Madde 50’nin TBMM’de kabul edilmesini değerlendiren 350.org’dan Mahir Ilgaz, kararın talihsiz ve mantıksız olduğunu belirtti.
TBMM’nin dün gece aldığı kararla ilgili İklim Haber’e açıklamalarda bulunan 350.org Araştırma Koordinatörü Mahir Ilgaz, kararın aslında çok beklenmedik bir karar olmadığını belirtti. Konunun önce Madde 45 olarak ikinci seferde de Madde 50 olarak gündeme geldiğini hatırlatan Ilgaz, “İktidar partilerinin bir şekilde bu maddeyi geçirmeye niyetli olduğunu anladık. Ama öyle bir karar ki bu, pek mantığa sığmıyor çünkü santralların filtresiz bir şekilde çalışacak olmasının zararı hükümet yetkilileri tarafından da kabul ediliyor ve bu şekliyle santralların çalışmasına izin veriliyor, bu izin 2,5 sene daha uzatılıyor” dedi. Ilgaz, filtreler takılsa dahi tüm zehirli gazların durdurulması gibi bir şeyin söz konusu olmadığını, kömürlü termik santralların tüm dünyada hem iklim değişikliğiyle mücadelede hem de mali sebeplerle bir bir kapandığını ifade etti. Ilgaz, “Kömür sektörü ciddi bir krizde. Türkiye ise aslında devreden çoktan çıkması gereken belki de en eski yatırımlarını daha uzun süre ayakta tutmak için oraya kaynak aktarıyor. O yüzden birçok açıdan talihsiz ve mantıksız bir karar olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Kararın Anayasa Mahkemesi’ne tekrar götürülebileceğini, oradan bir sonuç da alınabileceğini söyleyen Ilgaz, “Bence burada önemli olan her şeyden önce gösterilen siyasi iradedir. Türkiye’de bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşları enerjisini çok fazla harcıyor. Ben açıkçası bunu da biraz sakıncalı buluyorum çünkü bizim ülke olarak bugün tartışmamız gereken kömür. Eski teknolojiden çıkılması gerektiğini tartışmalıyız; ancak durumun aciliyetinden dolayı onun yerine sürekli çalışsın ama filtre takılmasın mı takılsın mı noktasında sıkışıp kalıyoruz. Bir şekilde o santrallar ayakta tutulmak istendiğinde böyle suni teneffüsle ayakta tutulabiliyor. İşin iktisadi kaygıları gibi bir boyutu da var. Yatırımcının zor durumda olduğu, enerji sektörünün ve enerji arz güvenliğinin korunmasıyla ilgili bazı kaygılar var. Ama kamu maliyeti açısından baktığınız zaman bile bunun üzerine rapor üstüne rapor yayınlanıyor ki biri de geçen hafta yayımlandı. Bu kömürlü termik santralların halk sağlığı açısından çok ciddi etkileri var. Afşin/Elbistan örneği verildi. 33 sene içinde 17 bin erken ölüme yol açmış tek bir santraldan bahsediyoruz. Onu düşündüğümüz zaman sağlık harcamaları da kamu harcamalarıdır. Bir yerde bütçede çok daha büyük bir delik açıyorsunuz ve ben çok bunu talihsiz buluyorum. Kısır ve vizyondan yoksun bir yönelim. Bu konuda hakikaten enerjimizi harcıyoruz. Türkiye’nin bırakın yeni termik santral kurmayı, var olanları kapatması ve yenilenebilir enerjiye acil bir dönüşüm gerçekleştirmesi gerekiyor. Ancak bu tartışmayı yapamıyoruz, gecikiyoruz” dedi.
“Sürecin Takipçisi Olmaya Devam Edeceğiz”
Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan Buket Atlı ise Şubat ayında TBMM’nin vatandaşlara temiz hava hakkını koruyacak bir söz verdiğini hatırlatarak “TBMM; imza vererek, telefonla arayarak ve sosyal medya üzerinden sesini vekillere ulaştıran yüz binlerce vatandaşa rağmen bu sözünü tutmadı! Madde 50’yi kabul ederek kömürlü termik santrallara çevre mevzuatına uyum için gerekli yatırımları yapmadan 2,5 yıl daha çalışma izni verildi. Anne karnında bile etkisi görülen hava kirliliğinin halk sağlığını tehdit etmeye devam etmesi Anayasa’nın 56. Maddesi’nde tanımlanan ‘sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı’ ile çelişiyor. Bu nedenle, Madde 50’nin Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce olduğu gibi tekrar iptal edileceğini düşünüyoruz. Bu arada kömürlü santrallar çalıştıkları sürece her gün hepimizin hayatından çalmaya devam edecekler. Vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları olarak şimdi çok daha büyük önem kazanan bu sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.