8 Kasım 2023 tarihinde Muğla genelinde 72 örgütün DSİ önünde ortak yaptıkları basın açıklaması ile başlayan süreçte Muğla Su İnisiyatifi kuruldu.
Geçtiğimiz yaz Bodrum Yarımadasında yaşanan şiddetli susuzluk sonrasında STK’lar harekete geçmişti. Yaşanan susuzluğun gerekçesi olarak DSİ’nin termik santralları işleten şirketlerle yaptığı su tahsisi protokolleri gösterilmişti.
DSİ Muğla 213. Şube Müdürlüğü önünde toplanan STK’lar ve yurttaşlar, DSİ’nin Su Tahsisi Yönetmeliğine göre öncelikle halkın içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını karşılaması gerekirken baraj ve yeraltı sularını termik santrallara tahsis etmesini protesto etmiş ve bir basın açıklaması yapmışlardı. Açıklamada Bodrum’un ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlasını kullanan termik santralların kapatılması talep edilmişti.
Akbelen Ormanı için mücadele eden İkizköylü Nejla Işık “Bu santrallar çalışmaya devam ederse sadece İkizköylüler, Çamköylüler değil Bodrum da, Milas da, Muğla da susuz kalacak. Kurunun yanında yaş yanacak. Sadece bizim zararımıza değil hepimizin zararınadır bu. Dört senedir bu zararın bir an önce neresinden dönülürse kârdır diyoruz. Hâlâ niçin gözünü kulağını kapattı buDSİ? Niçin bizi duymuyor MUSKİ, Muğla. Biz inatla haykırmaya, devam edeceğiz” diye konuşmuştu.
Yapılan açıklamada ayrıca DSİ’ye protokolleri iptal etmesi çağrısı yapılmış ve 456 yurttaş aynı taleple kuruma dilekçe vermişti.
Eyleme katılan örgütler Muğla genelinde su hakkına el konulmasına karşı tüm boyutları ile mücadele kararı almışlar ve örgütlenme çalışmalarına başlamışlardı. Örgütlenme çalışmaları tamamlandıktan sonra 28. Aralık 2023 tarihli bir kuruluş bildirgesi yayımlandı.
Bildirgenin tamamı şu şekilde:
“Değerli Muğlalılar, Yaşam Savunucuları,
Çok değil, henüz su kaynaklarının sonsuz olduğuna inanıldığı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin imzalandığı 1948 yılında, suyu insan hakkı olarak tanımak kimsenin aklından bile geçmemişti. Aradan geçen sadece 60 yıllık sürede su ortak varlıklarının sermaye tarafından kuşatılmasıyla, dünyanın su kaynakları hızla yok edilmeye ve kirletilmeye başlandı.
Tüm canlıların yaşamı için gerekli olan suyun azalmasından en çok etkilenen halklar ayağa kalktılar ve suyun insan hakkı olarak tanınması için büyük bir mücadele başlattılar. 2010 yılına gelindiğinde, Birleşmiş Milletler nihayet su hakkını insan hakkı olarak tanıdı. Ancak bu yasal kazanım, su kaynakları etrafında devlet sermaye işbirliğinde yürütülen kuşatmanın önüne geçmek için yeterli olmadı. Bu kuşatma kaldırılamadığı sürece, gelecekte dünyayı çok daha kötü günlerin beklediği de ortada. Su savaşları çoktan başlamış durumda.
Muğla bölgesinde yaşayan yurttaşlar olarak bizler de adaletsiz su yönetiminin sonuçlarını somut olarak her geçen yıl daha derinden hissediyoruz. Geçtiğimiz yaz Milas ve Bodrum bölgesi, insan hakkı olan yeraltı ve baraj sularının DSİ tarafından termik santrallere tahsis edilmesi nedeniyle şiddetli bir susuzluk yaşadı. Muğla’nın birçok ilçesinden sivil toplum örgütleri ve doğa dostları bu haksızlığa karşı çıkmak üzere bir araya geldik. 08.11.2023 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında, Muğla’nın su bütçesinden bu şirketlere kullandırılan suyun, öncelikle insanların ve tüm canlıların hakkı olduğunu söyledik ve DSİ’yi protesto ettik. DSİ’den termik santralleri işleten şirketlerle yaptığı su tahsisi protokollerini iptal etmesini istedik, bunun için DSİ’ye dilekçeler verdik.
