IPCC’nin yeni yayımladığı rapora göre okyanus sıcaklığının artış hızı 20. yüzyılın sonlarından beri ikiye katlandı. Çalışma, deniz seviyesinin hızla yükseldiğini ve emisyonlar azaltılmazsa okyanusların 2100 yılı itibarıyla geçen yüzyıla göre 10 kat hızlı yükseleceğini de ortaya koyuyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) “Değişen İklimde Okyanuslar ve Kriyosfer” isimli özel raporunu bugün (25 Eylül) yayımladı. Rapor, bilim insanlarının hükümetlerin yönetici özeti üzerine yaptığı yorumlarını yanıtladığı Monaco’daki dört günlük özel oturumun ardından açıklandı.
Rapor, hükümetlerin iklim değişikliğinin okyanuslara ve kriyosfere (gezegenin tüm donmuş alanları; buz tabakaları, dağ buzulları, permafrost, buz sahanlığı ve kar örtüsü gibi) etkileri üzerine bir rapor talep etmeleri üzerine 36 farklı ülkeden 104 yazar ve yayımcının katkısıyla yaklaşık 7000 bilimsel çalışmayı değerlendirerek hazırlandı.
Çalışma IPCC’nin 6.Değerlendirme Raporu döngüsünde hazırlanan üç özel raporun sonuncusu. Yeni Değerlendirme Raporları 2021’de yayımlanacak.
Rapora göre, okyanus, buz ve kar örtüsü iklim değişikliğine bağlı olarak değişiyor. Grönland ve Antartika buz tabakası yılda 400 milyar tondan fazla suyu okyanusa bırakmak suretiyle eriyor. Arktik’in karla kaplı bölgesi yaz aylarında her on yılda %13 oranında küçülüyor. Okyanuslar değişiyor: Deniz suyu oksijen kaybına uğrayıp daha asidik hale gelirken denizde yaşanan sıcaklık dalgaları iki kat daha sıklaştı ve sıcaklaştı. Okyanus sıcaklığının artış hızı 20. yüzyılın sonlarından beri ikiye katlandı. Denizlerdeki sıcaklık dalgalarının çok büyük bir kısmı (%84-90) insan kaynaklı iklim değişikliğine direkt bağlanabilir.
Çalışma, deniz seviyesinin hızla yükseldiğini ve emisyonlar azaltılmazsa okyanusların 2100 yılı itibarıyla geçen yüzyıla göre 10 kat hızlı yükseleceğini ortaya koyuyor.
Rapora göre deniz seviyeleri insan kaynaklı seragazı emisyonlarının sonucu olarak şu ana kadar 16 cm yükseldi ve yükselmeye devam ediyor. Emisyonların artması ise deniz seviyelerindeki yükselmenin hızlanabileceği anlamına geliyor: Günümüzde yılda 3,6 mm’lik bir yükselmeden söz ederken, 2100 yılında yılda 15 mm’lik bir yükselmeyle karşı karşıya kalabiliriz. Bu rakam geçen yüzyılda deniz seviyesinde yaşanan yıllık yükselmenin 10 katından fazla (1,4 mm). Bu 2100 itibarıyla deniz seviyesinde 84 cm’lik bir yükselme anlamına geliyor (bu rakamın 1,1 metreye çıkma ihtimali de söz konusu). Arktik buz örtüsünün artık öngörüldüğünden daha hızlı erimesi beklendiğinden bu projeksiyon IPCC’nin 5.Değerlendirme Raporu’na göre 10 cm daha yüksek. Emisyonların hızla düşürülmesi sonucunda deniz seviyesindeki yükselme 43 cm ile sınırlanabilir; bu da kabaca aslında yarıya indirilebileceğini gösteriyor.
10 katlık yükselme oranı, yüzyılda bir görülen aşırı deniz seviyesi yüksekliklerinin bu yüzyıl sonu itibarıyla her yıl (2050 itibarıyla da birçok farklı yerde) görülmeye başlaması anlamına da gelecek. Bazı ada ülkelerinin deniz seviyelerinin yükselmesi ve okyanusta yaşanacak değişimler sonucunda yaşanamaz hale gelmesi kuvvetle muhtemel. Emisyonlar azaltılmazsa, deniz seviyelerindeki artış 2100 sonrasında da devam edecek. Rapor, emisyonların artması halinde 2300’de 5,4 metreye kadar bir yükselme olabileceği konusunda uyarıyor.
Buzulların %80’i Kaybolabilir
Emisyonların artmaya devam etmesi durumunda buzullar, kütlelerinin üçte birinden fazlasını kaybedecek. Bu durum insanların tatlı suya erişimini olumsuz etkileyecek. Emisyonların azaltılması ise bu kaybın yarısını önleyebilir.
Emisyonlar azaltılmazsa 2100 itibarıyla bazı dağlık bölgeler üzerindeki buzulların %80’i kaybolabilir, birçok buzul ise tamamen yok olabilir.Sonuç olarak, yüzyıl bitmeden dağ buzullarının sağladığı tatlı su seviyesi önce tavan yapacak sonra düşmeye başlayacak.
