Ekonomi

Isı Artışı ve Deniz Seviyesindeki Yükselmenin Sorumluları Hangi Şirketler?

Climatic Change adlı bilim dergisinde, New Climate Attribution Study: Tracing Who’s Responsible for Temperature Increase and Sea Level Rise (Yeni İklim Saptama Çalışması: Isı Artışı ve Deniz Seviyesindeki Yükselmenin Ardındaki Sorumlunun İzini Sürmek) raporu yayımlandı. Çalışma, aralarında Chevron ve Exxon’un da bulunduğu, dünyanın en fazla miktarda karbondioksit salan şirketleriyle iklim değişikliğinin sebep olduğu zararlar arasında bağlantı kuruyor.  

“Yeni İklim Saptama Çalışması: Isı Artışı ve Deniz Seviyesindeki Yükselmenin Ardındaki Sorumlunun İzini Sürmek” adlı rapor geçtiğimiz Eylül ayında Climatic Change dergisinde yayımlandı. Çalışmada, Chevron ve Exxon gibi şirketlerin üretimlerinden kaynaklanan karbondioksit ve metan emisyonlarının neden olduğu deniz seviyesindeki yükselme ve küresel ısı artış miktarı hesaplandı. Raporda yer alan veriler ise, 1980 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı. Böyle bir ayrıma vurgu yapılmasının nedeni, 1980 yılının yatırımcı ortaklı fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinin yol açtığı tehditten haberdar oldukları yıl olmasına dayanıyor.

Rapor, çalışma eşyazarlarından Climate Accountability Institute’de çalışan Richard Heede tarafından 2014’te Climatic Change’de yayımlanan çığır açan bir araştırmaya dayandırılıyor. Heede’in 2014 çalışması en büyük 90 (yatırımcı ve devlete ait) fosil yakıt ve çimento şirketi tarafından satılan ürünlerin yakılmasıyla ortaya çıkan karbondioksit ve metan emisyon miktarını belirlemişti.

“Belirli Şirketlerin Sorumluluğu Doğrulandı”

Raporun yazarları, Heede’in 2014 verilerini karbon emisyon konsantrasyonun atmosferde yükselip, ısıyı hapsettiği ve küresel yüzey ısısını ve deniz seviyelerini yükselttiğini yansıtan basit ve kabul gören bir iklim modeline girdiler. Bu model, Ekwurzel ve arkadaşlarının doğa ve insanın (şirket ürünleri dahil) iklim değişikliğindeki payı hesaba katıldığında ve katılmadığında ortaya çıkan durumu saptamasını sağladı.

Union of Concerned Scientists (UCS – Duyarlı Biliminsanları Birliği) İklim Bilimi Direktörü ve Başyazar Brenda Ekwurzel çalışma hakkında, “Fosil yakıtların iklim değişikliğinin en büyük sorumlusu olduğunu uzun bir süredir biliyoruz. Burada yeni olan, belirli şirketlerin ürünlerinin dünyanın ısınmasına ve deniz seviyelerinin yükselmesine sebep olduğunu doğrulamış olmamız” dedi.

Oxford Üniversitesi’nde Jeosistem Profesörü ve çalışmanın eşyazarlarından Myles Allen ise,

“On ya da yirmi yıl öncesine kadar, hiçbir şirket ürünlerinden kaynaklanan emisyonların sonuçlarından sorumlu tutulamıyordu çünkü etkileri hakkında yeterli bilgiye sahip değildik. Bu çalışma, fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar ile okyanus asitlenmesinde, sıcak hava dalgalarının sebep olduğu ölümler, kontrol edilemeyen yangınlar ve diğer aşırı hava olaylarındaki artışlar arasında bağlantılar kurulması için bir çerçeve sağlıyor. Umuyoruz ki bu çalışmanın sonuçları büyük karbon üreticilerinin bu problemdeki payları hakkında sorumlu tutulmalarına dair yapılan politika ve sivil toplum tartışmalarına bilgi sağlar” açıklamasında bulundu.

Çalışmanın temel bulguları şu şekilde sıralanabilir:

