Dünyadaki birçok kent 2030 ve 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefliyor. Danimarka’nın başkenti, dünyanın ilk karbon-nötr başkenti olmayı ve bu hedefi 2025 yılına kadar başarmayı planlıyor.
Adele Peters’ın Fast Company’de yayımlanan yazısı 350 Türkiye tarafından çevrilmiştir.
Ulaşımın en yoğun olduğu işe gidiş-geliş saatlerinde Kopenhag’ın merkezindeki bir durağa yürürken metroyu kaçırırsanız, bir sonraki tren gelinceye kadar çok uzun beklemeniz gerekmez: otomatik sistem her iki dakikada bir çalışacak şekilde tasarlandı. Bu, kent sakinlerini araba kullanmamaya ikna etmenin bir yolu. Ayrıca metro sistemi, şehrin karbondioksit salımlarını azaltmaya dair iddialı planının sadece küçük bir parçası olarak genişliyor.
Altı yıl önce, Kopenhag şehri, bir yandan enerji kullanımını azaltırken, diğer yandan da yenilenebilir enerjiye geçerken ve diğer karbondioksit salımlarını dengelemeye yetecek miktarda temiz enerji üretirken, dünyanın ilk karbon-nötr başkenti olma hedefini belirledi. ABD’nin başkenti Washington, DC de dahil olmak üzere diğer bazı şehirler 2050 yılına kadar bu hedefe ulaşmayı hedeflerken, Kopenhag şehrinin belirlediği tarih 2025. Kopenhag, şimdiye dek karbondioksit salımlarını %42 azalttı. Kentin liderleri hedefe ulaşmak için doğru yolda olduklarına inanıyor. Kentin belediye başkanı Frank Jensen’a göre şehir “dünyanın en yeşil ve bisiklet dostu şehirlerinden biri” olmaya çalışıyor. “Bu en iyi yol, çünkü daha iyi kamusal alan, daha temiz hava, daha az gürültü ve daha sağlıklı bir şehir ortaya çıkarıyor.”
Stratejinin bir parçasını ulaşımın geliştirilmesi oluşturuyor. Hane ve ofislerle dolu sürdürülebilir bir semte dönüşmekteki endüstriyel bir mahalle olan Nordhavn’da, bu her şeyi kolayca erişilebilir kılınması anlamına geliyor. Bölge stratejisi üzerine çalışan bir mühendislik ve tasarım şirketi olan Ramboll’da proje direktörü olarak çalışan Søren Hansen, “Ulaşım için yeni bir vizyon yarattık. Buna beş dakikalık şehir adını verdik. Bu kent planlamasının apartman dairenizden anaokuluna, dükkanlara ve kentteki diğer tesislere yürüyerek ulaşmanızın sadece beş dakikanızı alacağı şekilde yapıldığı anlamına geliyor” diyor. Mahalledeki herkes ayrıca 2020’de açılacak olan yeni bir metro hattına kısa bir yürüyüş mesafesinde olacak. Hansen, “Bu, insanların arabalarını kullanmaya zahmet etmeyeceği anlamına geliyor” diyor. Bu durumda — binaların kendilerine ait garajları bulunmadığı da düşünülürse — bisiklet kullanmak, yürümek veya toplu taşıma araçlarını kullanmak, merkezi bir otoparka gitmekten veya varış noktasında park yeri aramaktan daha uygun olacak.
Belediye başkanı ayrıca kentin bazı bölgelerine kirletici araçların girişini sınırlamak istiyor: “Gerçekten yeni yol trafiği girişimleri sunmak istiyorum. Böylece Kopenhag’da daha temiz bir havaya sahip olabiliriz” diyor. Şehir otobüsleri şimdiden dizelden elektriğe geçiyor. Jensen 2017 yılında yeni dizel arabaların şehre girmesini yasaklamayı önerdi ve bu kısıtlamayı bu sene uygulamaya koymak istedi. Ancak ulusal hükümetten gerekli desteği alamadı. Daha solda değerleri olan bir partinin iktidara geldiği son ulusal seçimlerin ardından, artık bunun gerçekleşmesinin şansı daha yüksek . Jensen, “Bir önceki hükümet yeşil gündem konusunda iddialı değildi. Ancak yeni sosyal demokratik hükümetle işbirliği yapmayı dört gözle bekliyorum” diyor. “Yeşil gündemi birlikte ileriye taşıyabileceğimizi düşünüyorum. Yeni hükümet çok iddialı hedefler belirledi.” Yeni hükümet şu anda, ülkedeki en büyük şehirlerde toplu taşımayı ücretsiz hâle getirmeyi düşünüyor. Buna, kent merkezinde yaşayan kent sakinlerinden daha fazla araba kullanma olasılığı olan, işe gitmek için her gün Kopenhag’a gelen banliyo sakinlerini kente taşıyan trenler de dahil.
