Yerli halklar, ormanların azalmasıyla birlikte doğal yaşamın bozulduğunu ve vahşi hayvanların hastalıklarının insanlarda görülmeye başladığını söylüyor. Eğer ormanların kaybı devam ederse hem iklim değişikliği hem de küresel salgınlarla mücadele edilmesi zorlaşacak.
Haber: Covering Climate Now
Çeviri: Çisil Sevinç
13 Mart’ta New York’ta konuşan yerli halkların liderleri, iklim değişikliğini hızlandıran orman tahribatının aynı zamanda koronavirüs gibi hastalıkları da kızıştırdığını söyledi. Liderler, Cargill ve diğer çok uluslu şirketleri ormanların yerine soya, palm ve büyükbaş ekinleri yetiştirdikleri için eleştiriyor.
Meksika ve Orta Amerika Yerlileri ve Ormanları Birliği (Mesoamerican Alliance of Peoples and Forests) Koordinatörü ve Kosta Rika’da bulunan BriBri yerlisi Levi Sucre Romero, “Koronavirüsün dünyaya verdiği mesajı biz binlerce yıldır veriyorduk: eğer biyoçeşitliliği ve doğayı korumazsak gelecekte daha kötüleriyle yüzleşeceğiz” şeklinde konuştu.
Bir araştırmaya göre, yaşam alanlarının kaybı vahşi hayvanları insan ve evcil hayvanlarla yakınlaştırdı ve bu da koronavirüs gibi hastalıkların hayvan-insan bariyerini atlamasına ve insan temasıyla bulaşmasına fırsat verdi.
Endonezya’daki Dayak Pompakng topluluğu yerlisi ve Takımada Yerlileri Birliği (Indigenous Peoples’ Alliance of the Archipelago – AMAN) genel sekreter yardımcısı Mina Setra, “Virüsün sorumlusu olan hayvanın dünya genelinde on binlerce kişiye koronavirüs bulaştırıp küresel ekonomiye zarar vermiş olması yüksek ihtimal” dedi. AMAN, Endonezya’daki 17 milyon yerliyi temsil ediyor.
Setra sözlerine, “Eğer dünya biyoçeşitlilikle yaşamayı ve hayvan ve bitki türlerini korumayı öğrenmiş yerli halkların haklarını sağlamlaştırsaydı, halihazırda yüzleşmekte olduğumuz türden salgın hastalıklara daha az rastlanırdı” şeklinde devam etti.
Brezilya Yerli Halkları Birliği’nde (Association of Indigenous Peoples of Brazil) koordinatörlük ve hukuk müşavirliği yapan Dinamam Tuxá, özellikle Brezilya’daki yerli halkların haklarına yapılan ve bazılarının hükümetin en üst seviyelerinde gerçekleştiği saldırılarda artış gözlemlendiğini belirtti ve ekledi “İnsanlarımız üzerinde suçlar işleniyor ve öldürülüyorlar” .
Tuxá sözlerine, “Soykırımı ve yerli topraklarının tahribatını finanse eden başlıca şirketlerden biri Cargill. Çok uluslu şirketlerden istediğimiz şey ormansızlaşmaya ve çatışmaya sebep olan ve yerli topraklarında üretilen malları satın almamaları. Aynı zamanda iki taraflı ticaret anlaşmaları, yerli haklarına saygı ve ülkelerinden gelen ürünlerin ormansızlaşmayla bağlantısı olmamasını talep ediyoruz” şeklinde devam etti.
Bilim insanlarının yürüttüğü güncel bir çalışmada, dünyadaki orman alanlarının çoğunluğunu işgal eden yerli halkların topraklarının ve insan haklarının korunmasının, küresel ısınmayı ve biyoçeşitlilik kaybını azaltan ormanların ayakta kalabilmesi için gerekli olduğu sonucuna varıldı.
Dünyanın önde gelen ormancılık uzmanları bir bloga yazdıkları yazıda, “Ormanlık alanlarında ve etrafında yaşayan topluluklar koruma ve restorasyonda önemli bir rol oynuyor ancak genellikle orman politikası hakkındaki karar alma sürecinden çekişmeli kadrolaşma yüzünden dışlanıyorlar. Yasal hakların noksanlığı toplulukları ve sahip oldukları ormanları savunmasız bırakıyor” ifadelerini kullandı.
Sucre Romero, “İklim değişikliği bizim için soyut değil. İçinde bulunduğum küçük toplulukta bile iklim değişikliği yüzünden bazı besinleri üretemiyoruz. Merkez Amerika’daki Karayip sahillerinin tamamı yükselen deniz seviyeleri ile yüzleşiyor ve bu ekonomiyi de etkisi altına alıyor” dedi.
2019’daki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde (IPCC), iklim değişikliği ile mücadelede hayati önem taşıyan yerli halkların topraklarının ve insan haklarının korunması üzerine çağrıda bulunulmuştu.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Küresel Orman Gözetimi (World Resources Institute’s Global Forest Watch) programında yerli hakları tanınıyor ve programa göre yerli topraklarındaki ağaç kaybı öteki topraklara kıyasla neredeyse %50 daha az yaşanıyor.
Yerli toprakları gittikçe kuşatma altına alınıyor. Güncel bir çalışmada, Amazon’un içinde bulunduğu durum “Çevre korumaları, yerli toprakları hakları ve hukukun egemenliğinin azaltılması eğilimi yüzünden yerel toplulukların ve topraklarının varoluşu tehlikeye giriyor. Bu eğilimi tersine çevirmek iklim tamponu olan Amazon ormanlarının geleceği ve Paris Anlaşması’nın başarılı olması adına oldukça önemli” şeklinde özetleniyor.
Yerli liderlere göre, yerli haklarının ve topraklarının korunması aynı zamanda dünyanın koronavirüsü ve gelecekteki olası küresel salgınları iyileştirecek ilaçların bulunmasında da yardımcı olabilir. Ancak küresel şirketler çoğunlukla yerli topraklarına giriyor ve ürünlerini ve geleneksel bilgilerini alarak karşılığında hiçbir şey vermiyor.
Sucre Romero, “Dünyadaki ilaçların %25’inin ormanlardan çıktığını ve ormanları yok ederek gelecek çözümleri tehlikeye attığını biliyoruz” dedi.
Tuxá ise, “Gelecek küresel salgının tedavisi bizim topraklarımızda olabilir ve önemli olan bizim geleneksel bilgimizin eşit şekilde sayılıyor olması. Büyük eczacılık şirketleri bizim topluluklarımıza geliyor ve haklarımızı göz ardı ederek geleneksel bilgimizi ve bitkilerimizi alıyor. Sonrasında şehirlerine götürüp kendi buluşları olduğunu söylüyorlar” şeklinde konuştu.
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…