Bilim

Merkezi ve Yerel Yönetimler Vatandaşların Kaygılarını Gözetiyor mu?

YAZI: İklim Haber / Haber Merkezi

Avrupa Çevre Ajansı verisine göre iklim değişikliği bağlan­tılı sel, kuraklık, sıcak hava dalgası gibi aşırı hava olayları­nın 1980 – 2017 yılları arasında Avrupa genelinde yaklaşık 453 milyar euroluk ekonomik kayba neden olduğunu bi­liniyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün güncel raporuna göre iklim krizi bağlantılı afetlerin sadece 2018’de dünya genelinde 62 milyon kişiyi etkilediği görülüyor. Etkilerden nasibini en çok alan ve alacak olan bir kuşakta yer alan Türkiye’de de durum farklı değil. Vatandaşlar her geçen yıl, olumsuz etkileri daha sık ve daha şiddetli yaşamaya başladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye’de 2017 yılında 598, 2016 yılında 654, 2015 yılında ise 731 mete­orolojik afet gözlemlendiğini paylaşırken, kendi verilerine göre son üç yıl, 1940’lardan beri ülke tarihinde en çok me­teorolojik afetin görüldüğü yıllar olarak ön plana çıkıyor. İklim krizinin meteorolojik karakterli afetleri belirgin şe­kilde etkilediği bilim dünyasının günümüzde üzerinde uz­laştığı bulgular arasında.

Peki Türkiye bunu hissediyor mu? Karar vericilerin bu bağlamdaki çalışmalarını nasıl değerlendiriyor? Bu sorula­rın yanıtını arayan “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı ve Enerji Tercihleri” araştırması geçtiğimiz yıl yayımlanmış, iklim krizinin ve etkilerinin Türkiye toplum yelpazesinin hemen her kesiminden önemli çoğunluk için endişe veri­ci bir olgu olduğunu ortaya koymuştu. “Türkiye’de İklim Değişikliği Algısı 2019” anketinin bu yılki odağı bir önceki ankette olduğu gibi Türkiye’de iklim değişikliğinin, iklim etkilerinin, durumun aciliyetinin ve iklim eylemi alanında yapılan çabaların nasıl algılandığını ölçmek oldu. Anket­teki çarpıcı sonuçlardan belki de en önemlisi Türkiye’de toplumun %70’inin iklim bağlantılı afetlerin önceki yıla göre artış kaydettiğini düşündüğünü belirtmesi oldu. Toplumun neredeyse %60’ı bu konuda ne merkezi ne de yerel yönetimlerin gereken tedbirleri aldığını belirtiyor.

Politika yapıcıların açıklamaları da bu ankette öne çıkan endişeleri onaylar nitelikte… Hatırlanacak olursa, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 18 Haziran’da yedi kişinin hayatını kaybettiği Trabzon’un Araklı ilçesinde­ki sel ve heyelan bölgesindeki incelemelerinin ardından Karadeniz’e ilişkin eylem planını Temmuz ayının ilk haf­tası açıklayacaklarını belirtmiş; küresel iklim değişikliği­nin etkileri sebebiyle hem Türkiye’de hem de dünyada yaşanan aşırı hava olayları bağlantılı afetlerin şiddeti ve sayısının artmakta olduğunu paylaşmıştı. Kurum, “Ülkeler olarak iklim değişikliği ile mücadele noktasında tedbirler almak zorundayız” diye konuşmuştu.

Bundan tam beş ay önce bakanlığın iklim değişikliği bağ­lantılı afetlere karşı ivedi olarak alınacak önlemlerin haya­ta geçirilmesine ilişkin 81 il valilikleri ve tüm belediyelere genelge gönderdiğini hatırlayalım. Bu genelge ile beraber Bakanlık, yereldeki aktörlerin soruna yerinde ve öncelikle müdahale etme kabiliyetine ve sorumluluğuna sahip ol­duklarını belirtmişti. O günlerde Antalya’da önceki yıllara kıyasla daha sık ve şiddetli yaşanan hortumların yıkıcı gücü kentin önemli gelir kaynaklarından biri olan örtü altı tarım alanlarını ciddi şekilde etkilemiş, biri çocuk üç kişinin ca­nını almıştı.

İklim Haber olarak yerel seçimler öncesindeki süreçte Türkiye’de yerel ölçekte iklim değişikliği ile mücadelenin henüz başlangıç aşamasında olduğunu belirtmiştik. Her ne kadar ulusal düzeyde bir uyum stratejisi ve uyum planı bulunsa da yerel düzeyde kapsamlı ve bilim temelli uyum stratejisi ve planı bulunan belediye sayısının bir elin par­maklarını geçmediğini yeniden paylaşalım. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verisine göre Türkiye nü­fusunun %93’ü belediyelerde yaşıyor. Belediyelerin iklim krizi ile mücadelesinde karnesi zayıf. Şimdiye dek yapı­lanlar ve yaşanmaya devam eden kayıplar konu özelindeki çalışmaların yeterli olmaktan çok uzak olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

İklim krizi Türkiye’de ekonomik, sosyal ve çevresel kayıp­ların artmasına giderek artan şekilde neden olmaya devam ederken, merkezi ve yerel yönetimlerin vatandaşların kay­gılarına derman olamadığı bir gerçek olarak önümüzde duruyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Climate Change Perception in Turkey 2019 Survey

Önceki Haberler

İklim Finansmanı Hedefi Konusunda Endişe ve Bölünme Derinleşiyor

COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…

14 Kasım 2024

COP29’a Katılan Taliban İklim Finansmanından Yararlanmak İstiyor

BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…

14 Kasım 2024

Dünya 2,7 Derecelik Sıcaklık Artışı Yolunda!

Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…

14 Kasım 2024

İklim Finansmanı İçin Yoksul Ülkelere 2030’a Kadar Yılda 1 Trilyon Dolar Gerekiyor

Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…

14 Kasım 2024

Türkiye COP28’deki “Felaket Çağrısına” COP29’da Katıldı: Amaç Nükleer Kapasitesini 3 Kat Artırmak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…

14 Kasım 2024

IMF Altın Satarak İklim Krizi Finansmanını Güçlendirebilir

COP29 zirvesinde iklim finansmanı müzakereleri hız kazanırken, yeni bir çalışma, IMF’nin iklimle ilgili felaketlerden zarar…

14 Kasım 2024