;
Ekonomi Politika

IPCC İklim Felaketini Önlemek için Neyin Gerekli Olduğunu Açıkladı: Fosil Yakıtların Sonu Gelmeli

IPCC’nin yeni çalışması, bir asır boyunca artan emisyonların 2025’ten önce zirveye ulaşması gerektiğini açıkça ortaya koydu. 

30 ay, küresel seragazı emisyonlarının zirveye ulaştıktan sonra nihayet düşmeye başlaması için dünyanın sahip olduğu çok kısa bir süre. Aksi takdirde, iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınma şansını kaçıracağız.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından derlenen ve tüm dünya hükümetleri tarafından onaylanan sonuç, bu tersine dönüşün her alandaki emisyonlarda “acil ve derin” kesintiler gerektirdiğini söylüyor.

IPCC’nin raporunun üçüncü bölümünün dili, “yaşanabilir bir geleceği” ciddi bir tehlikeye atmak konusunda, biz insanlığı “kesinlikle” suçlayan ilk iki bölümden daha az dramatik. Yeni değerlendirme, iklim acil durumunun ölçeğini açıkça belirtmek yerine, yapılması gerekenleri açıklıyor. Bu nedenle raporun metni, kaybedecek şeyi çok olan devletler tarafından şiddetle pazarlık edildi.

Ancak sonuç net: Küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak için 2025’ten emisyonlar zirveye ulaşmalı.

IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, “Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak istiyorsak bunu şimdi yapabiliriz ya da asla yapamayız. Tüm sektörlerde acil ve derin emisyon azaltımları olmadan bu hedefe ulaşmak imkansız” dedi.

En büyük suçlu olan fosil yakıtların sonu ise geldi. IPCC, mevcut ve halihazırda planlanan fosil yakıt projelerinin iklimin kaldırabileceğinden daha fazla olduğunu belirtiyor. Daha fazla proje, daha fazla emisyona neden olacak. İklim cehennemine geri dönüşü olmayan bir yola bizi sokacak. IPCC, fosil yakıt yatırımcılarını trilyonlarca dolar kaybetme yolunda oldukları konusunda da uyarıyor.

“Yalan Söylüyorlar”

BM Genel Sekreteri António Guterres, mevcut siyasi ve kurumsal eylem taahhütlerine ilişkin sert bir değerlendirme yaptı: “Bazı hükümet ve iş dünyası liderleri bir şey söylüyor, ancak başka bir şey yapıyor. Basitçe söylemek gerekirse, yalan söylüyorlar. Fosil yakıt üretimini artırmak, işleri daha da kötüleştirecek. Gezegenimizi yangın yerine çevirmeyelim. Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmaya başlamanın zamanı geldi” dedi.

Yeni IPCC raporundaki iyi haber bu. WWF’den Stephen Cornelius, “Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz ve çoğunu zaten yapabilir durumdayız. Ancak daha fazla iklim kaosundan kaçınmak adına her an, her politika, her yatırım ve her karar önemlidir” dedi.

IPCC, güneş ve rüzgar enerjisinde son 10 yılda büyük maliyet düşüşlerini açıklıyor ve bazı ülkelerin halihazırda, ağırlıklı olarak yenilenebilir enerjiyle çalışan elektrik şebekelerine sahip olduğunu söylüyor. Aynı zamanda enerji verimli evlerin, yürüyüşü artırmanın, bisiklete binmenin, daha yeşil diyetlerin ve daha az gıda israfının iklim üzerindeki büyük potansiyel etkisini güçlü bir şekilde vurguluyor. IPCC, tüm bunların insanlar arasında popüler olduğunu belirtiyor.

IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Priyadarshi Shukla, “Yaşam tarzlarımızda ve davranışlarımızda değişiklik yapılmasını sağlamak için doğru politikalara, altyapıya ve teknolojiye sahip olmak, 2050 yılına kadar seragazı emisyonlarında %40-70’lik bir azalmayla sonuçlanabilir. Bu, kullanılmayan önemli bir potansiyel sunuyor. Kanıtlar ayrıca bu yaşam tarzı değişikliklerinin sağlığımızı ve refahımızı iyileştirebileceğini gösteriyor” dedi.

