Ekonomi

Kuraklık ve Yanlış Tarım Politikaları Muş Ovası’nın Belini Büküyor

Türkiye’nin en büyük ovalarından olan Muş Ovası’nda, tarımsal üretim gerilirken bölgede hayvancılık terk ediliyor ve göç artıyor. Uzmanlar ve STK temsilcileri, iklim krizi kadar yanlış tarım politikaları ve kirliliğin de burada etkili olduğunu dile getirdi.

3 milyon 570 bin dekar tarım arazisi ile Türkiye’nin üçüncü ekilebilir alanına sahip olan Muş Ovası, son yıllara kadar tarım ve hayvancılığın önemli merkezlerindendi. Ancak iklim krizi, yanlış tarım politikaları ve ekonomideki sorunlar, ovada verim kaybına neden oluyor. Üretimin hızla düştüğü ovanın ekili alanları da her geçen yıl azalıyor.

Bahar aylarında lale ve kardelen gibi endemik bitkilerle kaplanan Muş Ovası, yaz aylarında ise tarımsal üretimin yoğun olarak gerçekleştiği merkezlerden biri. Son yıllarda ay çiçeği ve mısır gibi ürünler ekilmeye başlansa da ovadaki üretim hızla düşüyor. Üretimdeki bu düşüş, hayvancılığın da terk edilmesine yol açıyor. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık kadar arıcılık da yoğun olarak gerçekleşen faaliyetlerden biri. Ovadaki bu verimsizlik, bölgedeki kırsal kesimin metropollere doğru göçüne neden oluyor.

Geçtiğimiz yıllarda kış aylarını karla kaplı geçiren ova, kar yağışının azalmasıyla kurak bir dönem yaşıyor. Bu kuraklık, tarımsal çeşitliliği ve verimi düşüren en başat neden olarak gösteriliyor.

İklim Krizi ve Yanlış Tarımsal Uygulamalar Verimi Düşürüyor

Meşe Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve doğa aktivisti İhsan Aytemiş, ovanın son yıllarda iklim krizinden etkilendiğini söyledi ve tarım politikalarındaki yanlış uygulamalara dikkat çekti. Aytemiş, “Muş Ovası, taban su seviyesi yüksek ve Türkiye’nin ikinci büyük ovası. Buna uygun ürünlerin ekilmesi lazım. Kaba yem konusunda biçilmiş bir kaftan. Yonca, mısır, korunga gibi ürünlere ağırlık verilmesi lazım. Bunar iç ve dış pazarda büyük ivme yakalar. Ülkenin kaba yem ihtiyacını büyük oranda karşılar ve bölge ekonomisine katkı sunar. Türkiye’nin kaba yem deposu olacakken her geçen gün üretimden düşüyor. Üretim düşünce hayvancılık da eksiliyor ve göç başlıyor.” ifadelerine yer verdi.

Planlama Eksikliği Can Yakıyor

Yanlış tarımsal politikaların verimi düşürdüğünü kaydeden Aytemiş, bunun sonucu olarak çiftçilerin üretimden uzaklaştığını dile getirdi: “Ürünlerin çeşidine ve kapasitesine göre bir tarım politikası geliştirilmiyor. Planlama olmadığı için çiftçiler kaba yöntemlerle ekiyor ve verim elde edemiyor. Böyle olunca ertesi sene ekmeyi bırakıyor. İklim krizi ile beraber bu yanlış politikalar da etkili. Çünkü hem verim düşüyor hem de çiftçi tarımdan uzaklaşıyor.”

“Zirai İlaç Kullanımı Zarar Veriyor”

Aytemiş, ovadaki tarımsal arazilerin büyük kısmının atıl durumda olduğu bilgisini verdi ve şu şekilde devam etti: “Üretim ve verim hızla düşüyor. Taban su seviyesinin yüksek olduğu bir toprak türüne buğday ekip verim alamazsınız ki. Drenaj çalışması yapılmamış mesela. Köylerdeki yerleşim planı sorunu devam ediyor. Köylerde uygulanmıyor. Bu tarım alanlarının tahrip edilmesine, kirlenmesine neden oluyor. Yasa var ama uygulanmıyor. Takipsizlik ve denetimsizlik var. Çevre Kanunu var, Toprak Koruma Kanunu var ama uygulama yok.”

Aytemiş’in dikkat çektiği bir başka konuda ovadaki tarımsal arazilerin maruz kaldığı kirlilik. Zirai ilaçlarla toprağın verimden düştüğünü kaydeden Aytemiş, şu sözlerle devam etti:  “Bölge halkında da yeterli bilinç yok. Tarım arazileri kirletiliyor. Kanserojen maddelerden, atıklara toprak kirletiliyor. Toprak nitelik kaybedince insanlar ektiğinden verim alamıyor. Böylece tarımsal üretim düşüyor, çevresel sorunlar baş gösteriyor ve en önemlisi göç tetikleniyor. Yanlış tarım politikaları bunu tetikliyor. Doğal üretim imkânı varken uygun politikalar geliştirilmiyor. Toprak resmen çoraklaşıyor. Zirai tarım ilaçları etkisiyle toprağın ömrü düşüyor. 5-10 senede verim kayboluyor. Hem verimli toprak gidiyor hem de insan sağlığı ve çevre kirliliği tehlikeye giriyor.”

Ziraat Mühendisi Kolos: “Ekili Alanlar Hızla Düşüyor”

Ziraat mühendisi Çetin Kolos ise, ovanın kuraklıktan dolayı üretimden ve ürün çeşitliliğinden düştüğünü ifade etti. “Ovada son dönemlerde yonca ve şeker pancarı üretimi revaçta” diyen Kolos şu şekilde devam etti: “Son yıllarda iklim krizinden dolayı üretimde düşüş oldu. Sulama sorunu var. Su olursa ürün deseni artar. Ot veya buğday gibi ihtiyaç duyulmayan ürünler ekiliyor. Lahana ekenler de var. Karpuz ve kavun ekimi oldukça fazla. Daha önce mercimek ve nohut ekilirdi, son yıllarda bunlar ekilmiyor. Pirinç bile ekilirdi. Ama su kaynaklarında düşüş olunca çeşit de düşüyor, verim de. İş gücü de kalmadı. Bu nedenle ekili alanlar hızla düşüyor.”

Önceki Haberler

Fosil Yakıt Endüstrisinin Desteğiyle Oluşturulacak Fon “Şimdilik” İptal

Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…

15 Kasım 2024

Metan Emisyonlarını Azaltmak için Taahhüt Var, Eylem Yok

UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…

15 Kasım 2024

Çatışmalardan Mustarip Ülkeler Ekstra Bir Finansman Talep Ediyor

Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…

15 Kasım 2024

Yeşil Enerji Koridorları Orta Asya ve Kafkasya’ya “Güç Verebilir”

COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan ve komşuları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı ancak yenilenebilir…

15 Kasım 2024

COP29 Delege Sayısında Türkiye 3. Sırada

COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülke olarak kaydedildi.…

15 Kasım 2024

Fosil Yakıt Endüstrisi COP29’a Akın Etti!

Fosil yakıt lobicileri COP29’da iklim açısından en hassas ülkelerin delegasyonlarını gölgede bıraktı; zirveye iklim açısından…

15 Kasım 2024