Greenpeace, Ocak ayında “Antarktika Okyanusu’nu Koru” isimli yeni bir kampanya başlattı. Amaç, Ekim ayında bir araya gelecek Antarktika Okyanusu Komisyonu’nun yıllık toplantısında Antarktika Okyanusu’nda 1,8 milyon kilometrekarelik dünyanın en büyük koruma alanının oluşturulması için karar alınmasını sağlamak. Peki çok geniş, el değmemiş bir doğal yaşamın mevcut olduğu Antarktika Okyanusu’nda söz konusu koruma alanının ilan edilmesi neden tüm dünyanın geleceği için önemli?
Yazı: Burcu ÜNAL, Greenpeace Akdeniz İletişim Sorumlusu*
Geleceğiniz, 13.754 kilometre uzaktaki balık avcıları tarafından tehdit ediliyor. Cümleyi ilk okuduğunuzda müstehzi bir gülümsemeyle “Öyle şey mi olur” deyip bir sonraki sayfaya geçmeye niyetlendiğinizi biliyoruz. Fakat hızla harekete geçmezsek “öyle bir şey olacak”. 13.754 kilometre uzakta, Antarktika Okyanusu’ndaki tehdit, gelip kapımıza dayanacak.
Dilerseniz hikayeyi başından anlatalım…
Greenpeace, Ocak ayında “Antarktika Okyanusu’nu Koru” sloganıyla tüm dünyada bir kampanya başlattı. Amaç, Ekim ayında bir araya gelecek Antarktika Okyanusu Komisyonu’nun yıllık toplantısında Antarktika Okyanusu’nda 1,8 milyon kilometrekare ile dünyanın en büyük koruma alanının oluşturulması için karar alınmasını sağlamak. (Okyanus koruma alanları, doğrudan insan etkisinden, yani balıkçılık, petrol arama, maden sanayisi gibi etkilerden korunan alanlardır.) Peki Antarktika Okyanusu’nda söz konusu koruma alanının ilan edilmesi tüm dünyanın geleceği için neden önemli?
Bir Lokmada 500 Kg Kril
Antarktika Okyanusu’nda çok geniş, el değmemiş bir doğal yaşam mevcut. Penguen, balina ve fokların yaşam alanı olan okyanustaki hayatın kaynağı ise karides benzeri çok küçük bir deniz canlısı olan kril. Kril, okyanustaki besin zincirinin en altında, temelinde yer alıyor. Okyanustaki mavi balinalar tek bir lokmada 500 kg’a kadar kril yiyebilir. Penguenlerin dışkıları, yedikleri kriller yüzünden genelde pembe oluyor; balinalar ve deniz kuşları her yıl Antarktika krilleriyle ziyafet çekmek için binlerce kilometre göç ediyor. Penguenler, deniz kuşları ve foklar da dahil olmak üzere pek çok tür, kril yakalamak ve yemek üzere evrimleşmiş. Bir başka deyişle krillerin soyunun tükenmesi, hatta değil tükenmek, sayılarının azalması dahi Antarktika Okyanusu’ndaki tüm hayat düzeninin bozulması; krille beslenen penguen, balina gibi canlıların soyunun da tehdit altına girmesi, dünyadaki dengenin bozulması demek.
Bu minik canlıların dünyaya katkısı bu kadar değil. Karbonu denizin derinliklerine taşıyarak iklim değişikliği ile mücadelede de önemli bir rol oynuyorlar. Bu süreç sayesinde her sene 23 milyon ton karbon, döngünün dışına çıkarılıyor.
