İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Noyan Yılmaz iki tabakalı bir yapının olduğu Marmara Denizi’nin büyük risk altında olduğunu söyledi.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bugün yayımladığı “Değişen İklimde Okyanuslar ve Kriyosfer” isimli özel raporu okyanus, buz ve kar örtüsünün iklim değişikliğine bağlı olarak değiştiğini gözler önüne seriyor. Rapora göre deniz suyu oksijen kaybına uğrayıp daha asidik hale gelirken denizde yaşanan sıcaklık dalgaları iki kat daha sıklaştı ve sıcaklaştı. Okyanus sıcaklığının artış hızı 20. yüzyılın sonlarından beri ikiye katlandı. Çalışmaya göre denizlerdeki sıcaklık dalgalarının çok büyük bir kısmı (%84-90) insan kaynaklı iklim değişikliğine direkt bağlanabilir.
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Noyan Yılmaz ise, endüstri, enerji üretimi, ulaşım gibi faaliyetler sonucu atmosfere bırakılan karbondioksitin büyük kısmının denizler tarafından tutulduğunu belirtirken küresel ısınma nedeniyle deniz suyu sıcaklıklarının artmasının yanı sıra denizlerin de artan karbondioksitin bir neticesi olarak daha asidik hale geldiklerini hatırlattı.
“Bu değişim birçok canlı türünü direkt ya da dolaylı olarak etkiliyor” diyen Doç. Dr. Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Nehir yatakları boyunca azalan ormanlar ve bitki örtüsü nedeniyle artan erozyon, bilinçsizce uygulanan gübreleme ve atık suların yetersiz arıtılması gibi sebeplerle özellikle kıyıya yakın derin bölgelerde oksijen azalıyor.”
“Denizlerimizi İklim Değişikliğinden Korumaya Yönelik Politikalar Üretmeliyiz”
İzmit Körfezi gibi bazı riskli bölgelerde oksijensiz su kütlelerinin oluşmaya başladığını belirten Doç. Dr. Yılmaz, özellikle iki tabakalı bir yapının olduğu Marmara Denizi’nin büyük risk altında olduğunu söyledi: “Deniz yüzeyindeki yoğun organik aktiviteden kaynaklanan yük, bazı şehirlerimiz tarafından yeterli arıtma yapılmadan Marmara’nın derinliklerine verilen deşarjlar ve dip tarama malzemesinin denize dökülmesi gibi faktörler iklim değişikliği kaynaklı etkilerle birleşince Marmara Denizi alt tabakasında oksijen hızla azalıyor.”
Isınmanın istilacı türlerin yayılımını hızlandırdığını vurgulayan bilim insanı, halihazırda özellikle Akdeniz ve Güney Ege kıyılarımızda istilacı türlerin ekonomik olarak önemli yerel türlerin yerini çoktan aldığını ifade etti. Ekosistemdeki bozulmanın aşırı balıkçılık ile birleştiğinde balıklardan boşalan alanı fırsatçı denizanası türlerinin doldurduğunu ve bunun geri dönüşünün oldukça zor olan olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yılmaz, “Bir an önce iklim değişikliğinden denizlerimizi korumaya yönelik politikalar üretmeye başlamamız lazım. Bunların başında balıkçılık konusunda kota uygulamaları, denize karışan atıkların azaltılması, özellikle Marmara Denizi’ne dip tarama malzemesi dökümünün durdurulması, Türkiye genelinde biyolojik rezerv olarak görev yapacak deniz koruma alanlarının oluşturulması ve korunması sayılabilir” diye konuştu.
“Bu kadar bilimsel kanıt sunulmuşken iklim değişikliğini sınırlamak için fosil yakıtların kullanımını azaltmayı tartışmıyor olmamız lazım” diyen deniz bilimci, iklimdeki bozulmayı yavaşlatmak için ne gibi önlemler alınabilir sorusunun cevaplanmasının gerekliliğini belirtti.
COP29, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede belirli bir adım olmasına rağmen bazı kritik konularda ilerleme kaydedilemedi…
Önemli risk uzmanlarının kalem aldığı yeni bir rapor, iklim krizine yönelik değerlendirmelerin ciddi etkileri göz…
İzmir Gediz Deltası’nda yapılmak istenen Bölgesel Isıtma ve Termal Sağlık Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne…
2025 Küresel Riskler Raporu'na göre, devlet temelli silahlı çatışma, 2025 yılı için en önemli ve…
COP29 görüşmelerinde ilerleme özellikle karbon azaltım ve giderme projeleri ile kredilendirme ticaretini esas alan 6.4…
İklim değişikliğiyle mücadelede yeşil ekonomiye doğru bir dönüşüm her geçen gün daha kaçınılmazken, küresel sanayinin…