Su hakkımıza el konulması yalnızca termik santrallere su tahsisleri ile sınırlı değil. Kamusal varlık olan suyun özelleştirilerek metaya dönüştürülmesinin başka birçok boyutu var. Su kaynaklarının suyu şişeleyerek satmak üzere özelleştirilmesi, maden şirketlerine sınır tanımaksızın verilen ruhsatlarla akiferlerin, onları koruyan ormanların, akarsuların yok edilmesi, endüstriyel kullanımla suyun kirletilerek doğaya geri bırakılması gibi birçok sorunu bir arada yaşıyoruz. Termik santrallerin suya el koyması üzerine bir araya gelen bizler, bu çok boyutlu el koymaya karşı güçlü bir mücadelenin gerekliliğini değerlendirerek, birlikteliğimizi örgütlü bir mücadeleye dönüştürmek üzere çalışmalarımızı sürdürdük. Kuruluş çalışmalarımızı tamamladığımız bugün itibarı ile mücadelemize Muğla Su İnisiyatifi ismi ile devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Amacımız; Muğla, Türkiye ve dünya genelinde suyun ticarileştirilmesine, sulara, sucul sistemlere el konulmasına, zarar verilmesine karşı, politik bir perspektifle mücadele etmek, yaşamı savunmaktır. Talebimiz, bir parçası olduğumuz doğanın, canlıların somut yaşam içindeki karşılığı Muğlalılar olarak, Muğla’nın suyunun bugünü ve geleceği hakkında, yörede yaşayanlarla birlikte karar vermektir. Bu amaçla yürüteceğimiz mücadelemizde şu ilkeleri temel alıyoruz: Su, insan dahil tüm canlıların yaşam unsuru ve doğanın hakkıdır; satılamaz, su ve su havzası ticarileştirilemez, el konulamaz, su kaynaklarına zarar verici faaliyetlere izin verilemez. Ekosistemleri besleyen su havzalarının suyu, ekosistemlerin dengesini bozacak şekilde başka yere taşınamaz.
Suyun yönetimi politiktir. Su eylemliliğinin politik yönünü insanların ve ekosistemlerin ihtiyaçları belirler; hiçbir siyasi parti, oluşum, gerçek veya tüzel kişi belirleyici değildir. Suyun nasıl yönetileceğine halkın karar vermesi esastır.
Muğla Su İnisiyatifi, işleyişinde katılımcılığı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alır, katılımcı demokrasi ilkeleri doğrultusunda kararları birlikte üretir, çoğulcu anlayışla çalışmalarını yürütür.
Suyun ticarileştirilmesinin, su kaynaklarına el konulmasının yalnızca Muğla’nın yerel sorunu olmadığının da farkındayız. Devletin sermaye ile el ele belirlediği politikalarla, müştereklerimiz sermayenin kullanımına sunuluyor. Kamusal varlık olan su kaynaklarına yalnızca Muğla’da ya da ülkemizde değil, dünyanın her yerinde aynı şekilde el konulmaya çalışıldığını biliyoruz. Suyun ticarileştirilmesinin, su kaynaklarına el konulmasının yalnızca Muğla’nın değil ülkemizin, dünyanın sorunu olduğunun farkındayız. Bu anlamda yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde “yeryüzünün tüm canlıların ortak yaşam alanı olarak kalması için” yürütülen mücadelelerden ayrı durmamız da söz konusu olamaz.
Muğla’daki tüm sivil toplum örgütlerini ve yurttaşları ortak su hakkı mücadelemizi büyüterek bir ‘kent savunması’na dönüştürmek üzere omuz vermeye davet ediyoruz.
Su Hakkımızı Birlikte Savunacağız!”
Brezilya hükümeti, Birleşmiş Milletler ve UNESCO iklim eylemini geciktiren ve raydan çıkaran dezenformasyon kampanyalarına yönelik…
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Thunberg, eş başkan Bucak ile iklim değişikliği ve küresel ısınmanın…
175 ülkeden delege Pazartesi günü Güney Kore'nin Busan kentinde, plastik kirliliğini azaltmaya yönelik uluslararası bir…
Ülkeler 2 haftalık müzakereler boyunca başta iklim finansmanı olmak üzere birçok farklı konuda derin fikir…
İklim STK’ları, Türkiye’nin COP29’da kömürden çıkış tarihi vermediği gibi nükleer enerji kapasitesini artırmayı hedefleyerek enerjide…
Suudi Arabistan ve diğer fosil yakıt üreticisi devletler, başta fosil yakıtlardan uzaklaşma kararı olmak üzere,…