Uydulardan sağlanan görüntüler sonucu İtalya’nın kuzey bölgelerinde, trafik ve endüstriyel faaliyetlerin durma noktasına gelmesi nedeniyle hava kirliliğinin gözle görülür oranda azaldığı gözlemlendi. Temiz Hava Hakkı Platformu ise, kirli hava solumanın solunum sisteminin savunma mekanizmalarını bozarak bireylerin, koronavirüs gibi zararlı mikroorganizmalardan daha fazla etkilenmesine sebep olduğuna dikkat çekti.
İtalya hükümetinin koronavirüsü ile mücadele etmek adına ülke çapında karantina ilan etmesi üzerine, ülkenin kuzey bölgesindeki hava kirliliğinde gerileme gözlemlendi. Cuma günü (13 Mart) yayımlanan uydu görüntüleri, küresel salgının emisyonlar üzerindeki potansiyel etkilerini ortaya koyan yeni bir örneği ortaya koydu.
Salgının başladığı Çin’de hükümetin seyahat yasakları getirip karantinalar başlatmasının ardından hava kirliliğinde gözle görülür düşüşler yaşanmıştı. Bu örneğe benzer olarak, İtalya’da da aynı yönde bir gerileme görüldü.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Kuzey İtalya’daki Po Vadisi üzerinde yapılan tarama sonucunda elektrik santralları, araba ve fabrikalar tarafından yayılan ve zehirleyici olan nitrojen dioksit (NO2) gazı emisyonlarında gözle görülür bir düşüş yaşandığı bilgisine ulaştı.
Ajansın Copernicus Sentinel-5P adlı uygu görevini idare eden Claus Zehner, “Bulut örtüsü ve değişen hava durumları sonucu ufak farklılıklar olabilse de, emisyonlarda yaşanan düşüşlerin İtalya’daki karantinanın daha az trafik ve endüstriyel faaliyete yol açmasının bir sonucu olduğundan eminiz” şeklinde açıkladı.
İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!
ESA internet sitesinde paylaştığı bir canlandırmada NO2 emisyonlarının 1 Ocak – 11 Mart tarihleri aralığında Avrupa genelinde nasıl dalgalandığını ortaya koyarak, Kuzey İtalya’daki kirlilik seviyelerinin düştüğünü kanıtladı.
Avrupa’yı vuran salgından en fazla etkilenen ülke İtalya’da 15.100 kesin vaka ve 1.000’den fazla ölü bulunuyor. İtalya hükümetinin aldığı önlemler, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri herhangi bir Batı ülkesinde gözlenmemiş kadar ileri seviyede.
Finlandiya Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nin yaptığı açıklamaya göre, Çin’deki CO2 emisyonları 1 Mart’a kadar ölçülen dört haftalık süreçte yaklaşık 200 milyon ton azaldı. Emisyonların %25’ine denk gelen bu oran, Birleşik Krallık’ın yıllık emisyonlarının yarısını oluşturuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Cuma günü (13 Mart) yaptığı açıklamada dünyada 5000 kişinin hayatına mal olan küresel salgının merkez üssünün artık Avrupa olduğunu belirtti.
Hava Kirliliği Virüslerin Etkisini Artırıyor
Sağlık ve çevre alanında çalışan 16 sivil toplum kuruluşundan oluşan Temiz Hava Hakkı Platformu uzmanları ise, kirli hava solumanın solunum sisteminin savunma mekanizmalarını bozarak bireylerin, koronavirüs gibi zararlı mikroorganizmalardan daha fazla etkilenmesine sebep olduğuna dikkat çekti. Bireyler ve hükümetlerin aldığı koruyucu önlemler içerisinde ilk başta akla gelmese de; yetkililer tarafından virüsle mücadele için hava kirliliğini azaltacak önlemlerin ihmal edilmemesi çağrısı yapıldı.
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını koruyucu hekimlik ve halk sağlığının önemini bir kez daha gündeme getirdi. Temiz Hava Hakkı Platformu üyelerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) temsilcisi Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan hava kirliliğinin sadece ölümlere ve kanser gibi hastalıklara neden olmadığını aynı zamanda solunum sistemi enfeksiyonları üzerinde de etkili olduğunu vurguladı:
Kirli hava solumak, koronavirüs de dahil olmak üzere solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıkların etkisinin artmasına sebep olan çok önemli bir faktör. Hava kirliliği hem kronik hastalıklara neden oluyor hem de var olan kronik hastalıkları alevlendirerek virüsün daha ölümcül seyretmesine neden olabiliyor. Ayrıca, kirli hava solumak bireylerde solunum sisteminin savunma mekanizmasını bozarak, virüsün vücuda alınmasını ve yerleşmesini de kolaylaştırıyor. Dolayısıyla, havası kirli olan bir yerde yaşamak koronavirüsün yol açtığı hastalıklar gibi solunum yolu enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Bu nedenle virüsün bireylerde yol açacağı hasarı azaltabilmek için; hava kirliliğinin azaltılmasını sağlayacak önlemlerin ihmal edilmemesi gerekir dedi.
Türkiye’de Hava Kirliliği Ömürden İki Yıl Çalıyor
IQAir isimli İsveçli kuruluş tarafından Şubat ayında açıklanan Dünya Hava Kalitesi Raporu 2019, dünya nüfusunun %90’ının sağlık açısından güvenli olmayan hava soluduğunu gözler önüne serdi. Raporda açıklanan ince partikül madde (PM2,5) kirliliği sıralamasında Avrupa’daki en kirli 10 istasyonun yarısını Türkiye’deki istasyonlar oluşturuyor. Almanya’nın Max Planck Kimya Enstitüsü ve Mainz Merkez Tıp Fakültesinden araştırmacıların geçtiğimiz hafta yayınladıkları makale ise, hava kirliliğinin doğumda beklenen yaşam süresini dünya genelinde yaklaşık üç yıl, Türkiye’de ise iki yıl kısalttığını ortaya koydu.