Yeni bir araştırma küresel sıcaklıkların 0,5 derecelik bir artış daha yaşaması durumunda, sonuçlarının en fakir insanlar için felaket olacağını belirtiyor.
Yeni bir araştırma, küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin üzerinde 1 derece artmasıyla birlikte, en hassas grupların ciddi şekilde zarar görmesinden önce sistemde sadece 0,5 derece güvenlik payının kaldığını gösteriyor.
İki yıldan fazla bir süre önce Paris’te, sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin üzerinde 1,5 dereceden fazla yükselmesini engellemeyi amaçlayan mevcut siyasi hedef, tehlike noktasının yarısından fazlasını geçtiğimizi gizliyor. Bilim insanları, 1,5 derecelik sınırın aşılması ve sıcaklıkların 2 dereceye ulaşması halinde insan ırkının yüzleşeceği sonuçlarda büyük bir fark olduğunu gösteriyor.
İklim kırılganlık noktalarını belirlemeye yönelik yapılan “Global exposure and vulnerability to multi-sector development and climate change hotspots” adlı araştırma, küresel sıcaklığın 2 derece yükselmesi durumunda, çok sayıda iklim değişikliği riskinden etkilenecek kişi sayısının, 1,5 derecelik bir artıştan etkilenecek kişi sayısının iki katı olabileceğini ortaya koyuyor. Yoksulluk içinde yaşayan insanların iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha savunmasız olduğu biliniyor. Bu nedenle bu kişilerin yaşamlarını iyileştirmek için politikaların geliştirilmesinde nerelerin ve ne kadarlık bir nüfusun yüksek risk altında olduğunu bilmek gerekiyor.
Araştırmacılar, sosyoekonomik kalkınma ve iklim değişikliği riskleri arasındaki örtüşmeyi inceleyerek, küresel ortalama sıcaklığın 2050 yılına kadar 1,5, 2 veya 3 derece yükselmesi durumunda oluşabilecek kırılganlık noktalarını tespit etmeye çalıştı.
Çalışma kapsamında International Institute for Applied Systems Analysis (IIASA), Global Environment Facility (GEF), UN Industrial Development Organisation (UNIDO), Oxford ve Washington üniversitelerinden araştırmacılar bir araya geldi.
Environmental Research Letters adlı akademik dergide çalışmalarını yayımlayan araştırmacılar su, enerji, gıda ve çevre olmak üzere üç ana sektörde 14 etki göstergesi geliştirdiklerini belirtiyor. Bu göstergeler arasında su stres endeksi, su tedarik mevsimselliği, yemek pişirmede temiz araçlar kullanılması, ısı stresi olayları, yaşam alanlarının azalması ve ürün verimi değişiklikleri bulunuyor.
Araştırma, IIASA’nın enerji programından Edward Byers tarafından yönetildi. Byers az sayıda çalışmanın sürekli olarak örtüşen iklim ve kalkınmanın karşı karşıya olduğu zorluklarını araştırdığını belirtiyor. Araştırmaya göre sıcaklığın daha düşük olduğu noktalar, güney ve doğu Asya’da ortaya çıkarken daha yüksek küresel sıcaklık noktaları Orta Amerika, Batı ve Doğu Afrika, Ortadoğu ve Akdeniz’e yayılıyor.
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…
Dünya, kuraklık ve arazi bozulumuna en çok maruz kalan ülkeleri desteklemek için yeni bir çerçeve…
İklim ve çevre alanında çalışan 8 sivil toplum kuruluşu, okul, hastane, belediye binası, kamu binası,…
Çin, kömür çıkarımı sırasında açığa çıkan metan emisyonlarını azaltma amacıyla daha sert kurallar getireceğini duyurdu. Metan,…