Almanya, UFX – Helmholtz Çevre Araştırması Merkezi’nin gerçekleştirdiği yeni bir çalışmaya göre Orta Avrupa’da aşırı kuraklıkların yaşanma sıklığı yedi katına kadar çıkabilir.
Aşırı kuraklıkların Orta Avrupa’da daha sık yaşanması bekleniyor. Yeni bir araştırmaya göre küresel seragazı emisyonları artmaya devam ederse aşırı kuraklıkların yaşanma sıklığı yedi katına çıkabilir.
Kuraklıktan etkilenmesi muhtemel mahsul alanı da artacak ve hızla yükselen CO2 seviyeleri bu yüzyılın ikinci yarısında Orta Avrupa’da neredeyse ikiye katlanarak 40 milyon hektardan (154.440 mil kare) fazla tarım arazisini etkileyecek.
Orta Avrupa en büyük ve yakıcı kuraklıklarını, bölgede kaydedilen en sıcak üç yıldan ikisi olan 2018 ve 2019 yıllarında yaşamıştı. 2018 ve 2019 yaz sıcaklıkları ortalamanın oldukça üzerindeydi ve bölgenin yarısından fazlası kuraklığı hissetmişti.
Nehirler ve su yolları kurumuş, bazı ekinler telef olmuş ve artan kuraklığın etkisiyle yangınların sayısı artmıştı. Bu yıllardaki kuraklığa yaklaşabilen kuraklıklar 1949 ve 1950 yıllarında yaşanmış ancak 2018-19’dakine göre sadece üçte bir oranında bir alanı etkilemişti.
Bilgisayar modellemelerini kullanarak 1766’dan bu yana olan havayolu kayıtlarını karşılaştıran Almanya, Leipzig’de UFX- Helmholtz Çevre Araştırması Merkezi, seragazı emisyonlarında okurrta derecede bir azaltımın aşırı kuraklıkların yaşanma sıklığını yarıya indirebileceğini ve etkilenen bölgeleri %40 oranında azaltılabileceğini buldu.
Araştırmanın yazarlarından Rohini Kumar, Guardian’a, bulguların endişe verici olduğunu söyledi ve “Bulgular, gelecekteki karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik önlemlerin alınmasının, Avrupa genelinde birbirini takip eden daha sık kuraklık riskini azaltabileceğini gösteriyor. Bir yandan, dünya çapında seragazını azaltma çabalarımızı artırmamız ve aynı zamanda iklim değişikliğine uyum sağlamaya yönelik stratejilerle uğraşmamız gerekiyor” dedi.
Araştırma, geçtiğimiz Perşembe günü Scientific Reports dergisinde yayınlandı.
Çalışma, küresel ısınmanın Avrupa üzerindeki etkilerini gösteren artan sayıda araştırmaya katkıda bulunuyor. Önceki çalışmalar, Güney ve Orta Avrupa’nın daha fazla kuraklık yaşayacağını öne sürüyordu; bir çalışma ise, Avrupa şehirlerinin çok daha sıcak hale geleceğini öngörürken, Londra’nın 2050 yılına kadar Barselona’ya daha çok benzeyen bir iklime sahip olacağını belirtiyordu.
Zurich, İsveç Federel Enstitüsü Crowther Laboratuvarı’ndan Constantin Zohner, çalışmada yer almasa da çalışmanın, seragazı emisyon azaltımlarında başarısız olmanın sonuçlarını gösterdiğini belirtti. Zohner, “Bu bulgular, devam eden emisyonların gelecekteki kuraklık olaylarını, ekosistemleri, tarımı ve insan refahını ciddi şekilde kötüleştireceğine yönelik önemli bir uyarı. Çalışma, ekosistemlerin işlevselliğini sürdürmek ve gelecek nesillere su temini sağlamak için iklim eylemine acilen ihtiyacımız olduğunu bir kez daha vurguluyor” dedi.
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…
Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan ve komşuları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı ancak yenilenebilir…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülke olarak kaydedildi.…
Fosil yakıt lobicileri COP29’da iklim açısından en hassas ülkelerin delegasyonlarını gölgede bıraktı; zirveye iklim açısından…