Paris Anlaşması’nın en zor kısmının kurallar oluşturmak olduğu kanıtlanmış durumda. Zayıf bir karar, anlaşmanın temellerini oyabilir. Kısacası, Madrid’deki tartışmaları domine eden Madde 6, Paris Anlaşması’nı vezir de edebilir rezil de! Dün ise Madde 6 ile ilgili yeni bir metin yayımlandı.
Yazı: Chloé FARAND*
Paris Anlaşması’nın 6. Maddesi ile ülkeler, en az maliyetle ülkelerini karbonsuzlaştırmaya yardımcı olacak yeni bir küresel karbon piyasası sistemi inşa etme konusunda hemfikir oldular.
Ülkeler bu mekanizmayı yönetecek kurallar üzerinde anlaşmaya çalışıyorlar ama şimdiye kadar başarılı olamadılar. Paris Anlaşması Kural Kitabı’nın son bölümünü oluşturan bu konu halen çözümsüz durumda ve emisyonları gemleyecek, tüm emekleri var edecek veya parçalayacak potansiyele sahip. Dün ise Madde 6 ile ilgili yeni gelişme yaşandı, müzakere edilmek üzere yeni bir metin yayımlandı.
Ulusal iklim planlarının çoğunluğu, emisyon azaltımını daha az maliyetle başarabilmeye yarayacak karbon piyasalarını içeriyor. Çoğunlukla bu, hükümetlerin ve özel sektörün emisyon azaltım ticareti yapabilmeleri anlamına geliyor.
Ancak bazı hükümetler, başka bir ülkenin karbon azaltımını sağlayacak yeşil projeler geliştirmeye dayalı karbon kredileri satın almayla da ilgileniyor. Kendi hedeflerinin ötesine geçen emisyon azaltımlarına sahip bazı ülkeler, hedeflerine ulaşmakta zorlanan başka ülkelere bu kredileri satabilecekler.
Ancak bütün ülkeler bu kredileri kullanmayacak. Örneğin halihazırda Finlandiya ve Birleşik Krallık kendi net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için kredi kullanmayacaklarını açıkladılar.
Paris Anlaşması, bu karşılıklı alım satımları yönetecek ve küresel emisyon azaltımlarını sağlayacak genel kurallar dizisini oluşturmaya çalışıyor.
Madde 6 Nedir?
Madde 6 tarafından tanımlanan çerçeve üç bölüme ayrılıyor.
Madde 6.2, ülkelerin karbon ticareti yapmaları için iki taraflı ve gönüllü anlaşmaları kararlaştırmasına izin veriyor.
Madde 6.4, dünyanın herhangi bir yerinde, ülkeler ve özel sektör için emisyon azaltımı ticaretine yönelik merkezi bir yönetim sistemi yaratıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Mekanizması (SDM) olarak bilinen bu sistemin, Kyoto Protokolü kapsamında kurulan Temiz Kalkınma Mekanizması’nın (CDM) yerini alması gerekiyor.
Son olarak Madde 6.8, piyasa mekanizmaları dışındaki emisyon azaltımlarında, maddi destek gibi, ülkeler arası işbirliğini mümkün kılan çerçeveyi geliştiriyor.
Paris Anlaşması kapsamında, gelişmekte olan ülkelerin iklim etkilerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için piyasalardan elde edilen gelirin (Share of Proceeds) bir kısmının kullanılması gerekiyor. Bunun sadece merkezi SDM piyasası için mi yoksa iki taraflı anlaşmalar da dahil olmak üzere tüm ticari işlemlerde geçerli olup olmadığı henüz karara bağlanmadı.
Anlaşmalarda Tehlikede Olan Ne?
Paris Anlaşması metni tartışmaya açık olmasa da iki sayfalık Madde 6, bu mekanizmaların nasıl işleyeceği ve hangi kuralların gerçek emisyon azaltımlarını güvence altına alınacağını açıklamada yetersiz kalıyor.
Paris Anlaşması’nın bütünlüğü oldukça önemli. Delegeler zayıf kuralların bütün anlaşmayı bozabileceğini ve hatta emisyonlarda artışa bile neden olabileceği uyarısında bulundu.
Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nden (WRI) kıdemli uzman Kelly Levin, “Bu kurallar konusunda verilen kararlar, Paris Anlaşması’nı ya uygulamaya koyacak ya da ortadan kaldıracak” dedi.
En son Haziran ayında Bonn’da gerçekleşen UNFCCC konferansında Kosta Rikalı müzakereci Felipe de Leon Denegri, Climate Home News’e verdiği röportajda “BM iklim müzakerelerinde eşi benzeri bulunmayan Madde 6, gerçekten zarar verebilme potansiyeline sahip” dedi. Leon Denegri ayrıca, Madde 6’nın anlaşmanın hedefini saptırabilecek boşluklar yaratma riski taşıdığını da belirtti.
Carbon Market Watch’ın politika uzmanı Gilles Dufrasne, “Karbon piyasaları, emisyon azaltım hedeflerine kağıt üzerinde ulaşma konusunda hileli bir durum yaratma riski taşıyor. Pratikte çok da fazla bir şey yapmamak adına bahane olarak kullanılabilir” şeklinde uyarıda bulundu.