Neden uzun uzun krilleri anlattık? Buzulların erimesiyle 1970’ten bu yana nüfusları %80 azalan kriller; kril yağı, Omega-3 tabletleri ve evcil hayvan ile balık yemlerinde kullanılmak üzere avlanıyorlar. Doyumsuz endüstriyel balık avcıları Antarktika Okyanusu’nun bu nadide canlısını hesapsızca avlayarak, dünyanın geleceğini tehlike altına sokuyor. Greenpeace, bu doyumsuz avcılığın önünü kesmenin tek yolunun Antarktika Okyanusu’nda vahşi yaşamın yoğun olduğu, avcılığın kontrolsüzce yapıldığı Weddell Denizi’nde 1,8 milyon kilometrekarelik alanın koruma alanı ilan edilmesi olduğunu savunuyor. Doyumsuz endüstri ancak ve ancak bu şekilde bölgeden uzak tutulabilecek; yüzyıllardır doğal yaşamın korunduğu Antarktika Okyanusu, insanın yıkıcı etkilerinden ancak böyle korunabilecek.
Omega-3 Hapı Yerine Keten Tohumu Yağı
Antarktika Okyanusu için kritik tarih 2018 yılı Ekim ayı. Zira yazının başında da bahsedildiği gibi bu kararı verebilecek ve senede sadece bir kez bir araya gelen Antarktika Okyanusu Komitesi toplanmadan önce Greenpeace koruma alanı ilanı için gerekli kamuoyu baskısının yaratılması, bilim insanlarının dikkatinin çekilmesi için Ocak ayında Arctic Sunrise gemisi ile Antarktika Okyanusu sularında üç aylık bir keşif gezisine çıktı.
Keşif sırasında dünya tarihinde ilk defa insanlık Antarktika Okyanusu’nun en dibine indi. Farklı konularda gerçekleştirilen araştırmaların sonuçları, değerlendirmeler bittikçe bölüm bölüm açıklanıyor. İlk önce okyanustaki avcılığın boyutları ve kril gerçeğine ilişkin olarak “Kril Lisansı: Antarktika Okyanusu’nun Az Bilinen Balıkçılık Dünyası” adıyla hazırlanan raporda kril avcılığının kirli yüzü ifşa edilirken, keten tohumu yağının bir alternatif olabileceği, Omega-3 hapları için kril avlamanın gerekli olmadığının altı çizildi. Araştırmalar sonucunda hazırlanacak bir sonraki raporun okyanustaki plastik kirliliği üzerine olması bekleniyor.
Javier Bardem Okyanusun En Dibinde
Geminin bir başka misafiri ise dünyaca ünlü Oscar ödüllü oyuncu Javier Bardem idi. Greenpeace’in Antarktika elçisi olan Bardem, Antarktika Okyanusu’nun 270 metre derinine iki kişilik özel bir denizaltı ile iki saatlik bir dalış gerçekleştirdi. Bardem, iki saat süren heyecan verici bu deneyimin ardından gördükleri karşısında büyülendiğini belirtti: “Başlangıçta, o kadar derine indiğimizde gergin olacağımı tahmin etmiştim fakat o kadar rahatlatıcı bir deneyimdi ki… Böylesi bir bilimsel araştırmaya birinci gözden tanıklık etmek ve Antarktika biyoloğu ile birlikte bu dalışı gerçekleştirmek çok etkileyiciydi. Denizin dibindeki renkli yaşamlara yolculuk ve orada gördüklerini belgelendirmek inanılmaz derecede önemli bir görev. Burada görülenler, belgelenenler aynı zamanda bu eşsiz okyanusu korumanın neden bu kadar önemli olduğunun da kanıtı. Bu dalış benim için, insanlar olarak neden doğaya saygı göstermek zorunda olduğumuza dair de bir deneyim oldu.”
Bardem, gemi seferinin ardından Almanya’da parlamentoya bir ziyarette bulundu ve Almanya Çevre Bakanı ile bir araya geldi. Ziyaret, komisyona Avrupa Birliği tarafından sunulacak koruma alanı önerisi konusunda karar alıcıları ikna etmek adına düzenlendi.
