İçinde bulunduğumuz Temmuz ve Ağustos aylarında ise kentsel ortamlardaki sıcaklıklar, şehrin kuzeyindeki ormanlara göre 2°C – 3°C daha yüksek seyrediyor. Şehrin farklı yerlerinde bulunan 30 istasyondan yedi sene boyunca toplanan verileri analiz eden çalışma, sıcaklıkların 35°C’nin üzerine çıktığı gün sayısının da kentsel alanlarda daha fazla olduğunu gösteriyor.
Çalışmayı yapan bilim insanları ise kentsel ısı adası etkisini dağıtmadaki en önemli unsur olan rüzgardan, İstanbul’da yeterince faydalanılamadığına dikkat çekiyor. Bilim insanlarına göre özellikle İstanbul’un dere hatları boyunca yeşil koridorlar yaratılabilirse, kuzeydoğu rüzgarlarını yönlendirerek tüm şehirde serinleme sağlamak mümkün olabilir.
Küresel olarak yapılan çalışmalar, kent içerisindeki yeşil alanları birbirine bağlayarak oluşturulan yeşil koridorların, kentsel ısı adası etkisini kayda değer ölçüde hafifletebildiğini gösteriyor. Örneğin Kolombiya’nın Medellin şehrinde başlatılan proje sayesinde kentsel ısı adası etkisinde 2°C hafifleme sağlandı. Serinletici etkinin giderek artarak 30 yıl içinde 4-5°C’yi bulması bekleniyor.
Çalışmanın yazarları, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden Prof. Dr. Meltem Erdem Kaya’nın ve Araş. Gör. Hüseyin Ögçe’nin konuyla ilgili değerlendirmeleri şu şekilde:
“Avrupa’nın en yoğun nüfuslu kenti olan İstanbul’da kentsel ısı adası etkisinin haritasını çıkarmayı amaçlayan, yazarları olduğumuz yeni bir çalışma, kentsel alanların kırsal alanlara kıyasla yaklaşık yıllık bazda 1°C daha sıcak olduğunu ortaya koydu. 2016-2022 yılları arasında şehrin farklı yerlerindeki 30 istasyondan alınan verileri analiz eden çalışmamıza göre bu fark, en serin dönemlerde 1,3°C ila 1,6°C’ye kadar çıkabiliyor. Ayrıca kentsel alanlarda, sıcaklıkların 35°C’nin üzerine çıktığı gün sayısı da daha fazla. Şehrin özellikle güneyinde, Marmara Denizi’nin serinletici etkisi kendini hissettiriyor. Buna karşın, kentsel ısı adası etkisini dağıtmadaki en önemli unsur olan rüzgardan yeterince faydalanılamıyor. Oysa kuzeydoğu rüzgarlarını doğru yönlendirerek şehir boyunca serinleme sağlamak mümkün olabilir. Bunun için özellikle İstanbul’un dere hatları boyunca yeşil koridorlar yaratmak önem taşıyor. Bu aşamada mevcut dere hatları kayda değer potansiyel taşıyor.”
Kentsel ısı adası, kentlerin, çevrelerindeki banliyölere ve kırsal veya ormanlık alanlara kıyasla daha fazla ısı üretip tutması sonucu oluşuyor. Bu etki nedeniyle, kentlerde daha yüksek sıcaklıklara tanık oluruz. Ayrıca kentsel ısı adası ile arazi kullanımı ve arazi örtüsü arasında net bir ilişki var. Dünyada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu alanlar olan metropoliten kentler, nüfus baskısıyla birlikte genişledikçe, arazi kullanımı ve arazi örtüleri de değişiyor.
İstanbul’un, Marmara Denizi kıyısına paralel olarak doğu-batı yönünde genişleyen bir kent olduğunu ifade eden araştırmacılar; artan nüfus ve buna bağlı yapı ihtiyacı nedeniyle kuzeye doğru da bir genişleme görülmeye başlandığını söylüyor.
Bu durum, İstanbul’un akciğerleri olarak nitelendirilen orman alanlarını baskı altına alıyor, tahrip edilmelerine neden oluyor. Son 50 yılda, 270 bin hektar olan orman alanı, yaklaşık %12 azalarak 238 bin hektara geriledi. Bu olumsuz gelişmeler, kentsel ısı adası etkisini giderek daha fazla hissetmemize neden oluyor.
Kentsel ısı adası etkisinden kaynaklanan ısı farklarının nerelerde ve ne ölçüde olduğunu tespit etmek ise detaylı bir inceleme gerektiriyor. Yeni çalışma, Avrupa’nın en yoğun nüfuslu kenti olan İstanbul’un kentsel, kırsal ve ormanlık alanları arasındaki sıcaklık farklarını çok yönlü bir bakış açısıyla irdeliyor.
Çalışmanın bulgularına göre İstanbul’un kentsel alanlarının ortalama sıcaklık değerleri, kırsal alanlardan yıllık bazda yaklaşık 0,9°C daha yüksek. Ormanlık alanlarla kıyaslandığında ise fark 1,05°C’ye kadar çıkıyor. En serin anlarda kaydedilen minimum sıcaklıklar söz konusu olduğunda farkın daha da artarak 1,3°C ve 1,6°C’ye ulaştığı tespit edildi. Temmuz ve Ağustos aylarında ise sıcaklıklar kentsel ortamlarda, İstanbul’un kuzey ormanlarına göre 2-3 °C daha fazla. Her iki durumda da, Anadolu yakasındaki Tuzla-Kadıköy hattı ile Avrupa yakasındaki Fatih-Büyükçekmece hattındaki kentsel alanların, kırsal ve ormanlık alanlardan daha sıcak olduğu görülüyor.
Akbelen Ormanı’nın büyük bölümünü kömür madeni için yok eden YK Enerji, Türkiye Mükemmellik Ödülleri’nde “EFQM…
COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…
BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…
Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…
Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…