New York Belediyesi İklim Politikaları Başdanışmanı ve New York kentinin dünyanın en sürdürülebilir kenti olma hedefini taşıyan projesi OneNYC’nin Direktörü Daniel Zarrilli, ABD’nin San Francisco şehrinde düzenlenen Küresel İklim Eylemi Zirvesi’ni İklim Haber adına San Francisco’da takip eden Hilal Sarı’nın sorularını yanıtladı. İstanbul’un iklimle mücadelesinde önce sorunların analizinin yapılması gerektiğine vurgu yapan Zarrilli, “En önce nereden başlanmalı? Trafikteki araçlardan mı? Binalardan mı? Atık yönetiminden mi? Enerji arzından mı? İstanbul da iklimle mücadelede önce bu analizleri yapmalı” dedi.
HABER: Hilal Sarı
Özellikle enerji kullanımı ve ulaşımda karbon emisyonlarını azaltmak için iklim değişikliğiyle mücadelede son zamanlarda şehrinizde ne gibi somut adımlar attınız?
Karbon emisyonlarımızı 2050 yılı itibariyle % 80 düşürmek gibi çok büyük bir taahhütte bulunduk. Daha yakın bir dönemde ABD Başkanı Donald Trump, Paris Anlaşması’ndan geri çekildiğini açıkladıktan sonra ise öne çıkıp ‘Hayır, biz New York olarak Paris Anlaşması’ndaki taahhütlerimize bağlı kalacağız ve kendi iklim eylemlerimizi hızlandırarak devam edeceğiz’ dedik.
Tarihte ilk kez New York kenti olarak Zorunlu Bina İyileştirme yasa tasarısını sunduk. Bu da mevcut binaların yol açtığı kirliliği engellemek için geliştirilmiş bir enerji yasası olacak. Yasanın detaylarıyla ilgili hala şehir konseyiyle görüşmelerimiz sürüyor. Yasanın prensibi ise belirli bir tarihe kadar bina sahiplerinin gerekli iyileştirmeleri yapmaları, aksi takdirde ceza ödemelerine dayanıyor. Yatırımları enerji verimli bina iyileştirmelerine ayıracağız. Bu yatırımlar zaten zamanla sağladıkları enerji tasarrufuyla geri dönüyor. Şehir genelinde elektrikli araç şarj altyapılarını genişletiyoruz. Kentin beş bölgesinde toplam 50 elektrikli araç şarj ünitesi taahhüt ettik. Son beş yılda ise emeklilik fonları konusunda birçok adım attık. Başta bu fonların artık fosil yakıtlara finansman sağlamamasını ve giderek daha temiz enerjilere finansman sağlamasını teşvik ettik. 2022 itibariyle hiçbir emeklilik fonumuz fosil yakıtlara yatırım yapmayacak. Tüm bu fonların daha fazla iklim çözümüne yatırım yapmasını hedefliyoruz. Diğer tüm fonları da bu hareketimize çağırıyoruz. Yönetilen fonların % 2’sinin Paris Anlaşması’nda verilen taahhütlerin yerine getirilmesi için, iklim değişikliğiyle mücadeleye ve iklim çözümlerine yapmaları konusunda bize katılmalarını istiyoruz.
Yerel yetkililerin ve iş dünyasının ABD hükümetini Paris İklim Anlaşması’na bağlı kalmaya ikna etmeyi başaracağını düşünüyor musunuz?
Federal hükümet şu anda Paris Anlaşması’ndaki taahhütlerine bağlı değil. Burada Küresel İklim Eylemi Zirvesi’nde gördüğünüz eyaletler, şirketler, şehirler olarak bir araya gelebildiğimiz ve federal hükümetin Paris Anlaşması konusunda yarattığı boşluğu doldurabildiğimiz.
Yerel yönetimler ABD’de iklimle mücadele konusunda kısmen federal hükümetten bağımsız olabiliyor, kısmen de bağlı olduğumuz taraflar var. Fakat biz hem eyalet düzeyinde hem de yerel yönetimler düzeyinde Paris Anlaşması’nda taahhüt edilenleri yapmak için elimizden gelen her fırsatı deniyoruz.
