YAZI: Erhan ARCA
Konutların turizm amaçlı kiralanması ve emeklilere bir defalık 5 bin lira ikramiye verilmesine ilişkin kanun teklifinde milli parklara ekolojik zararlar verilmesinin de önü açılıyor. Torba teklifin yasallaşması durumunda Milli Parklar’a çadır alanları hariç konaklama amaçlı tesisler inşa edilebilecek. Personel lojmanı, otel, pansiyon inşasının önünü açan teklife göre kamu alanlarında yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belgelendirilen tesisler, 49 yıllığına başka kişi veya kurumlara da tahsis edilebilecek.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu geçtiğimiz hafta AKP’li Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı. CHP’li Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Grup Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, bu teklif için tali komisyon olarak belirlenen Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nun asli komisyon olması gerektiğini belirterek teklifin Plan ve Bütçe Komisyonu ile ilgili olmadığını öne sürdü. Ancak Muş, tekliflerin hangi komisyonca görüşüleceğine TBMM Başkanlığınca karar verildiğini belirterek görüşmelerin başlamasında bir tereddüt olmadığını ifade etti. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen teklifin bu hafta Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor.
Torba yasa teklifini değerlendiren Türkiye Ormancılar Derneği Genel Başkanı Hüsrev Özkara, yasa teklifini çıkartma gerekçesi olarak turizmi disipline edeceğinin gösterildiğini ve bu temel gerekçe incelendiğinde haklılık olduğunu, buna karşın pratik boyutta bir inceleme yapıldığında ise özellikle orman alanları, Milli Park ve tabiat parkı alanlarının yeni kullanım amaçlarına dönük bir planlama yapıldığını söyledi.
Temmuz ayında Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre, Uludağ Milli Parkı sınırlarının Uludağ Alanı sınırları ile çakışan kısımlarının milli park vasfı kaldırılmış ve Uludağ Milli Parkı’nın kalbi denilen 2.100 hektarlık bölge Alan Başkanlığı’na tahsis edilmişti. Yaşam savunucuları ise bölgenin talana uğrayacağı gerekçesi ile bu karara karşı çıkmıştı. Bu alandan örnek veren Özkara, “13 bin hektarlık bölgenin 2 bin 100 hektarlık bölümünü kış turizmi için ve daha yoğunluklu kullanacaklarını söylüyorlar. Bunu yaparken de çevreye verdikleri zarara pek bakmıyorlar. Orada toprağın ya da suyun kirlenmesi çok önemli değil gözüyle bakılıyor” derken, buna karşın rantın en üst seviyeye çıkartılacağını vurguladı. Yani, bu bölgeyi koruma alanı değil de bir belediye parkı ya da uluslararası zirvelerin gerçekleştirildiği bir mekan olarak kullanmaya çalışacaklarını belirten Özkara, bölgede sadece belirli bir zengin kesime özel alanlar oluşturulacağını ifade etti.
“Şu anda yurttaş ne kaybettiğinin farkında değil” diyen Özkara, bu işlerin belli bir hedef ve plan içerisinde yapıldığını şu şekilde aktardı: “Yasayı önden yürütüyorlar, arkadan da bu işleri gerçekleştirecekler. Maalesef bu işlemlerin hiçbiri yasal değil. Dolayısıyla yasallaştırmış olacaklar. Yani aklama dediğimiz bir süreç işleyecek.”
Nüfusu 3 milyonu geçen Bursa’nın dördüncü büyükşehir haline geldiğini hatırlatan Özkara, Bursa’nın kendi kendine suyunu, havasını tedarik eden, oradaki yaşama hayat veren, insanların yaşam kalitesini yükselten Uludağ’ın da belli bir zaman sonra gözden çıkartılacağını söyledi ve ekledi: “Çünkü açgözlülüğün sonu sahip olduğun değerleri geri gelmemek üzere kaybedilmekle kalıyor.”
Genel Kurul’da görüşülecek torba yasanın 9. ve 10. maddelerinde bulunan oteller dışında kiraya verilen konutlara da değinen Özkara, otellere rakip haline gelen bu bölgelerin de torba yasa ile disipline edilmeye çalışıldığını ifade ederken otellerin bu sene arzu ettiklerini müşteri sayılarına ulaşmakta zorlandığını hatırlattı.
12., 13., 14., 15. maddelerde ise bungalov olmayan çadırlı kamp alanlarına dokunulmayacağının belirtildiğini aktaran Özkara, bunun dışındaki bütün konaklama alanlarına yeni düzenlemelerin getirildiğini ve personelin konaklayacağı tesisleri inşa etmekle başlayacak bu sürecin giderek genişletileceğini şu sözlerle aktardı: “Ülkemizdeki bütün bu tür yaratılan yeni süreçlerin arkasındaki plan hep o kullanım haklarına sadık kalmadan daha çok alan kullanmak, daha çok orman alanını gözden çıkarmak. Yaklaşım bu.”
Yeni torba yasanın bu haliyle geçmesi durumunda kamu alanlarında yer alan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belgelendirilen tesisler, 49 yıllığına başka kişi veya kurumlara tahsis edilebilecek. Bu maddelerdeki sıkıntının tahsis verilen sahalarda emsallerde ve yoğunlukta yaşanacak değişimler olduğunu aktaran Özkara, tahsis alanlarındaki yoğunluğun artırılacağını öne sürdü ve ekledi: “Bu değişiklik eğer hizmetin çeşitlenmesi, toplumda yeni ihtiyaçların tanımlanması, buna uygun iş ve işlemlerin yapılması şeklinde yapılsa anlaşılabilir olurdu. Ama mesela Uludağ’a gittiğimde bunu göremedim. Uludağ’a gittiğimde büyük bir açgözlülük gördüm.”
Özkara aynı zamanda, ağaçlık, çalı özelliğindeki ardıçların kayak pisti gibi alanlar yapılmak adına kökünden söküldüğünü ve hem işletmecilerin hem de ziyaretçilerin buradaki doğallığın işlevini sorgulamadığını belirtti: “Buradaki ardıçın varlık nedenini, toprağı örtme nedenini, toprak su ilişkisini, orman ilişkisini düşünmüyorlar. Herkes daha büyük alana sahip olmak, yatak kapasitesini artırmak istiyor. Ekolojik taşıma kapasitesini dikkate almadan sadece kullanım amaçlı bir doğa koruma faaliyeti yapıyorlar.”
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…