Şehir zaten bisiklet kullanımının fazlalığı ile tanınıyor: 1970’lerde yaşanan petrol krizi hükümetin araç merkezli kent planlamasını sorgulamasına neden olmuştu. Sonrasında daha iyi bir bisiklet altyapısı oluşturulmaya başlandı. Buna karşılık olarak insanlar daha fazla bisiklet sürmeye başladı. 1970 yılında, kent sakinlerinin yaklaşık %10’u bisikletle işe gidiyordu. Bu oran şimdi %62. Bisiklet altyapısı gelişmeye devam ediyor. Son on yıl içerisinde 12 yeni bisiklet ve yaya köprüsü oluşturuldu. Ayrıca seyahatlerin hızını artırması için tasarlanmış trafik ışıkları ve tamir istasyonları gibi araçlarla donanmış bir bisiklet otoyolları ağı da genişlemeye devam ediyor.
Kopenhag, elektrik kullanımı kaynaklı karbon ayakizini azaltmak için yenilenebilir enerjiye geçiyor. Kentte bugüne kadar 158 megawatt kapasiteli 62 dev rüzgâr türbini kuruldu. Kopenhag, 2025 yılına kadar 460 megawatt kurulu güce sahip olmayı planlıyor. Kent merkezinden uzak olmayan bir yerdeki büyük bir enerji santrali, kamyonlar dolusu çöpü ısı ve elektriğe dönüştürüyor. Britanya kadar uzak yerlerden de bir miktar çöp ithal eden tesis, ayrıca ilave gelir elde etmek için bir kayak pisti işlevi de görüyor. Şimdilik, başka bir santral da ısı üretmek için kömür yerine ahşap pelet yakıyor; ama ısı için ağaçları kesmenin teknik olarak karbon nötr olsa da uzun vadeli bir çözüm olmadığını da göz önünde bulunduruyor. Kent aynı zamanda jeotermal enerji kullanmayı planlıyor; ancak bu şu anda yalnızca pilot ölçekte gerçekleşiyor. Planın bir diğer önemli kısmı da binaları daha verimli kılarak enerji israfının önüne geçmek. Bu, hem eski binaların elden geçirilmesini hem de yeni binaların iyi tasarlanmasını içeriyor. Nordhavn’daki yeni semtteki binalar, araştırmacıların veri toplayarak enerjinin nasıl kullanıldığını ve nasıl daha iyi yönetilebileceğini daha iyi anlamak amacıyla kullandığı sensörlerle donatıldı. Hansen “Tüm bu semt yaşayan bir laboratuar” diyor.
Karbon-nötr olma hedefi, diğer şehirlerde de olduğu gibi, yalnızca ulaşım, elektrik, ısıtma ve soğutmadan kaynaklanan karbondioksit salımlarını içeriyor (örneğin, başka bir yerde üretilen ve Kopenhag’a nakledilen, kent sakinlerinin satın aldığı malların karbon ayakizlerini değil). Ancak şehir diğer bölgelerden ithal edilen karbondioksit salımlarını azaltmak için de adımlar atmaya başlıyor. Bunun için benimsenen yeni bir strateji, devlet anaokullarında, hastanelerinde ve diğer kamusal alanlarda daha az et servis etmeyi içeriyor. Bu stratejinin kapsamı muhtemelen genişleyecek. Jensen, “Kopenhag’ın şimdi ve gelecekte yeşil bir lider olmasını istiyorum. Bunun için 2025’ten sonra kesinlikle çok iddialı hedeflerimiz olacak. Bu nedenle, şehrimizi daha yeşil hâle getirebilecek tüm akıllı çözümleri incelemeye hazırım. Tüketim kaynaklı salımlar ve diğer karbondioksit salımlarına dair çözümler, kesinlikle stratejinin bir parçası olabilir.” diyor.
Jensen, Kopenhag’taki çalışmaların, diğer kentlerin karbon nötr olma yolunda izleyebilecekleri bir örnek teşkil edeceğini umuyor. ”Kopenhag’ın çevre dostu bölgesel ısıtması, temiz limanı ve bisiklet kültürü başka kentlerde de uygulanabilir” diyor. “Yeşil çözümlerde ısrar ediyoruz çünkü bunlar işe yarıyor. Bence bu, dünyadaki belediye başkanlarına gönderilecek çok önemli bir mesaj. Kopenhag’ın yeşil dönüşümü istihdam yaratmak, büyüyen bir ekonomi ve daha iyi bir yaşam kalitesi ile el ele ilerliyor.”
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…
Karadeniz'de iki Rus petrol tankerinin ağır hasar almasıyla petrol sızıntısı yaşandığı açıklandı. Greenpeace ise iki…
Yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın geçiş ekibi, elektrikli araçlara ve şarj istasyonlarına yönelik desteğin kesilmesini…
İklim değişikliği açısından dönüm noktası olarak nitelendirilen ve Uluslararası Adalet Divanı'ndan görülen davanın duruşmaları sona…
Enerji Yatırımcıları Derneği Başkanı Cem Özkök, GES ve RES projelerinin yapı denetim kapsamından çıkarılmasının, yatırımcıların…
Dünya Ekonomik Forumu’nun yeni bir çalışmasına göre, küresel seragazı emisyonlarının %40’ını oluşturan sekiz sektördeki emisyon…