Çözüm Teknolojide Değil, Fosil Yakıtları Bırakmakta

IPCC raporuna göre, doğayı korumak ve eski haline getirmek, ormanların yok edilmesini sona erdirerek hem emisyonlarda büyük ölçekli kesintiler hem de büyüyen ağaçlar yoluyla atmosferden CO2’nin büyük ölçekte uzaklaştırılmasını sağlayabilir. Conservation International’dan Bronson Griscom, “Yeterli finansmanla doğa, uygun maliyetli karbon kesintilerinin üçte birine kadarını sağlayabilir ve ekosistemleri koruyup eski haline getirebilir” dedi.

IPCC raporunun en tartışmalı kısmı, fosil yakıt emisyonlarını tarihe gömecek ve havadaki CO2’yi emecek teknolojilerle ilgili. Bilim insanları, elektrik santrallarında kömür ve gaz kullanımını artırabilecek karbon yakalama ve depolama teknolojisi (CCS) konusunda temkinli: “Küresel CCS dağıtım oranları gerekli olanın çok altında.”

Ancak, karbondan arındırılması zor olan enerji yoğun endüstriler ve havacılıktan kaynaklanan emisyonları dengelemek için bir miktar CO2’nin atmosferden uzaklaştırılması gerekliliğinin “kaçınılmaz” olduğu açık. Bunu yapmak için ağaç dikmek, emisyonları hapsetmek ve hatta CO2’yi kayaya dönüştürmek gibi seçenekler masada.

Ancak IPCC, gıda ürünlerini bir kenara iten biyokütle plantasyonları gibi tehlikeler konusunda uyarıyor. Yeşil kampanyacılar, kirleticilerin faaliyetlerine devam etmesi için bunları bir bahane olarak kullanmalarından endişe ediyorlar ve bu nedenle bu tür teknolojilere kararlılıkla karşı çıkıyorlar.

Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi’nden Nikki Reisch, “İklim değişikliğini çözmek için gümüş kurşun yok ama dumanı tüten bir silah var ve bu fosil yakıtlardır. Odak noktamız; belirli bir ölçüde kanıtlanmamış, insanlar ve doğa için önemli riskler oluşturan tekno-düzeltmeler değil, direkt emisyonları kesme üzerinde olmalı” dedi.

Kirletmeden Yok Oluyorlar

IPCC ayrıca küresel ısınmanın neden olduğu eşitsizliği ve iklim adaleti ihtiyacını vurguluyor. 46 ülkeden oluşan En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), 1850’den bu yana emisyonların %0,4’ünden daha azına katkıda bulundu. Yükselen deniz seviyeleri altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan 38 ülkeden oluşan Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri ise %0,5 katkıda bulundu.

Buna karşılık IPCC, kişi başına en yüksek emisyona sahip %10’nun, küresel tüketime dayalı emisyonların %34-45’ine katkıda bulunduğunu belirtiyor. IPCC, milyonları yoksulluktan kurtarırken net sıfır geleceğe ulaşılabileceğini, ancak ihtiyaç duyulan finansmanın eksik olduğunu söylüyor: “Finansal akışlar, tüm sektörler ve bölgelerde, emisyon azaltma hedeflerine ulaşmak için gereken seviyelerin gerisinde kalıyor.”

Para konusu, Kasım ayında Mısır’da yapılacak bir sonraki COP zirvesinde de büyük bir tartışma konusu olacak. IPCC, iklim yatırımlarının bugün olduğundan üç ila altı kat daha fazla olması gerektiğini söylüyor. Reisch, “İklim değişikliğini yenmenin sınırları bilimsel veya teknolojik değil, politik ve ekonomiktir” dedi.

LDC grubu başkanı ve Senegal’in iklim şefi hükümeti Madeleine Diouf Sarr, “Bu rapor, hükümetler için güçlü bir harekete geçme çağrısıdır. Fosil yakıtlara olan ölümcül bağımlılığı sona erdirmek ile ucuz ve bol yenilenebilir enerjilerin tüm potansiyelinden yararlanmak çok önemli. Sorunun boyutunu biliyoruz. Çözümü biliyoruz. Bu rapor, oraya nasıl gidileceğine dair bir yol haritası sunuyor. Vakit kaybetmeden devam edelim.”