Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), “Küçük Modüler Reaktörler (SMRs)” raporunda, iklim kriziyle mücadelede alternatif bir araç olarak tanımlanan SMR’lerin modüler, güvenli, esnek ve ekonomik olduğu iddialarını ele alıyor. SMR’lerin iklim hedefleriyle uyumlu bir enerji dönüşümünü sağlamada rüzgar ve güneş gibi düşük maliyetli ve hâlihazırda ticari olarak kendini kanıtlamış yenilenebilir kaynakların gerisinde kaldığını vurguluyor.
Analiz yazarlarından Taylan Kurt, Ulusal Enerji Planı’nda 2035 yılına kadar Türkiye’de toplam kurulu nükleer kapasitesinin 4,8 GW’tan 7,2 GW’a yükseltilmesinin hedeflendiğini hatırlatırken, planın duyurulduğu günden bu yanagerek kamu gerek özel sektör tarafından, SMR kurulumunu destekleyen açıklamalar yapıldığını söyledi. Kurt, Enerjide dışa bağımlılığı sonlandırmak üzere mevcut nükleer kapasitesinin SMR’lerle desteklenmesi hedefleniyor. Fakat en güncel bilimsel araştırmalar SMR projelerinin iklim krizi karşısında güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olmadığını ortaya koyuyor” dedi.
Küresel seviyede kabul görmüş olan 1,5 derece hedefinin yakalanabilmesi için 2030 yılına kadar emisyonların çok hızlı bir biçimde azaltılması gerektiğinin altı çizilen raporda, SMR’lerin, uzun geçmişlerine rağmen hâlâ ticari olarak ve verimli biçimde işler hâle gelemediği, yaygınlaşamadığı belirtiliyor. Bugüne kadar dünyada yalnızca iki SMR’nin çalışır hâle getirilebildiği ve yıllar içinde birçok projenin teknik ve ekonomik sebeplerle iptal edildiği, bu yüzden SMR’lerin öne sürülen avantajlarının da test edilemediği ortaya koyuluyor. Raporda SMR’ler hakkında yapılan analizden öne çıkan başlıklar şöyle:
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç ise, “Nükleer kapasite inşasında geriden gelip hızlı bir atılım yapmak niyetinde olan Türkiye’nin, nükleer endüstrisi tarafından önemli bir pazar olarak değerlendirildiğini söylerken, “Eylül ayının başında açıklanan Orta Vadeli Program ve yakınlarda meclise sunulan, 2028 yılına kadar da Türkiye’nin kalkınma perspektifini çizen 12. Kalkınma Planı dâhilinde, ödemeler dengesi önlemleri ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye yönelik önlemler arasında nükleer güç santralları ve ilave kapasite olarak SMR girişimleri yer alıyor. Bu noktada, maliyetleri ve güvenlik riskleri ortada olan SMR teknolojisinin, özellikle Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını artıracağı da göz önünde bulundurulduğunda; bu kadar iddialı bir şekilde enerji kapasitesine dâhil edilmesinin sakıncaları üstünde durmak gerekiyor” diye konuştu.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…