;
Politika

“İktidar Şirketlerle El Ele Ekokırım ve İnsanlık Suçu İşliyor”

iliç

Erzincan İliç Çöpler Altın Madeninin liç sahasında yaşanan çökmenin ardından 175 kuruluş ortak açıklama yaptı: “Vahşi madencilik can almaya devam ediyor.”

Ekoloji örgütleri, odalar, sendikalar, barolar ve siyasi partiler 13 Şubat’ta Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeninde yaşanan çökmenin ardından ortak bir açıklamada bulundu.

175 kuruluşun imzacı olduğu açıklamada “siyanürlü yığın liçi sahasındaki çökme sonucu oluşan göçük altında sadece işçiler değil siyasi iktidar da kalmıştır!” denildi. Ekoloji Birliği’nin paylaştığı açıklamada ekoloji örgütler, odalar, sendikalar, barolar ve siyasi partilerin Anagold Madenciliğe ait Çöpler Kompleks Madeninin kapatılması için yıllardır siyasi iktidarın uyarıldığı ifade edildi ve eklendi: “Uzmanlarımız maden çalıştığı sürece bu felaketlerin kaçınılmaz olduğunu onlarca kez raporladı. Ancak her seferinde iktidar, iş birliği yaptığı Anagold’un ortakları olan Kanadalı SSR Mining ve yerli Çalık Holdingden yana tutum aldı. Yaşanılan siyanür sızıntılarına rağmen geçici kapatma ve göstermelik para cezaları dışında ciddi bir yaptırımda bulunulmadı. Siyasi iktidar ÇED olumlu kararları, kapasite artışının kabulü, milyonlarca dolar vergi indirimi ile SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun vahşi madenciliği sürdürmesine göz yumdu!”

“Bürokratlar Rüşvetle Susturuldu”

Yapılan açıklamada, Anagold’un Türkiye’nin en büyük ikinci altın madeni olan Çöpler Kompleks Madeni’nin Yukarı Fırat Su Havzası ve birinci derece fay hattı üzerinde bulunmasına rağmen Avrupa’da yasaklanmış olan siyanür liçinin uygulandığı belirtildi. Tonlarca siyanür, sülfirik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal kullanılan madenin yüzlerce futbol sahası büyüklüğünde açık atık havuzu, yığın liç alanı, pasa dağları ile bölgede erken ölümlere ve hastalıklara neden olduğu öne sürüldü: “Madenin etkileri yüzünden zehirlenmeler ve ölümlerde artış her seferinde örtbas edildi! Dönemin Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’in iddianamesinden öğrendiğimize göre şirket, bölgede bulunan tüm bürokratları rüşvetle susturdu!”

Madenin üç katı büyütülmesi için son kapasite artışı talebine, ekoloji hareketlerinin itirazlarına rağmen “ÇED olumlu” kararı dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından verildiği belirtilen açıklamada, “İliç’teki katliama yol açan kararın sorumlusu Murat Kurum ise şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ile ödüllendirildi” denildi.

Ekoloji Birliği yaptığı açıklamada açtıkları davalarla engellemeye çalıştıkları, aldıkları tehditlere rağmen vazgeçmedikleri mücadelenin ne yazık ki göçük altında kalan canları kurtarmaya yetmediği paylaşılırken, alanda şeffaflık olmadığı eklendi: “Zehirli kimyasallar içeren milyonlarca ton atığın çökmesi sonucu çalışan işçiler göçük altında kaldı. Kaç canın göçük altında olduğunu, ne kadar alanın zehirlendiğini bilmiyoruz. Siyanür ve toksik kimyasallarla koca bir Fırat havzası ve Fırat’ın ulaştığı tüm uluslararası sular tehdit altında. Ekokırıma yol açan facianın sonuçları, kamu yararı gözetmesi gereken kurum ve temsilcilerince ısrarla halktan gizleniyor.”

Menfezleri Kapatmak Yeterli Bir Tedbir Mi?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı göçük ile ilgili yaptığı açıklamada menfezleri kapattıklarını şu cümlelerle paylaşmıştı: “Devletimizin tüm imkânlarıyla sahadayız. Arama kurtarma çalışmaları AFAD koordinasyonunda devam ediyor. Bununla birlikte toprak kaymasının hemen ardından Bakanlığımız merkez ve İl Müdürlüğümüz Denetim Ekiplerini bölgeye ivedilikle sevk ettik. Toprak kayması sırasında akan malzemenin Fırat Nehri’ne ulaşmasının engellenmesi amacıyla Sabırlı Deresi’nin Fırat Nehri’ne ulaştığı menfezin kapaklarını kapattırdık. Ekiplerimiz sahada çalışmalarını sürdürüyor, gelişmeleri hassasiyetle takip ediyoruz…”

Ekoloji Birliği ise bu önleme karşı eleştiride bulunarak şu soruları yöneltti: “Sabırlı Deresi üzerindeki menfezleri kapatmak zehirli atığın Fırat Nehri’ne ulaşmasını durdurabilecek mi? Yeraltı sularına karışması bu yolla engellenebilecek mi? Bu süreçte buharlaşarak havaya karışan hidrojen siyanürün, ölümlere yol açması önlenecek mi? Şimdiye kadar yalan beyanlarla ÇED raporları hazırlatan şirket ya da bu raporlara rant ortaklığı sebebiyle göz yuman siyasi iktidar, bu sorulara doğru yanıtları verecek mi?”

“Kasıtlı Olarak İşlenmiş Bir Suç”

“Yaşanılan tartışmasız ekokırım olup doğaya, tüm canlılara ve insanlığa karşı kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtur” denilen açıklamada, Çöpler Altın Madeni ve Anagold şirketinin acilen kapatılması, bu suça ortak olan tüm kamu görevlileri ve şirket yetkilileri hakkında soruşturulma açılması ve bu kişilere yurtdışına çıkış yasağı getirilmesi gerektiği vurgulandı.

Siyanür liçli madenciliğin yasaklanması için çağrı yapılan açıklama şu cümlelerle noktalandı: “Ekokırım alanı, bağımsız gözlemcilerin denetimine açılmalı, delillerin karartılmasının önüne geçilmeli, süreç kamuoyuna açık biçimde yürütülmelidir. İnceleme heyetlerimizle suç mahallinde olacak ve bu süreci yakından takip ederek sorumlularının kanun önünde hesap vermelerini sağlayacağız. Ülke genelindeki eylemlerimizle bu suçu unutturmayacağız.”