Dünya Çevre Günü, İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’ndan bu yana çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla her yıl 5 Haziran’da kutlanıyor. Bu Çevre Günü’nde ise genç iklim aktivisti Baran Örnek, Change.org Türkiye’de başlattığı “Orman Yangınları İçin Kırmızı Alarm” kampanyasıyla orman yangını sezonunun başladığını ve ormanları korumak için acil eylem planlarının yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Gezegenimizin akciğeri olan ormanlar, iklim krizi ile mücadelede karbon yutağı olarak büyük öneme sahip. Fakat iklim krizinin etkileri arttıkça orman yangınlarının süresi ve şiddeti de artıyor. 2021 yılı Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da orman yangınlarının en yıkıcı olduğu yıl olarak kayıtlara geçti. Avrupa coğrafyasında, 39 ülkede orman yangınları çıktı, 1.113.464 hektar alan yandı. Bilimsel raporlar yangınların ve etkilerinin küresel sıcaklıkların yükselmesiyle birlikte daha da artacağını söylüyor.
Türkiye’de toplam ormanlık alanın %60’ını birinci ve ikinci derece yangın hassas alanları oluşturuyor. EFFIS verilerine göre Türkiye’de geçen sene çıkan orman yangınlarında 206.013 hektarlık alan yandı, onlarca farklı türden binlerce hayvan hayatını kaybetti ve yazık ki Türkiye, 39 ülke arasında en çok orman alanı yanan ülke olarak birinci sırada.
Bu sene ve gelecek yıllarda daha fazla yangın faciası yaşanmaması adına erken tedbir ve müdahale çok önemli, ayrıca yangınlar başladığında da acil eylem planlarının hazır olması gerekiyor. Bu acil eylem planının taleplerini ise Orman Yangınları İçin Kırmızı Alarm imza kampanyası şu şekilde sıralıyor:
- Orman yangınlarının hızlı kontrol altına alınabilmesi için Bakanlık tarafından yapılan hazırlık planları açıklansın.
- Yangınların yoğunlaştığı bölgelere yeterli sayıda yangın gözetleme ve erken müdahale kuleleri inşa edilsin.
- Yangın helikopterlerinin sayısı açıklansın. Yeterli sayıda helikopter derhal satın alınsın.
- Yangın işçilerinin sayısı artırıldı mı?
- Yangınlar için ne kadarlık bütçe ayrıldı?
- Kaç yangın söndürme uçağı var? Bu uçakların bakım ve onarımı yapıldı mı? Bu uçakların kaçı kullanılıyor?
- Yangınlar sırasında can kaybını azaltmak için tahliye planı hazırlandı mı?
- Yangın riskini en aza indirmek için ormanların ziyarete yasaklanması planı yapıldı mı?
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, geçen sene kontrol edilmeyen ve hızla yayılan orman yangınlarının bu sene de tekrarlanmaması için acil eylem planı oluşturulması ve bir an önce harekete geçilmesi talebiyle Change.org Türkiye’de imza kampanyası başlatan Baran Örnek, “En büyük çevre zenginliğimiz olan ormanlarımızı yangınlara kaybetmeye başladık bile. Önlemsizlik yangınlardan daha büyük kayıplara yol açıyor. Geçen sene yok olan ağaçları, yitirdiğimiz canları, yükselen çığlıkları unutmadım. Pek çok canlının yuvası olan ormanlar barındırdığı biyoçeşitliliğin yanı sıra özellikle fosil yakıtların gün geçtikçe kirlettiği havamızı temizliyor, ciğerlerimizi oluşturuyor. Tedbirsizlik ise ciğerlerimizi feda etmek ile eş değer. İklim krizi ile mücadele için, geçen seneki feryatların bu sene de yükselmemesi için yetkililerden orman yangınlarına karşı gerekli önlemleri almalarını talep ediyorum” yorumunda bulundu.
Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış ise ilk tedbirin yangın çıkmasını önlemek olduğunu söylerken bu tedbirlerin ne olduğunun sorgulanmasını tavsiye etti. Atmış, “İkinci amaç yangınları en erken şekilde tespit edip erken müdahale etmek. Fakat erken müdahale için karada da ekipler ve araçlarınız yeterli olmalı. 2020 ve 2021’deki yangınlarda büyük alanların yanmasının nedeni de yeterli kaynak ayrılmaması. Bir diğer neden de orman içindeki yoğun faaliyetler. Ormanlarda maden sahaları, enerji sahaları, turizm sahaları vb. ormancılık dışı amaçlar için verilen izinler ormanları param parça etti. 2B ile orman dışına çıkarılan alanlarda yeni siteler, yerleşimler kuruldu. Yine eskiden yangın riski olan yerlerde yaz aylarında odun üretimi yapılmazdı, artık yapılıyor. İnsanlarımız yazın ormanları rekreasyon için daha fazla kullanmaya başladı. Bunların hepsi ormanlardaki insan etkileşimini arttırdı. Bu da yangın riskini artırıyor. Havaların sıcak gittiği ve nem açığının arttığı temmuz ve ağustos aylarında bitkiler de kurumuş olduğu için yanıcı madde riski de artıyor. Elde bütçe kısıtlaması nedeniyle eğitilmiş orman işçisi ve araç gereç de yetersiz olduğunda yangın başlayınca yayılması da kolay ve hızlı oluyor. Ne yazık ki ormancılık örgütü uyguladığı yanlış ormancılık politikaları nedeniyle orman yangınlarıyla ciddi şekilde mücadele etme gücünü kaybetti. İşte bütün bunlar bu seneyi de, gelecek seneleri de ülkemiz adına yangın felaketlerinin yüksek olabileceği bir yer haline getiriyor” dedi.