IRENA, dünyanın enerji sistemi kaynaklı emisyonları sıfıra indirecek teknolojilere halihazırda sahip olduğunu ve bunu yapmanın istihdamı artıracağını söylüyor.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yeni yayımlanan bir rapora göre, net sıfır enerji sistemi için etkisi kanıtlanmış teknolojiler bugün büyük ölçüde mevcut. Rapor, yenilenebilir enerjinin, yeşil hidrojenin ve modern biyoenerji’nin 2050’de dünyaya enerji sağlama şeklimizi şekillendireceğini öngörüyor.
“World Energy Transitions Outlook” raporuna göre, bu tür çözümlerin benimsenmesi, dünya liderlerinin gezegenin sanayi öncesi seviyelere göre 1,5 dereceden fazla ısınmasını engelleme hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemesine yardımcı olacak. BM ise Kasım ayında, bu hedefe ulaşma taahhütlerinin şu ana kadar ” yetersiz” olduğu konusunda uyarıda bulunmuştu.
IRENA’nın genel müdürü Francesco La Camera, “1.5 derece Paris Anlaşması hedefine ulaşmak için fırsat penceresi hızla kapanıyor. Mevcut konumumuz ile olmamız gereken yer arasındaki uçurum azalmıyor, aksine genişliyor. Yanlış yöne gidiyoruz” dedi.
Bunun yerine, 162 ülke ve Avrupa Birliği’nden oluşan, Abu Dabi merkezli hükümetler arası bir organizasyon olan IRENA, ülkelere 1.5 derece hedefine doğru ilerlerken, yön değişikliği ve enerji geçişinde hızlanma çağrısında bulunuyor.
Rapor, ısınma ve ulaşımda artan elektrik ihtiyacını karşılamak ve yeşil hidrojen üretmek için, küresel elektrik talebinin 2050 itibariyle üç katına çıkacağını öngörüyor. Bu durum, hidrojeni tüm araçların %80’inden fazlasını çalıştıran dünyadaki ana enerji kaynağı haline getiriyor.
İklim hedefleriyle aynı çizgide kalmak için, kömürlü termik santralların kapatılması ve yenilerinin inşa edilmemesi gerekiyor. Elektriğin %90’ı, 2018’e göre küresel çapta neredeyse 30 kat daha fazla fotovoltaik kapasitesi ile başta güneş ve rüzgar olmak üzere yenilenebilir kaynaklardan gelmek zorunda olacak.
Doğalgaz ve nükleer enerji ise üretilen elektriğin sırasıyla %4 ve %6’sını oluşturacak.
Ancak, yenilenebilir enerjinin böylesine genişlediği ve fosil yakıtlarda düşüşün olduğu durumda bile, rapor, iklim hedeflerini karşılamak için atmosferdeki karbondioksitin arındırılması gerektiğini gösteriyor. Bu, ağaçların kesildiği veya yakıldığı alanları yeniden ormanlaştırmayı, bitki yetiştirerek atmosferden karbondioksit arındırmayı ve endüstriyel alanlardan yakalayarak yeraltına hapsetmeyi içeriyor. Karbon yakalama ve depolama teknolojileri ise pahalı ve yalnızca küçük ölçekte mevcut.
Rapor, iklim hedeflerini karşılanmasına yönelik mevcut senaryo için küresel olarak mevcut 500 milyar tonluk bir karbondioksit bütçesi varsayıyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre, eğer atmosfere bu miktardan daha fazlası salınırsa, dünyanın %50 olasılıkla 1.5 derece ısınması muhtemel ve hedef kaçırılıyor.
Ancak, bu seviyedeki ısınmadan kaçınmanın üçte iki şansı için dahi, atmosferden daha da fazla karbondioksitin yakalanması gerekecek. IPCC’ye göre, toplam emisyonların yaklaşık 285 milyar tonla sınırlandırılması gerekiyor. Enerji ve tarım sektörlerinden ise her yıl yaklaşık 42 milyar ton karbondioksit salınıyor.
Finlandiya’daki LUT Üniversitesi’nde güneş enerjisi ekonomisi profesörü olan ve çalışmaya dahil olmayan Christian Breyer, “IRENA’nın sunduğu gibi bir senaryo düşünülebilir” dedi. Ancak Breyer raporu, yüksek karbondioksit bütçesi ve emisyonları en başta durdurmak yerine ortadan kaldırmak için teknolojilere güvenmesi nedeniyle eleştirdi.
Buna ek olarak Breyer, “son derece düşük maliyetli güneş enerjisinin faydalarının henüz senaryoya tam olarak dahil edilmediğini, ancak nükleer enerji ve biyokütle gibi pahalı sistem çözümlerinin” olduğunu söyledi.
Küresel petrol tüketimi önümüzdeki yıllarda düşmeye devam edecek ve doğalgaz da 2025’te buna katılmaya hazırlanıyor.
Geçen yıl BM’den gelen uyarıları yineleyen IRENA, salgının ardından teşvik paketlerinin 1,5 derece hedefini karşılamak için stratejik olarak kullanılması gerektiği konusunda uyardı. Rapor, enerji geçişine yatırım yapmanın, fosil yakıtlara harcanan her milyon dolar için üç kata yakın daha fazla iş yaratacağını öngörüyor.
La Camera, “Süreç ürkütücü olsa da, birkaç olumlu unsur bunu başarılabilir hale getirebilir. Küresel karbondioksit emisyonlarının yarısından fazlasını oluşturan büyük ekonomiler karbon nötr hale geliyor. Küresel sermaye de bu yönde hareket ediyor” dedi.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…