Avrupa Uzay Ajansı’nın yayımladığı uydu görüntüleri karantinadaki şehirlerin hava kirliliğinde yaşanan gözle görülür düşüşleri açığa çıkardı. Uzmanlar bunun yaşanan en geniş çaplı deney olduğunu belirtti.
Haber: Jonathan Watts ve Niko Kommenda
Çeviri: Çisil Sevinç
Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) yayımladığı uydu görüntülerine göre, küresel koronavirüs salgını endüstriyel faaliyetleri durduruyor ve dünya genelindeki hava kirliliği seviyesini geçici olarak aşağıya çekiyor.
ESA’nın Sentinel-5P adlı uydusundan edinilen bulgulara göre, son altı haftada Asya ve Avrupa’nın şehir ve endüstriyel bölgelerindeki azot dioksit (NO2) seviyeleri geçen seneye göre gözle görülür şekilde düştü.
Araba motorları, elektrik santralları ve diğer endüstriyel süreçler sonucu açığa çıkan NO2’nin astım gibi solunum hastalıklarını ağırlaştırdığı düşünülüyor.
Leicester Üniversitesi hava kirliliği profesörü Paul Monks, çıkarılacak önemli derslerin olduğunu düşünüyor.
Monks konu hakkında, “Yanlışlıkla da olsa artık büyük çaplı bir deneyin içerisindeyiz. Düşük karbonlu bir ekonomiye geçersek gelecekte neler olabileceğini mi deneyimliyoruz? Can kayıplarını küçümsemek gibi olmasın, bu bize çok korkunç bir şeyden umut ışığı yakabilir, nelerin başarılabileceğini gösterebilir” şeklinde konuştu.
Birleşik Krallık hükümetinin hava kalitesi konusundaki bilim tavsiye komitesi eski başkanı Monks, hava kirliliğinde yaşanan azalmanın hastalıktan yaşanan can kayıplarını dengeleyemese de sağlık için bazı yararları olabileceğini söyledi.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
Monks sözlerine “Hava kirliliğindeki azaltım insanlara astım gibi hassas kategorilerde yarar sağlayacak gibi görünüyor. Hastalığın yayılma hızını düşürebilir. Yüksek orandaki hava kirliliği virüsün vücuda girmesini kolaylaştırıyor çünkü bağışıklığı düşürüp hastalığa meyilli hale getiriyor” şeklinde devam etti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) metreküp başına 200 mikrogramlık yoğunluktaki NO2’yi “solunum yollarında iltihaba yol açan zehirli bir gaz” olarak tanımlıyor. Kirlilik parçacıkları hastalık taşıyıcı görevini üstelenebiliyor ve var olan sağlık problemlerini ağırlaştırabiliyor.
Kirlilik oranlarındaki en büyük düşüşlerden birisi Ocak sonundan beri sıkı bir şekilde karantinaya alınan Çin’in merkezindeki Wuhan kentinde gözlemledi. 11 milyon nüfuslu şehir, ulaşımda büyük bir aktarma merkezi olarak kullanılıyor ve yüzlerce fabrikaya ev sahipliği yapıyor.
NASA’ya göre, Çin’in doğusundaki ve merkezindeki bölgelerde gözlemlenen NO2seviyeleri %10-30 oranında geriledi.
Çok sayıda kömürle çalışan elektrik santralları nedeniyle yüksek oranda emisyonlara sahip Güney Kore’deki NO2seviyeleri de azaldı.
Kuzey İtalya’daki değişimler özellikle çarpıcı bir özelliğe sahip çünkü yoğun fabrika bölgesinin sebep olduğu duman Po Vadisi sonundaki Alp’lerde hapsolarak batı Avrupa’nın en büyük kirlilik noktalarından birisini oluşturuyordu.
Ülke 9 Mart’ta karantinaya alındığından beri Milano ve Kuzey İtalya’nın diğer bölgelerindeki NO2seviyelerinde %40’lık bir düşüş yaşandı.
Copernicus Atmosphere Service yöneticisi Vincent-Henri Peuch, “Bu oldukça alışılmamış bir durum. Geçmişte hava durumlarından kaynaklanan günlük büyük değişikliklere şahit olmuştuk. Ancak emisyonlarda bu kadar uzun süren bir düşüş sinyali yoktu” dedi.
Düşüşün kaynağı henüz net olarak bilinmiyor. Olası sebeplerden birisi İtalya’nın endüstriyel kalbindeki faaliyetlerin azalmış olması. Olası başka bir faktör ise, Avrupa’daki en büyük NO2emisyonu payına sahip araç trafiğindeki azalmalar.
Peuch, uyduların karantinaya giren öteki Avrupa şehirlerinde de benzer sinyaller yakalamaya başladığını ancak bunun bir model oluşturduğu sonucuna varılması için veriler üzerinde uzun çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.
Birleşik Krallık’ta hastalığın yayılması ve hükümetin önlem alma süreci İtalya’nın 1 haftadan fazla bir süre gerisinde olsa da, yol kenarındaki monitörler şimdiden Londra’daki Marylebone bölgesi gibi kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde gözle görülür azalmalar görüntülüyor.
Monk’a göre, Birleşik Krallık’taki NO2emisyonlarının yaklaşık %80’i araç trafiğinden kaynaklanıyor. Ortalama bir dizel araçla yapılmayan seyahatler kilometre başına 52 miligramlık hava kirliliğini önlüyor.
Monk, “Bence bu olay uygulamaların ve yaşam stillerinin değiştirilebileceği konusunda zorunlu bir farkındalık yaratacak. Bu olay bizi gelecekte arabayla bir yere gerçekten gitmeli miyiz veya benzin harcamaya değecek mi gibi düşüncelere itecek” dedi.