Düşünce kuruluşu Enerji Geçiş Komisyonu, petrol ve doğalgaz üreticilerinin sızıntıları durdurarak emisyonları düşük maliyetle ve hatta kârla azaltabileceğini söylüyor.
Yeni bir araştırmaya göre, metan sızdıran gaz sondaj platformlarında ve üretim tesislerinde yapılacak keskin azaltımlar, Paris Anlaşması’nı yerine getirmek için gerekli olan seragazı emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol oynayabilir. Çalışma bu yaklaşımın aynı zamanda Kasım ayında İngiltere’nin ev sahipliğinde Glasgow’da düzenlenecek olan COP26’nın da temel amacı olmasını öneriyor.
2030 itibarıyla küresel metan emisyonlarının %40 oranında azaltılması, çoğu azaltımın düşük maliyetle ve hatta petrol ve gaz üreticileri gibi şirketler için kârlı olmasıyla mümkün. Düşünce kuruluşu Enerji Geçişleri Komisyonu’na göre, bu plan hükümetlerin ulusal emisyon azaltım planlarındaki eksikliğin çoğunu telafi edecek.
COP26 öncesinde üst düzey yetkililer, COP26’nın asıl amacına ulaşamayacağını kabul ettiler. Bunun arkasındaki neden ise büyük ekonomilerden kaynaklanan seragazı emisyonlarının azaltılmasına ilişkin taahhütlerin küresel ısınmayı 1.5 derecede sınırlandırmak için gereken emisyon azaltım oranına yaklaşamaması.
Bununla birlikte İngiltere, dünyanın hâlâ küresel ısınmayı 2015 Paris Anlaşması’nın hedefi olan 1.5 derece ile sınırlayabileceğini gösterecek yeterli ilerlemenin sağlanmasını umuyor.
Metan, gezegeni ısıtmada karbondioksitten yaklaşık 80 kat daha güçlü olan bir sera gazı. Doğalgazın yakıt olarak kullanılan en büyük bileşeni ve kötü inşa edilmiş konvansiyonel sondaj işlemleri, kaya gazı kuyuları, gaz boru hatları ve diğer fosil yakıt altyapılarında sızıntılarla havaya karışabilir. Aynı zamanda bazı petrol üretim tesislerinden de metan gazı salınıyor.
Bu tür sızıntıları durdurmak veya bunun yerine metanı yakalamak düşük bir maliyetle yapılabilir ve özellikle uluslararası gaz fiyatlarının hızla arttığı günümüzde gaz üreticileri için kârlı bile olabilir. Yalnızca birkaç önemli üretici (Rusya, ABD, Çin ve Kanada) büyük bir etki yaratabilir.
Komisyon Başkanı Lord Adair Turner, “NDC’lerin toplamının, bizi 1.5 derecede tutmaya yetmediği açık. Dolayısıyla geriye büyük bir boşluk kalıyor. Ancak, bu açığı kapatabilecek ülke gruplarının gerçekleştirebileceği bazı eylemler bulunuyor” dedi.
ABD ve AB kısa süre önce metan emisyonlarını 2030 itibarıyla %30 azaltmayı hedefleyen bir ortaklık duyurdu, ancak Turner daha fazlasının elde edilebileceğini ve bunun birçok ülkenin sahip olduğu nispeten iddiasız NDC’leri telafi etmeye yardımcı olacağını söyledi.
Turner ayrıca, COP26’da iklim kriziyle mücadele için küresel çabalara önemli ölçüde yardımcı olacağını söylediği diğer önemli eylemlere de işaret etti. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerin mevcut kömürle çalışan elektrik santrallarını aşamalı olarak devre dışı bırakmalarına mali olarak yardımcı olmak, kömüre olan bağımlılığı azaltmanın kilit yollarından biri.
Turner, “Gelişmekte olan ülkelerin bunu yapmak için finansal desteğe ihtiyacı var” dedi. Turner’a göre çelik başka bir odak noktası olmalı. Turner, çelik şirketlerinin hidrojen kullanarak birkaç yıl öncesine göre çok daha kolay bir şekilde “yeşil” çelik üretimine geçebileceğini söyledi. COP26’daki çelik üreticileri arasında küresel bir anlaşma bunu başarabilir ve çimento üreticileri, denizcilik endüstrisi ve diğer yüksek karbonlu sektörler arasında benzer küresel anlaşmalar da yapmak mümkün.
Turner, birçok ülkenin çok temkinli olan veya işletmelerin emisyonları ne kadar hızlı kesip yeşil enerji ve temiz teknolojiye geçtiğini tam olarak yansıtmayan NDC’ler sunduğunu ekledi. “NDC’ler neyin mümkün olduğunu ve gerçekte neler olduğunu göstermiyor” dedi.