Gemi, keşif gezisinin sonuna yaklaştığında bu defa doğrudan kril avcılığı yapan endüstriyel balık avcılarının gemisine yönelik barışçıl bir eylem düzenlendi. Greenpeace aktivistleri, Antarktika Okyanusu’nun dondurucu soğuğunda kril avcılığı yapan trol gemisinin avlanmasını engelleyecek bir noktasına tırmandı ve “Antarktika Okyanusu’nu Koru” pankartı açtı.
Penguen, Kril Aramak İçin Türkiye’ye Geldi
Antarktika Okyanusu’nda bunlar olup biterken gözden ırak fakat geleceği hepimizin geleceği olan okyanusun korunması için tüm dünyada penguenler büyük bir yürüyüş başlattı. 1 metre boyundaki maket penguenler “Antarktika Okyanusu Koruma Alanı” ilan edilmesi için Londra’dan Seul’e, Buenos Aires’ten Sydney’e, New Delhi’den İstanbul’a büyük bir yürüyüş başlattı.
Hızını alamayan bir penguen ise Antarktika’dan kalkıp Türkiye’ye geldi ve yaklaşık 6000 km yol yapıp 10’u aşkın şehirde bir yandan beslenmek için kril aradı, diğer yandan insanlardan yuvasının korunması için yardım istedi. 185 cm boyundaki penguen maskotunun yolculuğu İstanbul’dan başladı. Sırasıyla Bursa, Kapadokya, Ankara, Erzurum, Kars, Ardahan, Artvin, Rize ve İzmir’e giden penguen yoğun bir ilgiyle karşılaştı. Karnını doyuracak krili bulamadı ama herkesten yuvasının korunması için yardım istedi.
Kampanya henüz bitmedi. Greenpeace, Ekim ayındaki toplantıya kadar dünyanın geleceğini korumak adına Antarktika Okyanusu’nda dünyanın en büyük koruma alanının oluşturulması için çalışmaya devam edecek. Fakat elbette başrolde bu kampanyaya destek veren, dünyanın geleceği için mücadele eden kahramanlar yer alacak. Bunu ancak birlikte olursak başarabiliriz.
Kril Avlanması Neden Bir Tehdit Oluşturuyor?
Antarktika krili, sayıca çok olmasına rağmen, tam olarak kaç adet olduklarını tespit etmek çok zor. Tahminler çok değişken ve kril sayıları da okyanus koşullarına göre ve iklim değişikliğine bağlı olarak dalgalanıyor. Hayvanların çok sayıda olmasının, insanların aşırı avlanması için gerekçe olmadığını hepimiz biliyoruz. Göçmen güvercinler, yaklaşık 5 milyara varan popülasyonları ile dünyada en çok bulunan kuş türüydü, şimdi ise nesilleri tükendi. Newfoundland’de o kadar çok morina balığı yaşardı ki rivayete göre sırtlarına basarak yürüyebilirdiniz, ayağınız ıslanmazdı bile. Amerikan bizonu büyük sürüler halinde dolaşırdı; mavi balinalar ve su samurları, nesilleri tükenme noktasına gelinceye kadar avlandılar, dünya genelindeki pek çok balık yatağı, aşırı avlanmadan dolayı ya çöktü ya da kayboldu.
“Antarktika Okyanusu Komisyonu” Nedir?
Komisyonun tam adı; “Antarktika Deniz Yaşamı Kaynaklarını Koruma Komisyonu”. Komisyon, Antarktika Anlaşma Sistemi’nin bir parçası olarak kuruldu. Antarktika sularındaki deniz yaşamını ve okyanus bütünlüğünü korumak bu komisyonun görevi. Komisyonda oy hakkı olan üyeler 24 ülke ve AB’den oluşuyor. Antarktika Anlaşma Sistemi’ne 1995’te taraf olan Türkiye, söz konusu anlaşma kapsamındaki toplantılara “istişari olmayan taraf” statüsünde katılıyor.
*Bu yazı EKOIQ dergisinin 76. sayısından alınmıştır.