COP26 öncesi 2015’te kararlaştırdığı hedefe bağlı kalan Japonya, Paris Anlaşması’nın mimarlarını hayal kırıklığına uğrattı. Çevre grupları da Japonya’nın hedeflerini sağlamlaştırmasını beklentisindeydi.
Haber: Alister Doyle ve Chloé Farand
Çeviri: Çisil Sevinç
Japonya daha önceden hazırladığı 2030’a kadar olan küresel ısınmayla mücadele planını Pazartesi günü (30 Mart) yeniden teyit etti. Paris Anlaşması mimarları, planın yeterince güçlü olmadığı konusunda eleştirilerde bulunuyor.
Ulusal Katkı Beyanı (NDC) olarak da bilinen güncellenmiş iklim eylem planını BM’ye sunan ilk G7 endüstriyel ülkesi olan Japonya, 2015 yılında koyduğu seragazı emisyonlarını 2030’a kadar 2013 seviyelerine göre %26 oranında azaltma hedefini başarana kadar kararlılıkla devam edeceğini açıkladı.
BM’ye sunduğu belgede, aynı zamanda orta ve uzun vadede seragazı emisyonlarını bu seviyenin de üzerinde düşürmek için daha fazla çabalayacağını ekledi. Açıklama, dünya genelindeki hükümetlerin koronavirüs küresel salgını ile mücadele ettiği esnada geldi.
Fransa iklim elçisi ve Paris Anlaşması mimarlarından Laurence Tubiana, Japonya’nın beyanını hoş karşıladığını ancak hükümetin iklim kriziyle mücadelesini artırmamasının hayal kırıklığına sebep olduğunu söyledi.
Koronavirüs krizi nedeniyle birçok zirve iptal oldu veya ertelendi. Kasım ayında Glasgow’da gerçekleşecek kritik iklim zirvesinin ev sahibi ise Birleşik Krallık olacak. Paris Anlaşmasının ilk 5 yıllık dönüm noktası olacak zirvede, daha sağlam küresel eylem kararları alınması bekleniyor.
Ülkeler, BM’ye göre insanlığın varoluşunu tehdit eden iklim değişikliğini sınırlandırmaları adına daha sıkı iklim planları sunma konusunda baskı altındalar.
Birleşik Krallık hükümeti sözcüsü yaptığı açıklamada Japonya’nın teknik NDC beyanına önem verdiğini ancak Tokyo’nun zirve öncesi daha sıkı bir planla gelmesini umduğunu söyledi.
Sözcü, “Bütün ülkelerin, özellikle de G7 ortaklarının, artırılmış çabalarını görmeye ihtiyacımız olduğu açık. COP26 öncesi Japonya’dan çıtası yükseltilmiş bir hedef görmeyi umuyoruz” dedi.
Tubiana; AB üyeleri, Çin, Birleşik Krallık ve Güney Kore gibi diğer ülkelerin de düşük karbonlu ekonomiye yöneldiğini ve Japonya’yı yüzyılın yüksek teknolojili yarışında geride bırakabileceklerini söyledi.
Avrupa İklim Vakfı (European Climate Foundation) CEO’su olarak görev yapan Tubiana, “Son zamanların en zorlayıcı mücadelesini verirken, toplumlarımızı yüzleştiğimiz küresel risklerden korumak için daha sağlam kararlar almalıyız” dedi.
2016’dan sonra en sıcak yıl olarak ölçülen 2019’da iklim krizi kendisini şiddetli orman yangınları, mercan resifleri hasar görmesi ve Grönland ve Antarktika’da eriyen buzlarla artan deniz seviyeleri ile gösterdi.
BM Genel Sekreteri António Guterres, geçen seneki açıklamasında 2030 yılına kadar dünya emisyonlarını %45 oranında azaltılması çağrısında bulunarak gelişmiş ülkelerin yol göstermesi gerektiğini söylemişti.
Paris Anlaşması zamanında BM İklim Değişikliği sekreterliği görevini yürüten Christiana Figueres, Japonya’daki şirketlerin fosil yaktılardan uzaklaşmak için adım atmalarının övgüyü hak ettiğini ancak hükümetin NDC beyanının yeterli olmadığını söyledi.
Figueres’in açıklamasında, “Yeni NDC, Japonya’yı bilimsel olarak gerekli olan ve hükümetin Paris’te taahhütte bulunduğu hedeflerden uzaklaştırıyor. Umarım bu duyuru Japonya’daki özel sektörün liderliğini engellemez” ifadeleri yer aldı.
Nairobi’li düşünce kuruluşu Power Shift Africa direktörü Mohamed Adow ise “Dünya Covid-19 küresel salgını ile mücadele ederken dersler çıkarıyor ve iklim değişikliği gibi küresel tehditlerle hep birlikte başa çıkmamız gerektiğini görüyor. Japonya’nın bu dersleri almamış olması büyük bir hayal kırıklığı” dedi.
Japonya, NDC iklim eylemini ilk olarak Temmuz 2015’te beyan etmişti ve o zamandan beri seragazı emisyonlarını 2014-2017 yılları arasında devamlı olarak azalttı.
Beyanda, Japonya’nın NDC’sinin gözden geçirilmesi için Paris Anlaşması’nın gelecek beş yıllık dönüm noktasının beklenmeyeceği ve devamlı olarak sürdürüleceği belirtildi.
Belgedeki rakamlara göre, Japonya’nın NDC temelli enerji karmasının %26’sını kömür oluşturuyor. Yenilenebilir enerji %22-24’ünü oluştururken, nükleer enerji %24 ve sıvılaştırılmış doğalgaz ise yaklaşık %27’sine denk geliyor.
Oil Change International tarafından bu yılın başlarında yayımlanan bir raporda, Japonya’nın ihracat kredisi ajansının yurtdışındaki petrol, doğalgaz ve kömür projelerine yatırdığı yıllık tahmini 7.8 milyar dolarla diğer hükümetlerden daha fazla destek sağladığı gözler önüne serildi.
Japonya 2019 yılında, BM’ye yüzyıl ortasına kadar emisyonlarını tamamen sıfırlamayı hedeflediği uzun vadeli bir strateji de sunmuştu.
Pazartesi günü yayımlanan belgede, karbonsuz bir topluluğa erişebilmek adına alınan uzun dönemli hedefin yapay fotosentez ve hidrojen gibi yenilikler ile birlikte 2050 yılında gerçekleşebileceği belirtildi. Yapay fotosentez, bitkilerin karbondioksit çekerek besin üretmesini sağlıyor.
Japonya’nın seragazı emisyonları 2017 yılında 1.23 milyar ton karbondioksit olarak ölçüldü. Bu miktar 1990 yılıyla kıyaslandığında %2.04 oranında yüksekken, ülke 2013 yılına göre 1.34 milyarlık bir gerileme kat etti.
BM’ye güçlendirilmiş iklim planlarını sunan dört ülke bulunuyor: Marshall Adaları, Surinam, Norveç ve Moldova.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…
Çatışmalardan etkilenen bir grup ülke, halklarının karşı karşıya olduğu doğal afet ve güvenlik krizleriyle mücadele…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan ve komşuları hâlâ büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı ancak yenilenebilir…
COP29'a ev sahipliği yapan Azerbaycan, 2229 kişiyle zirvede en büyük delegasyona sahip ülke olarak kaydedildi.…
Fosil yakıt lobicileri COP29’da iklim açısından en hassas ülkelerin delegasyonlarını gölgede bıraktı; zirveye iklim açısından…