Koronavirüs salgını sebebiyle getirilen kısıtlamalar, yoksul ülkelere sağlanan desteklerin erişimini kısıtlıyor ve gecikmelere sebep oluyor. Kasırga sezonunun gelmesiyle bu ülkeleri daha zor günler bekliyor.
Haber: Chloé Farand
Çeviri: Çisil Sevinç
İklim müzakerecileri Salı günü (2 Haziran) yaptıkları açıklamada, dünya genelindeki yoksul ülkeleri şiddeti artan iklim etkilerinden korumak için alınan önlemlerin koronavirüs küresel salgını yüzünden geciktiğini açıkladı.
Seyahat kısıtlamaları sebebiyle iklim adaptasyonu planları için düzenlenen seminer ve toplantılar ileri tarihlere ertelendi.
Çalışmalar yavaşlamış bir biçimde dijital ortamdan yürütülüyor ancak internet erişiminin sınırlı olması ve Zoom gibi sanal toplantı platformlarının paralı sürümlerine yeterince kaynak bulunamaması gibi sebeplerden dolayı yeterince verim alınamıyor.
Doğu Hindistan ve Bangladeş’i vuran Amphan kasırgası ile Mumbai ve Batı Hindistan kıyılarını tehdit eden Nisarga kasırgasından sonra Az Gelişmiş Ülkeler (LDC) müzakere bloğundan bir uyarı geldi.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi, Atlantik’te ortalama üzeri bir kasırga sezonu geçirilmesi oranını %60 olarak tahmin ediyor.
LDC Butan Başkanı Sonam P Wangdi, “Eşi benzeri görülmemiş bir durumla karşı karşıyayız. Dünyada bu denli fazla sorunla aynı anda baş edilmemişti. Bu sorunlar bizi devamlı dünyanın geri kalanından geriye sürüklüyor. Bunlarla başa çıkabilmek için eskisinden de fazla çaba sarf etmek zorundayız” dedi.
İklim değişikliğine en az katkıda bulunan yoksul ülkelerde görev alan müzakereciler, sıklaşan ve şiddetlenen aşırı hava durumları ile mücadele edebilmek için geliştirilen planların uygulama aşamasında gecikmeler olduğunu belirtti.
Doğu Timor iklim müzakerecisi Adao Soares Barbosa, virüsün yayılmasını yavaşlatmak için getirilen sınırlamaların Güneydoğu Asya ülkesinin adaptasyon planının ertelenmesine sebep olduğunu söyledi.
Lesoto’dan bir başka müzakereci de bu seneki planlarını hayata geçirebilmek için teknolojik aletlere ve desteğe ihtiyaç duyulduğundan bahsetti.
Müzakereciler, BM İklim Değişikliği tarafından düzenlenen “June Momentum (Haziran Hareketi)” adlı sanal etkinlikte seslerini duyurma fırsatı yakaladı.
10 günlük sanal panel tartışmaları, normal şartlarda Almanya’nın Bonn şehrinde gerçekleşmesi planlanan hazırlık niteliğindeki BM iklim konuşmalarının koronavirüs sebebiyle ertelenmesi üzerine gerçekleştiriliyor.
LDC’lere teknik yönlendirme ve destek sağlayan bir uzman grubunda çalışan Nikki Lulham, COVID-19 salgını öncesinde dahi yoksul ülkelerin iklim çalışmalarına finansman desteği bulunabilmesinin son derece külfetli olduğunu söyledi.
Lulham, ülkelerin adaptasyon planlarını hayata geçirmesi için gerekli miktarda paranın bulunmadığı ve bu sorunun küresel durgunluk sonucu daha da artacağını ekledi.
BM’nin iklim finansmanı kanalı Yeşil İklim Fonu’nda ülke programlama direktörü Pa Ousman Jarju, küresel salgın boyunca finansmana erişilebilmesi için esneklikler tanındığını ve ek teknik destek sağlandığını bildirdi.
LDC Başkanı Wangdi’ye göre pandemi, en savunmasızlara sağlanacak desteğin nasıl ulaştırılacağı konusunda farklı yöntemlere ihtiyaç duyulduğu gerçeğini ortaya koydu.
Wangdi sözlerine, “İşlerin aynı şekilde devam ettiği mevcut iklim değişikliği yöntemleri bize yardımcı olmuyor. Kuruluşlar arasındaki iletişimsizlikler giderilmeli ve ülkelere uzun dönemli kapasiteler temin edilmeli. Bunun için iklim eylemi ve sürdürülebilir kalkınmaya ulusal ve yerel seviyeleri de dahil eden ve toplumu kucaklayan bir yöntem geliştirilmeli” şeklinde devam etti.
Kasım 2021’de Glasgow’da düzenlenecek iklim müzakerelerine ev sahipliği yapacak Birleşik Krallık’ın lider iklim müzakerecisi Archie Young, iklim finansmanına erişim sürecinin basit ve hızlı olduğunu, ancak toplulukların ihtiyaçlarına yanıt verecek ve beklenmedik durumlarda da etkili olacak nitelikte özel düzenlemelerin gerektiğini belirtti.
Young, “Bunun kolay olmayacağının, kapasite ve bilgi boşluklarının doldurulması gerektiğinin ve finansmana ihtiyaç duyulduğunun farkındayız” dedi.
Young’a göre, Birleşik Krallık’ın COP26 görüşü iklim eylemi için getirilmiş en yüksek taahhüdü devreye sokabilir. Bunun anlamı, hem emisyonların azaltılması hem de gelişmekte olan ülkelere sağlanan desteğin artırılması ile birlikte adaptasyon sağlanması için sağlam bir plan oluşturulması.
Geçtiğimiz Eylül ayında New York’ta düzenlenen üst düzey BM zirvesinde yer alan LDC müzakere blokuna dahil 47 ülke, 2030 yılına kadar iklime dirençli kalkınma yolları geliştirmeyi ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı taahhüt ederek ihtiyaç duydukları desteği aldılar.
Ruanda geçen ay BM’ye daha güçlü bir karbon azaltma ve adaptasyon planı sunan ilk ülke olmuştı.
LDC bloku, dirençlilik taahhütlerini yerine getirebilmek için 10 yıl boyunca 450 milyon dolarlık yatırım talep etti. Şimdiye kadar, aralarında Birleşik Krallık’ın da bulunduğu 11 bağışçı ülke bu programı destekledi.
Wangdi, yapılan ön değerlendirmelerin bu denli bir uzun vadeli stratejinin uygulanması için gerekli maliyetin 2020 yılında 97 milyar dolara mâl olacağını ve 2050 yılına kadar bu maliyetin 500 milyar dolara yükseleceğini ortaya koyduğunu belirtti.
Wangdi sözlerini, “LDC ülkeleri şu anda gerekli olan finansın yaklaşık %0.6’sına denk gelen yıllık yarım milyar dolardan daha az bir mali yardım alıyor. Bu miktarın ise sadece %10’u yerel seviyeye ulaşıyor. İklim krizi ile mücadele etmek ve olumsuz etkilerine uyum sağlamak için payımıza düşenden fazlasını yapmaya hazırız. Ancak bunun için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor” şeklinde sonlandırdı.
Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.