;
Politika

Küresel İklim Finansmanı ABD Olmadan Çıkmaza Girecek

ABD
Trump yönetimindeki yeni ABD hükümeti, uluslararası kalkınma ve yardım faaliyetlerine yönelik fonları teker teker kesmeye başladı. Kesilen fonlar arasında ana hedeflerden biri de “iklim finansmanı”. Uzmanlar ise finansmanın durdurulmasının, iklim değişikliğinde sorumlu olmayan kırılgan durumdaki ülkelere büyük bir darbe vuracağı görüşünde birleşiyor.

Donald Trump’ın ABD’nin yurt dışına yönelik yardımlarında kesintiye ve iptallere gitmesinin gelişmiş ülkelerin küresel iklim finansmanına büyük zarar vermesi bekleniyor. Yanı sıra bu durumun kırılgan durumdaki ülkeler üzerinde potansiyel yıkıcı etkilerinin olabileceği de öngörülüyor.

İklim değişikliği ve enerji ile ilgili araştırmalar ve analizler yapan Birleşik Krallık merkezli bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan Carbon Brief’ten alınan verilere göre, ABD, geçen yıl gelişmekte olan ülkelere seragazı emisyonlarını azaltmaları ve aşırı hava olaylarının etkileriyle başa çıkmaları konusunda yardımcı olmak amacıyla zengin dünyadan akmaya devam eden her 100 dolardan yaklaşık 8’ini sağlamıştı.

Analiz geçen yıl 11 milyar dolar harcandığını ve bir önceki ABD Başkanı Joe Biden’ın planlarının devam etmesi halinde ABD’nin iklim finansmanına bu yıl da benzer bir miktarı harcayacağını ortaya koydu.

Ancak Trump’ın başkanlığı yeniden devralmasının ardından, geçen iki aylık çalkantılı süreçte gerçekleştirdiği ilk eylemlerden bazıları, ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekmek ve yurt dışı yardım çabalarını büyük ölçüde ortadan kaldırmak oldu. Bu yardımların bir parçasını da iklim finansmanı oluşturuyordu.

1,5 Derece Hedefine Darbe Vuracak

Beyaz Saray, ABD’nin iklim finansmanının yaklaşık üçte birini sağlayan, hükümetin uluslararası kalkınma yardımları ve insani yardım faaliyetlerini yürüten federal bir ajans olan Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı’na (United States Agency for International Development – USAid) yapılan birçok fonlamayı durdurdu. Alınan karar, ajansın Uluslararası Yeşil İklim Fonu ile Kayıp ve Hasarla Mücadele Fonu’na yaptığı katkıları da kesmiş durumda.

Trump ayrıca ABD’yi Endonezya ile yapılan Adil Geçiş Enerji Ortaklığı’ndan da çekti. Ortaklık, kömür kullanımını sona erdirmeyi amaçlayan ve onlarca milyar dolar değerindeki bir programdı. Beyaz Saray tüm bunların yanı sıra hükümetin web sitelerinden iklimle ilgili referansları temizlemeye başladı.

The Guardian’a konuşan iklim kampanyacıları ise bu türden eylemlerin, yoksul ülkelerin aşırı hava olaylarıyla başa çıkma kapasiteleri üzerinde büyük bir etki yaratacağını ifade ettiler. Küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlayan bir STK olan 350.org’un yürütme direktörü Anne Jellema, ABD’nin küresel iklim finansmanı taahhütlerinden vazgeçmesinin, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 derecede sınırlama ihtimaline büyük bir darbe vurduğunu belirterek şunları söyledi:

“ABD, gelişmekte olan ülkelerde iklim korumaya yönelik zaten sınırlı olan fonların neredeyse onda birini aniden keserek, küresel ısınmaya neden olmayan ama bunun sonucunda evlerini, geçim kaynaklarını ve yaşamlarını kaybeden milyonlarca topluluğu bir şekilde kendi kaderleriyle baş başa bırakıyor. Şimdi, zengin ülkelerin siyasetin ötesine geçerek gerçek manada liderlik göstermeleri için bu durum aslında bir fırsat.”

Emisyonu Üreten Tazminatını Ödemeli

Öte yandan Trump’ın yeni kurduğu “hükümet verimliliği departmanı”, Elon Musk’ın başkanlığında, USAid personelini işten çıkarıyor ve sevkiyatları sonlandırıyor. Bazı çalışanlar, tartışmalar ve mahkeme kararları sonrası geri alınsa da, Trump’ın başta iklim finansmanı olmak üzere tüm yardım türlerini kesmeye yönelik çabalarına devam etmesi bekleniyor.

İklim finansmanı, Trump’ın önceki başkanlığı döneminde de keskin bir şekilde azalmıştı. Ancak bu kez, tüm hükümet harcamalarına yönelik baskılarla birlikte, bu kalemin daha da düşmesinin muhtemel olacağı görülüyor.

Dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük karbon salıcısı olmasına rağmen ABD, iklim finansmanına uzun süredir diğer gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha az katkı sağlıyor. Joe Biden, görevi süresince fonları belirgin şekilde artırsa da, bunu yapmak için Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunlukta olduğu Kongre ile mücadele etmek zorunda kaldı.

Zengin hükümetler, Paris İklim Anlaşması uyarınca, seragazı emisyonlarına etki etmede çok az rol oynayan ancak zararların büyük kısmını taşıyan yoksul ülkelere fon sağlama yükümlülüğü taşıyorlar.

Geçen Kasım ayında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) taraflarının yıllık konferansında (COP29), tüm ülkeler iklim finansmanının 2035 yılına kadar yılda 1,3 trilyon dolara ulaşması gerektiği konusunda anlaşmışlardı. Bu miktarın büyük kısmı özel sektörden gelecek. Yine bir kısmı ise denizcilik ve havacılık gibi yüksek karbon salımı yapan faaliyetlerden alınacak vergilerden sağlanacak ve en az 300 milyar dolar ise gelişmiş dünyadan gelecek.

Ancak dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’nin önemli katkılar sunmaması halinde bu miktarlara ulaşmanın zor olacağı muhtemel. İklim değişikliği ile mücadele etmek ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak amacıyla çalışan bir STK olan Satat Sampada İklim Vakfı’nın kurucu direktörü Harjeet Singh de tarihi olarak en büyük miktarlarda emisyon salımında bulunan ABD’nin, dünyadaki kırılgan nüfusları etkileyen iklim zorluklarının büyük bir kısmından sorumlu olduğunu vurgulayarak, “ABD’yi hesap verebilir kılmalı ve küresel iklim tazminatlarına adil bir şekilde katkıda bulunmalarını sağlamalıyız” dedi.

Birleşmiş Milletler tarafından hâlâ gelişmekte olan ülkeler olarak sınıflandırılan Çin, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer bazı petrol devletleri, hızla büyüyen ekonomiler olarak aynı zamanda iklim finansmanına katkıda bulunuyorlar. ABD’nin geri adım atması durumunda ise bu ülkelerin savunma harcamalarına yönelik artan taleplerle karşı karşıya kalmaları nedeniyle, iklim finansmanına daha fazla katkı yapmaları konusunda üzerlerinde muhtemelen daha fazla baskı hissedecekler.

Haber Merkezi

İklim Haber - Haber Merkezi