Muğla’da termik santrallar için yakılan kömürün faturası pahalıya patlıyor. Teşviklere, muafiyetlere, bakım ve onarım masraflarına milyarlarca liranın harcandığı kömürlü termik santralların bedelini ise vatandaşlar ödüyor. Kömürün Gerçek Bedeli Raporu, termik santralların kamu bütçesine getirdiği yükü Muğla’daki termik santrallar üzerinden ortaya koyuyor.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Çevre Mühendisleri Odası, Avrupa Çevre ve Sağlık Birliği’nin (HEAL) desteğiyle Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla raporunu yayımladı.
Rapor, emeklilik yaşına yaklaştığı halde önce özelleştirilme süreçlerinden geçen, şimdi de kapasite artışı planlanan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının yalnızca 2017 yılında, ABD doları üzerinden sabit fiyatlı elektrik alım garantisi kapsamında toplamda 1 milyar 105 milyon TL fayda sağladığını ortaya koydu. Bu üç santral Ocak 2018’de yürürlüğe giren kapasite mekanizmalarından ise yalnızca bir yıl içinde 187 milyon TL ödenek aldı. Üstelik bu yüklü destekler, santralların “öncelikli yatırımlar” kapsamında yararlandığı KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yatırım yeri tahsisi, vergi indirimi ve faiz desteği gibi bölgesel teşvik kalemlerinin üstüne eklendi.
Dahası, bunca kamu desteğiyle ayakta duran santrallar, 2019 sonuna kadar çevre yatırımlarını tamamlayamazlarsa kapanma riskiyle karşı karşıya kalacak.
Raporun yazarlarından Avrupa İklim Ağı’ndan (CAN Europe) Elif Gündüzyeli, İklim Haber’e yaptığı açıklamada raporun Muğla bölgesindeki üç termik santralın ve onlara bağlı madenlerin tüm etkilerini ele aldığını belirtiyor. Gündüzyeli, komurungercekbedeli.org adlı internet sitesinin tanıtımını Ekim ayında yaptıklarını, o dönem özellikle sağlık etkisinin üzerinde durduklarını belirterek “30 Ekim tarihinde Dünya Sağlık Örgütü ilk defa hava kirliliği ve insan sağlığı ile ilgili Cenevre’de kongre gerçekleştirmişti. Oradan yola çıkıp internet sitesi üzerinden tekrardan kömürün sağlık etkilerini Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy santralları ile gündeme getirmiştik. Şimdi raporun tamamı çıktı. Bu sefer gündemde ekonomi olduğu için ekonomi verilerini ön plana çıkarmak istedik. Raporun tamamında tüm etkileri görebileceksiniz” diyor.
Maden Alanları Sürekli Genişliyor, Zeytinlikler Yok Oluyor
Kömür madeni alanlarının genişlemesinin Türkiye’de çok bilinmediğini ifade eden Gündüzyeli, Muğla özelinde bu üç kömürlü termik santrala linyit besleyen maden alanlarının sürekli genişleme halinde olduğunu söylüyor. Genişleme ile da yerleşim yerlerinin yanı sıra zeytinlik alanlarının da yutulduğunu belirten yazar “Geçtiğimiz Ekim ayında çekebildiğimiz zeytinlik fotoğraflarını şu anda çekemiyoruz. Çünkü maden yayılması oradaki zeytinlikleri de yutmuş vaziyette. Raporun en çok şaşırtan ve şaşırtmaya devam eden kısmı bu. Bir kere sadece zeytinlikleri koruyan bir zeytin yasası var Türkiye’de. Ancak enerji ve maden şirketleri bunu tanımıyorlar ve sürekli genişlemeye devam eden bir linyit madeni mevhumu var Muğla’da. Muğla daha çok turizm ile bilinen bir bölgedir. Bilinmeyen şey bu sürekli genişleyen maden alanları.”
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü’nden Doç. Dr. Semra Purkis, rapora katkı veren çalışmasında ise kömür dışında Muğla’da ön plana çıkartılabilecek sektörlere dair bilgilere yer veriyor. Purkis, “Muğla’nın kömür-dışı sektörlerdeki yüksek potansiyelini kullanmak dururken, bölgedeki düşük kaliteli linyit madenciliği ve termik santrallara yatırım yapılması sadece enerji ihtiyacı ile ilgili değil; aynı zamanda ekonomiyle ilişkili bir tercih” diye belirtiyor.
Orman Katli
Çalışmada konuyla ilgili şu sözlere yer veriliyor: “Türkiye’de üretilen zeytinin %13’ü Muğla’da üretilir. Arıcılık konusunda Türkiye’nin en önde gelen ili Muğla’da 6.000’e yakın aile arıcılık yapar, ülkedeki kovan varlığının %15’ine ev sahipliği yapan bölge, Türkiye’de üretilen çam balının büyükçe bir kısmını tek başına karşılar. Bölge halkına ve doğasına bedelleri son derece yüksek olan kömür yerine, daha kaliteli bir yaşam ekseninde düşünüldüğünde Muğla, pek çok katma değerli sektör için yüksek potansiyele sahip. Gerekli yatırım ve teşvik mekanizmaları uygulanırsa orta vadede ön plana çıkabilecek sektörler arasında yenilenebilir enerji, organik tarım, tarıma dayalı sanayi, ekolojik turizm, tıbbi ve aromatik bitki üretimini sayabiliriz.”
Muğla’da genişleyen kömür madeni alanları sadece zeytinlikleri ve yaşam alanlarını yutmuyor. Büyük ormanları da yutuyor. Çalışmada Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile birlikte madenler nedeniyle orman alanlarının karbon emisyonu tutma potansiyelindeki azalmada ortaya konuluyor. Gündüzyeli, “Guardian’da da ormanların karbon tutma ile ilgili potansiyeli konusunda çok tartışmalı bir çalışma çıkmıştı. Raporda bunu da hesapladık” diyor.
Çalışmada, Yatağan ve Milas’ta linyit işletme ruhsatı alanlarının sınırları içinde kalan orman ekosistemlerinin tamamının maden ocakları açılarak tahrip edilmesi durumunda, biyokütle, toprak, ölü örtü ve ölü odun kaybına bağlı olarak 9 milyon ton karbondioksit eşdeğeri karbon yutak alanı kaybı oluşacağı belirtilirken, “Yitirilecek karbon yutak potansiyeli sonucunda oluşacak toplam karbon kaybı, CO2 eşdeğeri olarak, yılda 66 bin ton. 30 yıl boyunca madenciliğin devam etmesi durumunda toplamda 20 bin hektardan fazla orman alanı tahrip edilecek; bu da ilave olarak yaklaşık 2 milyon ton CO2 eşdeğeri kayba neden olacak” deniyor.
27-28 Temmuz tarihlerinde ise Milas merkez ve Yatağan Santralı’nın bitişiğindeki Turgut Köyü’nde gerçekleşecek “Kömürsüz Muğla için” etkinliği kapsamında, raporun sunumunun ardından Ekümenopolis’in yönetmeni İmre Azem’in yeni kısa filmi Kömür Belası filminin de ilk gösterimi gerçekleştirilecek. Program ve detaylar için bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.