  • En büyük 90 karbon üreticisinden kaynaklandığı tespit edilen emisyonlar, 1880’den bu yana gözlemlenen atmosferik karbondioksit miktarındaki artışın yaklaşık %57’sine, küresel ortalama ısı artışının neredeyse %50’sine ve küresel deniz seviyelerindeki yükselmesinin hemen hemen %30’una sebep oldu.
  • Aralarında BP, Chevron, ConocoPhillips, ExxonMobil, Peabody, Shell ve Total’in de bulunduğu yatırımcı mülkiyetli 50 şirketin ürünlerinden kaynaklanan emisyonların, 1880 ve 2010 yılları arasındaki küresel ortalama ısı artışındaki payı yaklaşık %16 ve küresel deniz seviyelerinin yükselmesindeki payı ise neredeyse %11.
  • Fosil yakıt şirketlerinin ürünlerinin küresel ısınmaya yol açtığının bilincinde olduğu 1980 ve 2010 yılları arasında, aynı 50 şirkete dayanan emisyonların 1880’den bu yana görülen küresel ısı artışındaki payı yaklaşık %10 ve deniz seviyelerinin yükselmesindeki payı ise neredeyse %4.
  • Aralarında Coal India, Gazprom, Kuwait Petroleum, Pemex, Petroleos de Venezuela, National Iranian Oil Company ve Suudi Aramco’nun da bulunduğu, sermayesinin %50’sinden fazlası devlete ait olan 31 şirketin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar, 1880 ve 2010 yılları arasındaki küresel ısı artışının yaklaşık %15’ine ve deniz seviyesi yükselmesinin yaklaşık %7’sine sebep oldu.

“İklim değişikliğin sorumlusu kim ve buna bağlı masrafları kim ödemeli” sorularının yanıtı iklim etkileri ağırlaştıkça ve pahalılaştıkça daha büyük bir aciliyet kazanıyor. Yetkililerin tahminine göre, sadece New York şehrinin iklim değişikliğine uyum maliyeti 19 milyar ABD dolarını aşacak. Küresel düzeyde uyum maliyet projeksiyonları da aynı derecede aşırı yüksek maliyetler ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gelişmekte olan ülkelerin uyum maliyetlerinin 2030’a kadar yılda 140 milyar ile 300 milyar ABD Doları ve 2050’ye kadar yılda 280 milyar ile 500 milyar ABD doları arasında olacağını tahmin ediyor.

“Şirketler Bilerek ‘Zarar Vermeme’ Kuralını İhlal Etti”

İklim değişikliğiyle mücadele ve uyum tartışması uzun süre, Paris iklim müzakerelerinin çerçevesi olarak da kullanılan, ülkelerin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar”ına odaklandı. Ancak gün geçtikçe dikkatler devlet dışı aktörlere, özellikle de büyük fosil yakıt üreticilerine çevrildi.

Ekwurzel ve arkadaşlarının araştırmasının etik sonuçları hakkında bir yorum kaleme alan Oxford Üniversitesi’nde Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Henry Shue’ya göre, “Sanayi Devrimi’nin başlangıcında, karbondioksit emisyonlarının biriktikçe iklim dengesini bozduğu çok az kişi tarafından anlaşılmıştı ve dolayısıyla satın almak isteyenlere fosil yakıt satmanın suçlanabilecek bir yanı yoktu. Ancak yatırımcı mülkiyetli birkaç şirketin uzun süredir ürünlerinin yol açtığı zararı bildikleri ve buna rağmen fosil yakıtların küresel enerji üretiminin merkezinde yer almasına devam etmesi için bu zararlar hakkında kuşku tohumları ektikleri bulgusu bu şartları tamamıyla değiştirdi. Şirketler bilerek en temel ahlak kuralı olan ‘zarar vermeme’ kuralını ihlal etti ve artık neden oldukları zararları tazminat ödeyerek ve uyum maliyetinin kendilerine düşen payını ödeyerek telafi etmeleri gerekiyor”.

Örneğin, ExxonMobil kendi ürünlerinin yol çatığı riskler üzerine kendi bilim insanlarının yaptığı araştırmaların sonucuna göre hareket etmiş olsaydı, bugün iklim değişikliğiyle daha kolay başa çıkılabilirdi görüşü hakimiyet kazanmış durumda.

UCS’de Bilim ve Politika Direktörü ve çalışmanın eşyazarlarından Peter Frumhoff, “Fosil yakıt şirketleri temiz enerjiye ya da karbon tutma ve saklamaya yatırım yapmak gibi bir dizi önlem alabilirdi ancak birçoğu bunun yerine karbon emisyonlarını aklıselim sınırlarda tutmak isteyen iklim bilimi hakkında kamuoyunu yanıltmak için milyonlarca dolar harcamayı tercih etti. Vergi mükellefleri, özellikle de kırılgan kıyı bölgelerinde yaşayanlar, bu şirketlerin sorumsuz kararlarının ağır yükünü kendi başlarına yüklenmemeli” diyor.

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş

Önceki Haberler

Kirli Hava Ruhsal Hastalıklara Yol Açıyor

Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…

18 Aralık 2024

IEA: Küresel Kömür Talebi 2024’te Rekor Kırabilir

Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…

18 Aralık 2024

10 Kentte Enerji Projeleri için Acele Kamulaştırma Kararı Çıktı

Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…

18 Aralık 2024

Yeni Sıcaklık Rekorları Kapıda!

Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…

18 Aralık 2024

Kanada Hükümeti Emisyon Azaltım Tavsiyesine Uymadı

Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…

17 Aralık 2024

Salda Gölü Her Geçen Gün Eriyor!

Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…

17 Aralık 2024