Araştırmacılara göre mevcut olarak yürütülen ve planlanan atık azaltma çalışmaları, okyanuslara bırakılan plastik atıkları yalnızca %7 oranında düşürecek. Araştırmalar, okyanuslara bırakılan atığı durdurmak için gösterilen çabaların atık dalgalarında bir etkisi olmadığını ve okyanuslardaki plastiğin 20 yıl içinde üçe katlanacağını gösteriyor.
Haber: Fiona Harvey
Çeviri: S. Sena Akkoç
Hükümetler, plastik malzemelerin satışını ve kullanımını kısıtlayarak alternatifleri zorunlu kılmak gibi önlemlerle okyanuslara ulaşan plastik akışında önemli kesintiler yapabilir. Ancak analizler, bütün olası önlemler alınsa bile şu anki atık seviyelerinin yarısından biraz daha az düşüş göstereceğini ortaya koydu.
Önceki tahminlere göre, her yıl okyanuslara ulaşan plastik miktarı yaklaşık olarak 8 milyon ton ancak Science dergisinde yayınlanan makaleye göre gerçek miktar 11 milyon tonun çok daha üzerinde.
Mevcut eğilimler devam ederse, okyanusları kirleten plastik atık miktarı 2040 yılına kadar yılda 29 milyon tona çıkacak ve bu da dünyadaki her bir metrelik kıyı şeridi için 50 kiloya eşit olacak.
Hükümetler ve şirketler tarafından plastik atıkları durdurmak için yapılan ve açıklanan tüm çabalar, 2040 yılına kadar atık hacmini yalnızca %7 oranında azaltacak.
Plastik atık sorununun bugüne kadarki en ayrıntılı değerlendirmelerinden biri, özellikle ambalajlama için kullanılan tek kullanımlık plastiklere olan güvenimizin yıkıcı etkilerini ortaya koyuyor. Okyanuslara plastik akışını durdurmak çok önemli, çünkü okyanustaki plastiğin çoğu diğer sorunlara neden olan mikro plastiklere ayrılarak sonsuza kadar okyanusta kalıyor. Bu nedenle şimdiye kadar okyanusa bırakılan atıkları temizleme çabalarının çok az etkisi oldu.
Araştırmacılara göre, daha katı önlemler alınırsa atıklarda ciddi bir düşüş olacak. Bu önlemler arasında, özellikle gelişmekte olan ülkelerde atık toplamanın iyileştirilmesi ve daha fazla atık geri dönüşümü yapılmasının yanı sıra, kullanılan plastik miktarını azaltmak için alternatif malzemelere ve daha iyi ürün tasarımına yatırım yapılması yer alıyor.
Bu önlemler önümüzdeki 5 yıl içinde küresel olarak yaklaşık 150 milyar dolarlık bir yatırım gerektirecek. Ancak hükümetlerin 670 milyar dolara mâl olan verimsiz atık yönetimleriyle karşılaştırıldığında bu yatırım 70 milyar dolara kadar tasarruf sağlayacak, plastik kaynaklı sera gazı emisyonlarını dörtte birine indirecek ve 700.000 kişi için istihdam yaratacak.
Araştırmaya öncülük eden Pew Charitable Trusts’ın uluslararası çevre direktörü Simon Reddy, son 5 yıldır halkın plastik sorunu hakkında bilinçlendiğini, ancak plastik poşetleri ücretlendirmenin ve mikro plastiklerin yasaklanmasının plastik atıkları azaltme girişimlerine çok az etkisi olduğunu söyledi. Reddy, “Bugüne kadar yapılan girişimler çok az fark yaratıyor. Sihirli değnek diye bir şey ya da basitçe uygulanabilecek herhangi bir çözüm yok, çok sayıda politika gerekli. Yeniliklere ve sistem değişikliğine ihtiyacımız var” dedi.
Bu tür bir değişiklik, hükümetlerin özellikle atık sistemlerini elden geçirmesini, aynı zamanda ürünlerden plastik atık çıkartılmasının yollarını aramasını gerektirecek. Reddy, acil bir şekilde eyleme ihtiyaç duyulduğunu ve plastiğin denize ulaştıktan sonra geri dönüşümünün neredeyse imkansız olduğunu söyledi ve “2040 yılına kadar plastik atıkların 3 kattan fazla artacak olması şok edici” dedi.