Okyanuslar Isınıyor, Balık Popülasyonu Düşüyor
Deniz yaşamı halihazırda okyanusların ısınmasından olumsuz etkileniyor. Emisyonlar azaltılırsa oluşan hasarı sınırlamak mümkün. Deniz canlıları yaşam alanlarını yılda 5 km gibi bir hızda değiştirirken, okyanusların ısınması ve aşırı avlanma da balık popülasyonlarını düşürdü.
Okyanustaki değişimler yüzyıl sonuna kadar devam edecek: Emisyonlar azaltılmazsa pH seviyesi halihazırda düşen 0,1 oranına ek olarak 2100 itibarıyla 0,3 daha düşebilir. Farklı bir araştırmaya göre bu okyanuslardaki asit oranının %150 artması anlamına geliyor. 2050’ye gelene kadar okyanusların üst tabakasının %80’inde oksijen kaybı meydana gelecek. Emisyonların azaltılmaması yüzyıl sonuna kadar tüm dünyada okyanuslarda yaşayan hayvanların %15 azalmasına ve balık avlama potansiyelinin %24 düşmesine yol açabilir.
Mercanlar özel olarak risk altında. Denizdeki sıcaklık dalgaları şimdiden büyük ölçekli mercan ölümlerine yol açıyor ve küresel ısınmayı 1,5°C’de sınırlayacak hızlı emisyon azaltımında bile tüm ılık su mercanlarında belirgin bir kayıp yaşanacak ve hatta bazı yerlerde soyları tükenecek. Kabuklu deniz canlıları ve midyeler de tehdit altında.
Okyanustaki Değişim Aşırı Hava Olaylarını Tetikliyor
İnsan kaynaklı emisyonların bir sonucu olarak kasırgalar şimdiden daha şiddetli yağış, daha güçlü rüzgar ve daha yüksek deniz seviyelerine sebep oluyor. Emisyonların artmasıyla birlikte bu etkilerin daha da kötüleşmesi ve fırtına dalgalarıyla özellikle deniz seviyelerindeki yükselmenin daha da artması bekleniyor.
Küresel ölçekte şiddetli yağış ve kuraklığa neden olan Pasifik Okyanusu’ndaki sıra dışı yüzey sıcaklıklarını betimleyen El Niño ve La Niña’nın etkilerinin çok daha ciddileşeceği öngörülüyor.
Gezegen çevresinde sıcaklığın dağıtılmasında ve iklimi yumuşatmada hayati rol oynayan bir okyanus akıntı sistemi olan Atlantik Meridyonel Devinim Dolaşımı’nın (AMOC) bu yüzyılda zayıflaması bekleniyor. Bu durumun da Kuzey Avrupa’daki fırtınaları artıracağı, Güney Asya ve Sahel’e (Orta Afrika) düşecek yağış miktarını azaltacağı ve Kuzey Amerika’nın kuzeydoğusunda deniz seviyelerinin yükselmesine sebep olabileceği düşünülüyor.
Permafrostun Çözülmesi Karbondioksitin Açığa Çıkmasına Neden Olabilir
Permafrostun çözülmesi ve kar/buz örtüsünün erimesi, küresel ısınmayı artırarak iklim değişikliğini hızlandırabilir. Emisyonların azaltılmadığı durumda, permafrost bu yüzyılın sonuna kadar onlar hatta yüzlerce milyar ton karbondioksitin açığa çıkmasına ve küresel ısınmanın hızlanmasına sebep olabilir (insanlar şu anda yılda 11 milyar ton karbon salınmasına sebep oluyor).
Kar ve buz örtüsünün kaybı Dünya’nın sıcağı yansıtma özelliğini de azaltarak ısınmayı artırıyor. Arktik deniz buzu her on yılda %13 küçülüyor ve küresel ısınma 2°C’yi bulursa bazı yaz mevsimlerinde tamamen yok olması bekleniyor.
Emisyonların hızlıca azaltılması riskleri büyük ölçüde azaltabilecekken, iklim değişikliği konusunda harekete geçmemenin bedeli bu yüzyıl sonuna kadar çok hızlı ve ağır olabilir. Bugün emisyonları hızlıca düşürmemenin bedeli, bu yüzyılın ikinci yarısında çok daha belirgin hale gelebilir.
Ancak önceki IPCC Özel Raporları’nın (1,5°C raporu, arazi raporu ve biyoçeşitlilik raporu) ortaya koyduğu gibi bugün emisyonların hızlı bir şekilde azaltılması tüm bu riskleri azaltabilir ve gecikmenin sebep olacağı bedellerden kaçınmayı sağlayabilir. Raporun Yönetici Özeti şu sözlerle sonlanıyor: “Bu; zamanında, iddialı, koordineli ve dayanıklı bir şekilde harekete geçmeyi önceliklendirmenin ne kadar acil olduğunun altını çiziyor”.
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…