;
Ekonomi Politika

Karayolu Taşımacılığına Farklı Bir Açıdan Bakmak

Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (International Road Transport Union – IRU), 70 yıl önce Cenevre’de sekiz Avrupa ülkesi tarafından kurulduğunda uluslararası yük ve yolcu taşımacılığı işlemlerini kolaylaştırma amacını taşıyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası yıkılmış bir Avrupa’da TIR sistemini kurarak, yeni oluşan sınırlardan yüklerin kolayca geçmesini sağladı. IRU’nun Savunuculuk Direktörü Matthias Maedge ile COVID-19 sonrası karayolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümleri konuştuk.

YAZI: Burcu GENÇ

Karayolu taşımacılığı, COVID-19 pandemisinden en çok etkilenen sek­törlerden biriydi. Bu krizden başarıyla kurtulmak için ne gibi planlarınız var?

Bu benzeri görülmemiş kriz, karayolu taşımacılığı endüstrisini büyük ölçüde etkiledi. IRU araştırmasına göre, küre­sel yük taşımacılığı kayıplarının 550 mil­yar euroyu aşması bekleniyor.

Ülkelerin salgını yönetmek için koydu­ğu ulaşım ve hareket kısıtlamaları da, tedarik zincirlerinde ve hareket ağla­rında aksamalara ve genel ekonomik ya­vaşlamaya neden oldu. Bu durum, gelir ve nakit akışı dahil olmak üzere ulaştır­ma işletmecilerinin finansmanını ciddi şekilde etkiledi ve birçok şirketi iflasa yaklaştırdı.

IRU, zor durumda kalan karayolu taşı­macılarını desteklemek, insanların ve yüklerin hareketini kolaylaştırmak ve küresel iyileşmeyi sağlamak için hükü­metler ve bankalar için mali ve mali ol­mayan önlemleri içeren on noktalık bir kurtarma planı yayınladı.

Karayolu yük taşımacılığı, düşük ma­liyeti ve geniş ölçüde entegre karayol­ları nedeniyle hâlâ tercih edilmekte ancak aynı zamanda tüm taşımacılık sektörleri göz önüne alındığında en çok karbon salanlardan biri (Avrupa Çevre Ajansı, karayolunun toplam ula­şım emisyonun %72,1’inden sorumlu olduğunu belirtiyor). Bu bağlamda, IRU’nun karayolu taşımacılığının ne­den olduğu karbon emisyonunu azalt­maya yönelik bir projesi olup olmadı­ğını sormak istiyorum…

Toplam ulaşım emisyonlarının %72’si karayollarının fakat bu oranda binek otomobilleri de bulunuyor ve bunların yalnızca %25’i ticari karayolu taşımacılı­ğından geliyor. Önemli olan, karbondan arındırmaya küresel bir perspektiften bakmak: Pandemi sırasında karbon­dioksit emisyonları %8 oranında düş­tü. Ticari araçların bu %8’e katkısının %0,2’den az olması, yollardaki en büyük emisyon üretenin gerçekte kim olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Bununla birlikte sektör, aşağıdakilere noktalara dayanan, net, pragmatik ve uzun vadeli bir bakış açısıyla karbonsuzlaşmaya ka­rarlı (2050’ye kadar):

– Alternatif yakıtları tanıtmak için net bir yol geliştirmek: Böylece taşımacıla­ra zaman içinde yeni sürüş deneyimle­ri tanıtmak için daha pratik, ekonomik ve uygulanabilir yollar kılmak, nakliye hizmetlerinden ziyade karbondioksiti azaltmak.

– Karbondioksiti ölçmek için tüm emis­yonları dikkate alan ve sadece egzoz bo­rusuna bakmakla kalmayan hayat boyu değerlendirme yaklaşımı kullanmak: Pilli elektrikli araçlar, şu anda tartışma­larda dikkate alınmayan ağır bir karbon­dioksit paketiyle birlikte geliyor. Piller, enerji depolama kapasiteleri nedeniyle sınırlamalarla karşı karşıya.

– Yeşil hidrojen, uygun enerji içeriği nedeniyle çok umut verici bir alternatif: 1 kilogram hidrojen, 1 kW saat pil hüc­resinden 330 kat daha fazla enerji depo­lar. Hidrojen, orta mesafeler için kanıt­lanmış bir çözüm, LNG (likit doğalgaz) ise uzun mesafeli kamyon taşımacılığı için dizele iyi bir alternatif.

– Modal işbirliği açısından eşit şartlar da bunlardan biri (yukarıdan aşağıya empoze edilen zorunlu taşıma yolu de­ğiştirme politikaları olmadan).

Bu aynı zamanda kısa vadede hemen elde edilebilecek hızlı kazançları içeri­yor: Yüksek kapasiteli araçlar, dijitalleş­me, sınır ötesi verimlilik, toplu taşıma yatırımı, eğitim vb.

Karayolu taşımacılığının geleceği hak­kında ne düşünüyorsunuz?

Şirketler blok zinciri (blockchain) ve kâğıtsız işlemlere yöneldikçe, hızlı diji­tal ilerlemeyi görmemiz muhtemel. Bu teknoloji hâlihazırda var olsa da başarılı bir şekilde uygulanması için veri payla­şımı ve alışverişi konusundaki siyasi ira­de hayati önem taşıyacak.

Çevresel Ürün Beyanları (Environ­mental Product Declaration – EPD) uygulamamız (TIR için elektronik ön beyanname), bu tür veri alışverişi için geniş bir platform olarak kullanılıyor. Bu, daha hızlı ve daha güvenli sınır ge­çişlerini mümkün kılıyor.