Gelişmiş ekonomilerde para politikaları sıkılaşma eğilimi gösteriyor, bu da gelişmekte olan ekonomiler için işleri zorlaştırıyor. Bu süreçte gelişen dünyada yenilenebilir enerji yatırımları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gelişmekte olan ülkelerde büyük ekonomilerdeki parasal sıkılaşma sonucu kaynak bulmak giderek zorlaşıyor. Fakat her kurumsal yatırımcı öne çıkar ve gelirlerinin, varlıklarının % 2’sini iklim çözümlerine ayırırsa – çünkü bu küresel bir sorun – sonunda doğru yenilenebilir enerjilere yatırım yapabilir, yanlış olan fosil yakıtlardan kurtulabiliriz. Karbonu olabildiğince toprağın altında tutmalı, yenilenebilir enerjilere yapılan yatırımları artırmalıyız.
Küresel ısınmayı 1,5 derece altında tutmaya çalışırken belediyeler ve belediye başkanları için en büyük zorluk nedir?
Paris Anlaşması’nda konulan hedefin – hava sıcaklıklarındaki artışı 2 derecenin altında tutmak ve 1.5 dereceye indirmeye çalışmak – önünde bazı teknik engeller var, fakat en önemlisi siyasi engeller. Güneş enerjisi yatırımlarının yeterince hızlı artırılması, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç yatırımlarının yeterince hızlandırılması teknik zorluklardan bazıları. Fakat karşılaştığımız asıl zorluk siyasi irade. New York Belediye Başkanı Bill de Blasio gibi bazı yerel liderler öne çıkıyor ve bu anlamda liderlik ediyor. Fakat ulusal hükümetler düzeyinde Paris Anlaşması taahhütlerinin yerine getirilmesi için federal hükümetin de köstek değil destek olması gerekiyor. Daha fazla yerel liderin de bu konuda ses çıkartması gerekiyor. Batarya teknolojilerinin önemi bariz şekilde artacak. Fakat şu anda iklim değişikliğiyle mücadele için yeterli teknolojiye sahibiz, sadece daha fazla adım atılması gerekiyor. Elektrikli araç kullanımı ve güneş enerjisi kullanımında hem federal düzeyde hem de eyalet düzeylerinde teşvikler var. Elektrikli araç konusunda ekonomiyi nasıl etkilediği artık görülüyor. Yakıt yerine elektrikle çalışan bir aracın sağladığı fayda artık daha net gözlemleniyor.
Bir metropol şehrinde iklim başdanışmanı olarak sizce gelecek yıllar için planlanan iklim eylemlerinin en büyük zorluğu nedir? Bu zorlukların üstesinden gelmek için neler yapıyorsunuz?
Karşılaştığımız asıl zorluk daha önce de belirttiğim gibi siyasi irade. Ama biz neler yapıyoruz bu konuda derseniz, örneğin bugün emeklilik fonlarımızla iklim çözümlerine yatırım yapılması konusunda çalışacağımızı taahhüt ettik. Toplam 4 milyar dolarlık bir yatırım, rüzgar ve güneş enerjisi ve enerji verimliliği gibi iklim çözümlerine yönlendirilecek. Bu meblağ New York kentinin yönetilen toplam varlıklarının % 2’si büyüklüğünde.
Ayrıca karşı karşıya kaldığımız tehditler konusunda da ciddi yatırımlar yapıyoruz. Sel koruma ve ısı azaltma konusunda yatırımlarımız var. Deniz kenarında yer alan bir kent olarak karşı karşıya kaldığımız ve kalacağımız riskler bunlar. Bu nedenle tasarım standartlarının geliştirilmesi için ayrıca 20 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik.
İklim değişikliği ile mücadele ve karbon emisyonlarını azaltma konusunda İstanbul gibi gelişmekte olan piyasa metropolleri için ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Henüz İstanbul’a hiç gelmedim. Fakat yaklaşık 20 milyon nüfuslu İstanbul’da da iklim değişikliğiyle mücadele konusunda çözüm aynı; İstanbul yerel yönetiminin, iklimle mücadele konusunda faaliyetleri olan C40 gibi küresel ağların bir parçası olması gerekiyor.* Şehirle ilgili sorunların tespiti çok önemli. Gerekli analizler yapıldıktan sonra şehir olarak misyonunuzu belirlemek daha kolay. En önce nereden başlanmalı? Trafikteki araçlardan mı? Binalardan mı? Atık yönetiminden mi? Enerji arzından mı? İstanbul da iklimle mücadelede önce bu analizleri yapmalı. Sonrasında nereye doğru gideceğiniz bu alanlardaki analizlerin sonuçlarıyla beliriyor zaten.
*İklim Haber’in notu: İstanbul, kentsel karbon emisyonlarını azaltmak için oluşturulan Mega Şehirler İklim Liderliği Grubu’nun (C40) bir parçasıdır. Daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.