Yağışsız geçen İstanbul’da dün barajların doluluk oranı %19.91’e kadar düştü, uzmanlar ise suyu tasarruflu kullanma konusuna dikkat çekti.
Sonbahar ve kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle İstanbul barajlarındaki doluluk oranı kritik seviyeye geldi. İSKİ verilerine göre önceki gün %20.02 olan İstanbul barajlarının doluluk oranı dün %19.91’e indi. DHA’nın haberine göre İstanbul’un içme suyu kaynaklarının %80’i boş durumda. İstanbul’un en kritik barajlarından biri de Sazlıdere. Sazlıdere Barajı’nın çekilen sularından sonra ortaya çatlak topraklar, ağaç gövdeleri çıktı. Kuşların da susuz kalan barajda yiyecek aradıkları görüldü.
Suyun tasarruflu kullanılmasının altını çizen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “Elimizde var olan su kaynaklarına yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye çalışmalara devam etmemiz gerekiyor. Çünkü küresel anlamda bir iklim değişikliğinden bahsediyoruz. Su kıtlığının önümüzdeki yıl daha da artacağından bahsediyoruz. Bizler de bu iklim değişikliğine uyum sağlayarak olumsuz etkileri azaltabiliriz” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Toros, önümüzdeki hafta gelecek olan 2 yeni yağışlı hava dalgasına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Meteorolojik tahminlere baktığımız zaman aslında pazartesi-salı yeni bir sistem geliyor. Onun etkisi olacak. Daha sonra cuma günü yeni bir sistemin geldiğini görüyoruz, bu sistem bazı model sonuçlarına göre gerçekten güzel yağışlar bırakacak gözüküyor. Daha sonraki hafta gerçekten model sonuçlarına göre yağışlar gözüküyor. Ümit ediyorum ki 2021 yılı Ocak ayında beklenen yağışı alırız. Beklenen yağışı aldığımız takdirde barajlardaki su seviyesi hızla yükselmeye başlayacak. İstatistiklere baktığımızda İstanbul yağışlarının %51’i önümüzdeki 7 ay boyunca yağmış oluyor. Ama tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek.”
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise katıldığı bir panelde kuraklık konusunda sadece iklim değişikliğinin suçlanmasının doğru olmadığı söyledi. Prof. Dr. Kadıoğlu, şunları belirtti: “Şu an su stresinde olan Türkiye, 2030 yılında su sıkıntısı yaşamaya, 2050’den sonra ise su fakiri olmaya aday. Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının bin metreküpün altına inmesi ile Türkiye’nin su fakiri olması bekleniyor. İstanbul’un kronik problemi de su stresidir, yani yüksek nüfus ve aşırı talep. İstanbul’un kendi su kaynaklarına göre nüfusu olsaydı bu sıkıntılar yaşanmazdı. Binaların çatılarından gelen yağmur suları sarnıçlarda depolanıp, yani yağmur suyu hasadı yapılarak değerlendirmeli. Şehir ve çevresinde kullanılabilecek su kaynaklarının küresel iklimden nasıl etkileneceği belirlenerek şehirlerin ideal nüfus ve sanayi kapasitesi hesaplanmalıdır. Böylece su arz ve talep dengesi kurularak kent planlanmalıdır.”
COP29, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede belirli bir adım olmasına rağmen bazı kritik konularda ilerleme kaydedilemedi…
Önemli risk uzmanlarının kalem aldığı yeni bir rapor, iklim krizine yönelik değerlendirmelerin ciddi etkileri göz…
İzmir Gediz Deltası’nda yapılmak istenen Bölgesel Isıtma ve Termal Sağlık Amaçlı Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne…
2025 Küresel Riskler Raporu'na göre, devlet temelli silahlı çatışma, 2025 yılı için en önemli ve…
COP29 görüşmelerinde ilerleme özellikle karbon azaltım ve giderme projeleri ile kredilendirme ticaretini esas alan 6.4…
İklim değişikliğiyle mücadelede yeşil ekonomiye doğru bir dönüşüm her geçen gün daha kaçınılmazken, küresel sanayinin…