Maden mevzuatının ülke genelinde yarattığı tehdidi ortaya koyabilmek için çalışmalarına devam eden TEMA Vakfı, Ordu ili madencilik raporunu açıkladı. Rapora göre, zengin canlı tür çeşitliliği, su varlığı, doğası, tarım alanlarıyla öne çıkan ve Türkiye fındık ihracatının merkezi olan Ordu ilinin %74’ü madenlere ruhsatlı. Ordu ili özelindeki IV. Grup madenlere ilişkin hazırlanan çalışmanın ilk bulguları, bölgenin 435 maden ruhsatına bölündüğünü ortaya koydu.
TEMA Vakfı, 2020 yılında kamuoyu ile paylaştığı Kaz Dağları Raporu’nun ardından, ülke genelinde, doğa ve tarım alanlarının, su varlıklarının ve kültürel mirasın madencilik faaliyetleri nedeniyle karşı karşıya kaldığı tehditleri ortaya koymaya devam ediyor. Vakıf tarafından Ordu ili özelinde hazırlanan son rapora göre; Türkiye’nin en önemli doğa, tarım ve kültür merkezlerinden biri olan ilin yüzde %74’ü IV. Grup madenlere ruhsatlı. Doğası, su varlıkları, meraları ve fındık bahçeleriyle Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin ve tarımsal üretiminin teminatı olan bölgenin geleceği, 435 adet IV. Grup maden ruhsatı ile tehdit altında. Çalışma, mevcut ruhsat sahalarının hayata geçmesi halinde, Ordu’nun toprağının, suyunun, doğal varlıklarının, yöre insanının sağlığının ve tarıma dayalı ekonomisinin telafisi imkansız zararlar göreceğini ortaya koyuyor.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Maden Kanunu’nda bugüne kadar yapılan değişikliklerin, ülkemizin doğa alanlarını, tarım alanlarını, meralarını ve kültür miraslarını madencilik faaliyetlerine açtığına dikkat çekti. Ataç açıklamasında, “Mevcut Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler, tüm koruma statülerini yok sayarak; doğamızı, tarımsal üretimimizi ve yaşam alanlarımızı yüzlerce maden ruhsatı ile karşı karşıya bırakıyor” dedi. Ordu’nun bu mevzuat ve mevcut maden politikalarından en ağır şekilde yaralanan illerimizden biri olduğunu belirten Ataç, “Fatsa’da çalışmakta olan altın madeni çok kısa bir sürede bölgenin doğal varlıklarına, insan sağlığına ve tarım ekonomisine ciddi zararlar verdi. Yöre halkı ile Fatsa Doğa ve Çevre Derneği, altın madeninin yarattığı tahribata karşı ilk günden bu yana, yaşam alanlarını korumak için büyük bir çaba gösteriyor. Vakıf olarak yaptığımız çalışma sonucu ortaya çıkan tablo, tüm bu çabanın ve emeklerin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bugün maalesef ülkemizde doğa koruma alanı, tarım alanı ya da içme suyu havzası kanunlarla korunmamaktadır. Halbuki, ülkemizde bu gibi alanları kanunlarla madencilik faaliyetlerinden korumamız gerekmektedir. Aksi halde madencilik faaliyetleri Çanakkale’de, Muğla’da, Ordu’da olduğu gibi doğamızı ve tarımsal üretimimizi tehdit altına almaya devam edecek. Yetkilileri yöre halkının sesini duymaya, Ordu ve tüm illerimiz için madencilik faaliyetlerine karar verirken; doğal varlıklarımızı, tarımımızı ve su varlıklarımızı göz önünde bulundurmaya, bu tarihi sorumluluğu hep birlikte almaya davet ediyoruz” dedi.
Ordu’da madencilik çalışmasının ilk bulguları şu şekilde:
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…