Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yeni bir raporuna göre iklim değişikliği gençlerin ruh sağlığını önemli ölçüde etkiliyor. İklim savunuculuğu kuruluşu ecoAmerica ile işbirliği içinde yazılan rapor, iklim değişikliğiyle bağlantılı çevresel olayların (hava felaketleri, aşırı sıcaklık ve kötü hava kalitesi dahil) çocuklar ve gençler için zihinsel sağlık sorunlarını nasıl tetikleyebileceğini veya şiddetlendirebileceğini belgeliyor.
Raporda, doğal afetlerin bu gruplarda travma sonrası stres bozukluğuna yol açabileceği belirtiliyor. Sıcaklık, kuraklık ve hava kirliliği gibi uzun vadeli sorunlar anksiyete, depresyon, bipolar bozukluk, saldırganlık, bilişsel bozukluk ve daha birçok riskin artmasına neden olabilir.
Raporu inceleyen derneğin uygulamalı psikolojiden sorumlu kıdemli yöneticisi Dr. Dennis P. Stolle, CNN’e yaptığı açıklamada, “Rapor, şu anda ülkemizdeki çocuklara ve gençlere verilen psikolojik zararları belgeliyor. Bunlar daha sonra bekleyip çözebileceğimiz sorunlar değil. Toplum olarak hemen harekete geçmeliyiz” dedi.
Yeni yayımlanan rapor, Amerikan Psikiyatri Birliği ve ecoAmerica tarafından 2021 yılında yürütülen bir çalışmanın devamı niteliğinde. Bu, iki kuruluş tarafından 2014 yılında yapılan bir dizi çalışmanın ise sonuncusu. Çalışmalar yeni deneyler içermekten ziyade iklim değişikliği, ruh sağlığı ve gençlik gelişimi ile ilgili mevcut araştırmaları özetliyor.
Wooster Koleji’nde psikoloji profesörü ve raporun baş yazarı Dr. Sue Clayton’a göre, iklim değişikliğiyle ilişkili hava olayları çocukları zihinsel sağlık sonuçlarına karşı daha savunmasız bırakıyor çünkü gençler, yetişkinlerin sahip olduğu başa çıkma stratejilerine sahip olmayabilir.
Bir ebeveyn aşırı sıcak veya orman yangını gibi çevresel bir olaydan dolayı strese giriyorsa, bu durum çocuklarının zihinsel sağlığını da etkileyebilir.
Clayton, “Ebeveyniniz endişeler veya bu korkular nedeniyle stres altındaysa, çocuk ve zihinsel sağlığı bu durumdan etkilenebilir. Travmayı erken yaşta deneyimlemek, duygusal sağlık ve refah üzerinde yaşam boyu etkiler yaratabilir” diye konuştu.
Rapora göre bu zihinsel sağlık sorunları çocuk doğmadan önce bile başlayabilir. Doğum öncesi hava felaketlerine, yüksek sıcaklıklara, hava kirliliğine ve annenin kaygısına maruz kalmak, çocuğun kaygı, depresyon, gelişimsel gecikmeler, düşük öz kontrol ve psikiyatrik bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli davranışsal ve gelişimsel sorunlara yakalanma riskini artırabilir.
Clayton, sonuçların sinir sisteminin gelişimini etkileyebileceğini ve çoğu zaman geri döndürülemez olduğunu söyledi.
Bebekler ve küçük çocuklar için iklim değişikliğiyle bağlantılı hava olayları ve bunlarla ilgili haberlere maruz kalmak kaygıya, uyku sorunlarına, bilişsel gelişimde bozulmaya ve majör depresif bozukluğa yol açabilir.
Raporda, ergenlerin iklim değişikliğine bağlı doğal afetlerden kaynaklanan travma ve kaygı gibi zihinsel sağlık etkilerine karşı duyarlı oldukları ancak dolaylı olarak da etkilenebilecekleri belirtiliyor. Hava olayları, sıcaklık ve kirlilik bir çocuğun hayatını olumsuz etkileyebilir: Dersler iptal edilebilir, evleri zarar görebilir veya gıda güvensizliği yaşayabilir.
