Nükleer enerjinin yeşil etiket almadan önce etkilerinin daha fazla çalışılması gerektiği açıklandı.
Yakıtın çevreci kimliğini değerlendirmekle görevli iki uzman komiteden birinin yaptığı açıklamada, AB’nin nükleer enerjiyi sürdürülebilir bir yatırım olarak etiketleyip etiketlememeye karar vermeden önce neden olabileceği potansiyel zarar hakkında daha fazla araştırma yapması gerektiğini söyledi.
Brüksel, gelecek yıldan itibaren yeşil yatırımlar olarak adlandırılabilecek ekonomik faaliyetlerin bir listesi olan sürdürülebilir finans taksonomisine nükleer enerjiyi dahil edip etmeme konusunda bir karar üzerinde tartışıyor.
AB bilim kolu Mart ayında nükleer enerjinin yeşil etiket alması gerektiğini söylemişti.
Ancak düşük karbondioksit emisyonlarının, radyoaktif atık bertarafının çevresel etkisine ilişkin bir analiz eksikliğini telafi edip etmediği konusunda diğer uzmanlar arasında anlaşmazlık göz önüne alındığında, daha sonra iki uzman komitenin bulgularını incelemekle görevlendirildi.
Geçtiğimiz Cuma günü, Sağlık, Çevresel ve Gelişen Riskler Bilimsel Komitesi’ndeki (SCHEER) çevre uzmanları, ilk raporun bulgularının çoğunu desteklediklerini, ancak endişe duydukları noktalar olduğunu ifade ettiler.
Yeşil olarak kabul edilmek için faaliyetlerin belirli çevresel amaçlara “önemli bir zarar vermemesi” gerekiyor, ancak SCHEER orijinal raporu bunun yerine nükleerin diğer enerji teknolojilerinden “daha az zarar verip vermeyeceğini” tartışıyor.
Radyasyondan korunma ve atık yönetimi konusunda bir grup uzmanın hazırladığı ikinci rapor, orijinal bulguları geniş ölçüde destekliyordu.
Komisyon, şimdi her iki uzman raporunun bulguları takip edeceğini söyledi.
Bir sözcü, e-postayla gönderilen yorumlarda, “Nükleerin taksonomi düzenlemesine dahil edilmesi yoğun tartışmalara konu oldu” dedi.
Nükleer enerji sürekli olarak düşük karbonlu bir enerji kaynağı olarak kabul edilse de, nükleer atıkların çevresel etkisi gibi diğer çevresel hedefler üzerindeki potansiyel etkisi konusunda farklı görüşler bulunuyor.
AB ülkeleri nükleer enerji konusunda bölünmüş durumda. Aralarında Fransa, Macaristan ve Polonya’nın da bulunduğu bazıları konu hakkında olumlu bir görüşe sahipken, Avusturya gibi diğer ülkeler buna karşı çıkıyor.