkilere seragazı emisyonlarının neden olduğu iddialarına engel oluşturuyor.
Davaların çoğu, önemli bir kanıt olan, davacıları olumsuz etkileyen iklimle ilişkili olaylardan iklim değişikliğinin ne ölçüde sorumlu olduğunu ortaya koymuyor. Az sayıda davada, davacıların gördüğü zararlar, davalıların emisyonlarıyla ilişkilendiren nicel kanıtlarla destekleniyor. Vakaların %73’ü hakemli bilimsel makalelerde yayımlanmış kanıtlara atıfta bulunmuyor. Davaların 26’sında ise aşırı hava olaylarının iklim değişikliği nedeniyle meydana geldiği iddia edilirken herhangi bir bilimsel kanıt sunulmuyor.
Araştırmanın bulguları, tam da bu nitelikte delil oluşturabilecek, dolayısıyla olaylar arasındaki nedenselliğin kanıtlanmasına yardımcı olabilecek güncel ve bilimsel dergilerde yayınlanmış kanıtların hayati önemini ortaya koyuyor. Bu, mahkeme öncesinde avukatların başarılı olacak bir dava açma şansını etkiliyor.
Davacılar, dünya genelinde iklimle ilgili 1500’ün üzerinde dava açmış durumda. Yasal süreçlerin sayısı artıyor. ABD Temyiz Mahkemesi’nde reddedilen Kivalina Köyü ExxonMobil’e karşı davası gibi yüksek profilli davalar, yasal süreçlerin başarıya ulaşmasında nedensellik kanıtının önemini ortaya koyuyor.
Farklı Örnekler
Nedenselliğin kurulduğu bilimsel kanıtlar, son zamanlarda insan kaynaklı iklim değişikliğinin Harvey Kasırgası gibi aşırı hava olayları üzerindeki etkisini kanıtlamak üzere kullanıldı.
Nedensellik unsurunu yansıtan bilimsel çalışmalar, daha etkili kanıtlar sunmanın yanı sıra, belirsizliği diğer iklim olaylarına kıyasla daha düşük olan olayların (kuraklık gibi) belirsizlikleri yüksek olan olaylara (büyük ölçekte gerçekleşen aşırı yağışlar gibi) kıyasla, iklim davalarında verilecek kararı etkileyen unsur olma özelliği taşıyor.
Yazarlar, iklim davalarını yargıya taşımadan önce, güncel bilimsel verilerin kullanılmasına yönelik farkındalığın artması çağrısında bulunuyor. Makalenin yazarları, “Dava süreçlerinde iklim biliminin sunduğu kanıtların etkin şekilde kullanılması, nedenselliğin önündeki mevcut engellerin üstesinden gelebilir. Bu sayede iklim biliminin sunduğu kanıtlar, davalarda nedensellik göstermek amacıyla kullanılabilir, emsal oluşturabilir ve iklim değişikliğinin etkileri konusundaki davaların başarıya ulaşmasını mümkün kılabilir” diyor.
Çalışmanın baş yazarı Rupert Stuart-Smith, “Son haftalarda Hollanda, Almanya ve diğer ülkelerde yürütülen başarılı davalar, mahkemelerin ülkelerden ve şirketlerden iklim hedeflerini ciddi şekilde güçlendirmesi talebiyle sonuçlandı. İklim konusundaki yasal mücadelenin gücü giderek daha görünür hale geliyor. Ancak, iklimle ilgili birçok dava başarısız sonuçlandı. İklim değişikliği nedeniyle uğranılan kayıpların tazmini talebiyle açılan davaların başarı şansının en yüksek olması, avukatların bilimsel kanıtları daha etkin kullanmalarını gerektiriyor. İklim bilimi, geçmiş davalarda mahkemeler tarafından sorulan soruları yanıtlamada ve bu davaların başarısının önündeki engellerin üstesinden gelmesinde önemli rol oynuyor” dedi.
Oxford Üniversitesi Çevresel Değişim Enstitüsü Direktör Yardımcısı Dr Friederike Otto ise, “İklim davalarının büyük bölümünün kaderini değiştirmek için, mahkemelerin ve davacıların şunu anlaması gerekiyor: Bilim, iklim değişikliğinin taşıdığı potansiyeli göstermenin ötesine geçerek, emisyonların yarattığı somut zararlar arasındaki nedensel ilişkiye kanıt oluşturur hale geldi” diye konuştu.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…