Reddy hükümetleri ve yatırımcıları plastik üretiminin genişleme planlamalarını engellemeye çağırdı ve ekledi: “Bu yapılmazsa, büyük miktardaki ucuz ham plastiğin tedarikini azaltma ve ikame çabaları baltalanabilir ve geri dönüştürmenin ekonomik geçerliliği tehdit edilirken atık toplama açığının kapatılması daha da zorlaşabilir.”
Ayrıca hükümetlerin işletmelerin yeniden kullanma ve yeniden doldurma sistemleri gibi yeni modelleri benimsemeleri için teşvikler oluşturması gerektiğini söyleyen Reddy, “Bu teşvikle, şu anda plastik hammaddesinin geri dönüştürülmüş malzemelere göre sahip olduğu maliyet avantajı eşitlenecek” dedi.
Yeni tasarım standartlarına ve düşük-orta gelirli ülkelerde daha iyi toplama sistemlerine de ihtiyaç duyulacak.
Atık yönetimi, gelişmekte olan ülkelerin hükümetleri için genellikle ihmal edilerek kirliliğe ve diğer tehlikelere maruz kalan kayıt dışı atık toplayıcılara bırakılan bir alan. Atık toplayıcıların ödemeleri, genellikle toplanılan malzemenin ağırlığına göre hesaplanıyor; bu da okyanusa giden ince film malzemesi gibi en zararlı plastik ürünlerin toplanmasını zorlaştırıyor.
Reddy’ye göre her ne kadar gayri resmi atık yönetim sistemlerindeki atık toplayıcılar ve diğer çalışanlar küresel plastik geri dönüşümünün yaklaşık %60’ından sorumlu olsalar da kirliliğin önlenmesine katkıları büyük ölçüde görmezden gelindiğini ve emeklerinin karşılığı ödenmediğini belirtti.
İngiltere National Oceanography Centre’da bilim insanı olarak çalışan ancak bu çalışmada yer almayan Alice Horton, plastik atıkların azaltılmasının uygun maliyetli olduğunu söyledi. Horton, “Makalede önerilen en katı yönetim yaklaşımları bile, plastik kirliliğinde kümülatif bir artışa yol açacak. Plastik atık üretimi ve yönetiminde acil ve kapsamlı müdahalelere ihtiyaç var. Bu tür müdahalelerin ölçeğine ve olası maliyetlerine rağmen, sistemin gözden geçirilmesinin yeni malzeme üretimine duyulan ihtiyacın azalması nedeniyle mevcut senaryodan daha ekonomik olması muhtemeldir” dedi.
Portsmouth Üniversitesi’nde okyanus politikası profesörü olan Stephen Fletcher, işletmelerin her türlü uygulanabilir çözüm için devreye girmesi gerektiğini söyledi. Fletcher, “Bu makalenin ana mesajı, plastiklerin üretimi, kullanımı, yeniden kullanımı ve bertarafı konusunda büyük değişikliklere gidilse bile karada ve okyanustaki plastik kirliliğin hala kalıcı olması” dedi.
Dünyanın plastik ve atık yönetim sistemlerinin elden geçirilmesinin, vergi mükellefleri ve hükümetler için mevcut durumla karşılaştırıldığında yaklaşık olarak %18 oranında tasarruf sağlayacağına da dikkat çeken Fletcher, “Gerekli eylemlerin çoğunun işletmeler tarafından yapılması ve bu eylemlerin maliyet ve teşviklerinin dikkate alınması gerekiyor. Küresel plastik ekonomisinde böyle bir değişimin ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalı ancak makale, bu değişikliğe olan ihtiyacın acil olduğunu gösteriyor” dedi.
Danışmanlık şirketi Pew Charitable Trusts ve Systemiq, Ellen MacArthur Vakfı ve Common Seas yardım kuruluşlarının iş birliğiyle, Oxford Üniversitesi ve Leeds Üniversitesi’nden akademisyenler ve 17 uzmandan oluşan bir panelle araştırmaya öncülük etti.
Plastik hacmindeki potansiyel artış için yapılan tahminler, yeni koronavirüsten kaynaklanan plastik atıkları hesaba katmıyor.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…