Rapora göre ergenler ve genç yetişkinler iklim değişikliği konusunda özellikle endişeli. Yaşça daha büyük bireylerle karşılaştırıldığında gençlerin, hükümetlerin veya otorite figürlerinin iklim değişikliği konusunda harekete geçme konusunda algılanan başarısızlığı konusunda paniğe kapılma veya endişe duyma olasılıkları daha yüksek.
Rapora göre, iklim değişikliğiyle ilgili olaylar ve konuyla ilgili sıkıntı; kaygı, depresyon, gergin sosyal ilişkiler ve intihar riskleriyle bağlantılı.
Clayton, “Bundan endişe duyuyorlar çünkü bunun geleceklerini etkileyeceğini biliyorlar” derken şöyle devam etti: “Geleceğin nasıl görüneceğini bilmeden geleceği nasıl planlıyorsunuz?”
Ayrıca iklim değişikliğinin kariyerlerini ve ilişkilerini etkileyeceğine dair bir endişe de hakim. Clayton, gençlerin kariyer hedefleri ve planları açısından hayatlarının geri kalanını etkileyecek kararlar verdiklerini söylerken, “Para biriktirecekler mi? Çocuk sahibi olma konusundaki kararları ne olacak?” sorularını yönlendirdi.
Araştırmacılar, iklim değişikliğinin zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini tüm gençlerin aynı şekilde yaşamadığını da belirtiyorlar. Yerli topluluklar, kadınlar ve engelli kişiler de dahil olmak üzere dışlanmış veya düşük gelire sahip kişilerin aşırı hava koşullarına maruz kalma olasılığı daha yüksek.
Raporda iklim değişikliğinin gençlerin ruh sağlığı üzerindeki etkisini sınırlamanın yolları da vurgulandı. Öneriler arasında, daha koruyucu tesislerin tasarlanması ve iklim değişikliğiyle ilgili müfredatın güçlendirilmesi de dahil olmak üzere okul sistemlerinin daha büyük bir rol oynaması yer alıyor.
Sağlık uzmanları ayrıca gençler arasında iklimle ilgili sıkıntıları erken ve düzenli olarak tarayabilir. Stolle, giderek daha fazla sayıda klinik psikoloğun iklim değişikliği endişesi olan kişileri tedavi ettiğini söylüyor.
Yaptığı açıklamada Stolle, “Klinik psikologlar kendilerini bu endişelerden mustarip hastaların tedavisinde ön saflarda buluyorlar” derken Clayton için bu sadece sağlık profesyonellerini ilgilendiren bir sorun değil: “Bu hepimizi etkiliyor. Çocuklar fiilen toplumun geleceği. Soruna ilişkin bilgileri ve sorunu çözmenin olası yollarını, bu soruna erişmek isteyen grupların kullanımına sunmak istedik.”
Hava kirliliği ile fiziksel rahatsızlıklar arasındaki bağ üzerine daha önce birçok araştırma yapılmıştı. Ancak yeni…
Küresel kömür talebinin bu yıl rekor seviyeye ulaşmasının ardından 2027'ye kadar yatay bir seyir izleyeceği…
Türkiye’de 10 kentte enerji şirketlerinin projeleri için acele kamulaştırma kararı verildi. Niğde, Ankara, İstanbul, Sakarya,…
Dünyanın ortalama sıcaklığının orta vadede 1,5 dereceden öte 2 dereceyi de geçebileceğini belirten Prof. Dr.…
Karbon emisyonları azaltımı hedeflerini açıklayan Kanada hükümeti, resmi danışma kurulunun tavsiye ettiği miktarın altında bir…
Türkiye’de son yıllarda birçok göl ve su kaynağında yaşanan kuraklık, Salda Gölü'nde de derinden hissediliyor.…