Birkaç yıldır devam eden tartışmaların sonunda, müzakereciler uzlaşmayı engelleyen bazı çekişmeli konuların üstesinden gelemediler.
Uzlaşmayı Engelleyen Çekişme 1: CDM Kredileri
Brezilya, Çin ve Hindistan, Paris Anlaşması uyarınca daha önce kurulan CDM sistemindeki eski kredi fazlalarını yeni piyasa sisteminde satmak istiyor. Ancak CDM, emisyon azaltımına neden olma ihtimali yüksek olmayan projelerin çoğunda insan hakları ihlalleri ve yolsuzluk gibi iddialar sebebiyle başarısız oldu.
Uzmanlar, bunun emisyon azaltımlarına yönelik küresel çabaları zayıflatabileceği ve değeri olmayan kredilerle piyasayı doldurabileceği uyarısında bulundu. Müzakere konuları arasında en zorlu konulardan biri de bu. 2018’de Brezilya, geri kalan kurallarda anlaşsa da, Paris kuralları arasında yer alan bu bölümün bir yıl daha uzaması yönünde baskı yapmıştı.
Eski müzakereci ve Brezilyalı şirketler adına sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden bir sivil toplum kuruluşu olan CEBDS’in başkanı Marina Grossi, Climate Home News’e Brezilya hükümetinin, uygulanacak kuralların gevşetilmesini istediğini söyledi.
Grossi, hükümetin Madde 6’ya engel olmaya çalışmadığını ancak bu yeni pazardan faydalanabileceğini vurguladı. Grossi, yeni pazarda eski kredilerin alınıp satılabileceği bir geçiş dönemi önerdi.
Uzlaşmayı Engelleyen Çekişme 2: İlgili Düzenleme
Brezilya ayrıca emisyon azaltımlarında çifte hesaplamayı önleyen kurallara geri döndü. Ülkelerin çoğu, emisyon kesintilerinin hem onları üreten ülke hem de telafi kredisini alan ülke tarafından talep edilemeyeceğini savunuyor.
Güvenilir bir sistemin sağlanması için, diğer ülkelere kredi satan ülkelerin rapor edilen emisyonlarını aynı oranda artırmaları gerekecek. Ancak kurallar tartışılmaya devam ediyor.
Dufrasne, emisyon azaltımının iki farklı ülke tarafından iki kez bildirilmesi durumunda, hedefler bulundurmanın ilk etapta fazla bir anlamı olmayacağı uyarısında bulunuyor.
Uzlaşmayı Engelleyen Çekişme 3: Kapsamlı Azaltım
Diğer bir önemli husus ise, yeni pazarın, emisyon azaltma transferlerinin ek kesintiler oluşturmadan aktarılmasına izin verilmemesine neden olması.
Ülkeler, piyasanın “kapsamlı azaltımı” gerçekleştirmesini sağlayacak bir yol üzerinde anlaşmaya varmalı. Ancak, üç pazar türünden (6.2, 6.4 ve 6.8) hangisinin bu ilkeye tabi olacağı konusunda anlaşmazlık bulunuyor. Paris Anlaşması metninin yalnızca 6.4. Maddesi bu amacı içeriyor. Daha ilerici müzakere blokları, tüm pazarların bu ilkeye bağlı kalması gerektiğini aksi takdirde sistemin bozulacağını savunuyor.
Bunun nasıl başarılacağı da tartışmaya açık. Bazı görüşler kredilerin sistematik “iptalinin” fayda sağlayabileceğine dayanıyor.
Müzakereler Hangi Noktaya Ulaştı?
Geçen Aralık ayında Polonya’nın Katowice kentinde neredeyse anlaşmaya varılıyordu. Ancak o zamandan beri, Carbon Brief’in analizine göre, müzakere metnindeki anlaşmazlık noktaları azalmadı. Katowice’de, Paris Kural Kitabı’nın geri kalanı müzakere edildi ve baskılar sonucu belirli bir anlaşmaya varıldı. Madde 6 ise şu an “yalnız” kaldı ve oluşturulan bu baskı dağıldı.
Müzakereler Başarısız Olursa Ne Olacak?
Karbon piyasalarıyla ilgili müzakereler teknik, ancak bu durum yüksek derecede politikleşmiş pozisyonları engellemiyor. Tartışmaların zorlu olması bekleniyor.
Bir anlaşmaya varılamazsa, konu gelecek yıl Aralık ayındaki COP26 sürecinin kucağına atılmış olacak.
Madde 6’nın çözüme kavuşturulması, COP25’in ana gündem maddesi. Ancak başarısızlık BM’nin, COP’un ev sahiplerinin, ulusal hükümetlerin ve sivil toplumun geleneksel olarak kaçınmaya çalıştığı bir algı. Eğer karar 2020’ye doğru yol alırsa, işler daha da karmaşık hale gelebilir.
*Bu yazı climatechangenews adlı haber sitesinde yayımlanmıştır.