YAZI: Burak YALÇINYİĞİT
Teknoloji kullanmaya doğuştan kabiliyeti olan z kuşağı mensuplarında TV, gazete gibi mecraları takip etmek, azalmakta olan bir alışkanlık. Zaten ‘hayatları internette.’ Fakat gençlerin haber kaynağı olarak interneti daha çok tercih etmesinin tek sebebi teknolojik donanımlarla kurdukları iyi ilişki değil. “İklim Krizinden Genç Sesler” çalışmasında konuştuğumuz liseli aktivistlerin yaşamlarında güven hissini yaşadıkları nadir alanlardan birini ‘bağımsız medya’ diye işaret etti. İnternet son yıllarda çarpıcı biçimde bağımsız medya organlarının yaşam alanı haline geldi.
Dürüst haberciliği bir kenara koyarsak, aktivistlerin bir medya organından beklentilerinin başında iklim/çevre konusunda genç kuşağı aydınlatacak yayınlar yapması geliyor. Bununla birlikte Türkiye’yle sınırlı bir vizyonları olmadığı için ellerinden geldiğince farklı dillerdeki kaynakları da izliyorlar. Görüşleri, birey ve toplumun gelişimi için kaliteli bir medya ortamının ne kadar hayati bir işlevi olduğuna dikkat çekiyor:
Zeynep Öztürk (16) – İstanbul: “İnternette farklı görüş ve içeriklere çabucak ulaşabiliyorum. Diğer mecralarda iklim ve çevre sorunlarına neredeyse hiç yer verilmiyor. Ben özellikle sağlık, siyaset ve çevre konularındaki haberleri takip ediyorum. Politikacıların iklim kriziyle alakalı konulardaki tutumlarına dikkat ediyorum. Bir genç birey olarak küreselleşen bir dünyada neler olup bitiyor, elbette haberim olacak. Sonuçta bize her şey okulda öğretilmiyor ve dünya çok büyük.”
Maya Kılıç (16) – İzmir: “Greta Thunberg’in, İsveç’te iklim krizine önlem alınması talebiyle ısrarlı bir şekilde okul grevi yapmasından sonra dünyada eylemler başladı. Ben O’nun gibi üç hafta boyunca okula gitmeyip meclisin ya da belediyenin önünde dursam, muhtemelen en fazla internette arama yaptığında altta çıkan bir YKS sonuçları haberinin yanında yer alırdım. Ama eylemim görünür olsaydı, bu sefer de belki bir twitter kampanyasıyla sesim kesilirdi.”
Bilge Nur Güven (17) – İstanbul: “Genelde dünya çapında gelişmeleri veren yabancı haber kaynaklarını izliyorum. Tek bir yere sabitlenmiş bir bakış açısı çok sağlıklı değil. Kendi dünyasından çıkıp başka şeyleri öğrenince insanın farkındalığı artıyor. Hem iklim krizinin, hem pandeminin, hem de ekonomik krizin olduğu şu kritik dönemde insanın bakış açısı çok daha genişlemeli.”
İfade özgürlüğüne üst üste gelen darbeler dürüst gazetecilerin işlerini ve hatta özgürlüklerini kaybetmesine sebep oluyor. Bu insanların boşluğunda hemen hepsi aynı başlıklarla yayına giren pek çok medya kurumu inandırıcılığını yitirip gülünç duruma düşüyor:
Yiğithan Bektaş (18) – İstanbul: “Türkiye’de haberlerin %60’ının gerçekleri yansıtmadığı istatistiğini okuduktan sonra güvendiğim birkaçı hariç, Türkçe kaynaklara bakmayı bıraktım. TV’ler, gazeteler birer şirket ve sahiplerinin çıkarları doğrultusunda haber yapıyor. Dünyada da medya patronlarının petrol ya da başka bir sektörde hisse sahibi olabildiğini, başka ilişkileri olabildiğini görüyoruz. O sebeple iklim krizi ya da diğer sorunlarla ilgili gerçekleri söylemiyorlar.”
Duman Yağız Zallıoğlu (15) – Çanakkale/Çan: “Televizyon ve gazete pek okumuyorum. Bu mecralarda bazı çekinceler ya da başka amaçlar var sanki. Ama bu internet için geçerli değil. İnsanlar istediklerini yazıp konuşabiliyor. Haberlere daha rahat ulaşıyorum.“
Liseli iklim aktivistleri, iklim krizi ve diğer sosyal sorunların ana akım medya vasıtasıyla üstünün örtülmesinden, iyi bildikleri gerçeklerin çarpıtılmasından çok rahatsız. Bu gösteriyor ki iklim krizi eğer bir siyasi, ekonomik ve ahlaki kriz ise, aynı zamanda bir ‘medya krizidir’:
Maya Kılıç (16) – İzmir: “Ana akım haber kaynaklarına çok güvenmemeyi öğrendim. Bir haberi bilinçli bir şekilde yarım yamalak aktardıklarını görüyorum. Mesela çok hassas ve yoğun canlılığın olduğu, ayak basmanın bile sorun olacağı yerlere, yasal izin alınmadan iş makineleriyle giriliyor. Ama haberlerde tesisler, tuvaletler kurulacağı, her şeyin çok güzel olacağı dışında bir şey söylenmiyor. Gerçekleri sadece bağımsız haber kaynaklarından öğrenebiliyorum. Bunun aracı da internet.”
İnternet elbette bağımsız habercilikten ibaret değil. Televizyona, popüler sinemaya vs. atfedilen aynılaşma bu mecrada da kendini gösteriyor. Dert-durumların ‘tasarlandığını’, makyajla eksildiğini, spotla beğeniye sunulup hayalîleştiğini görebiliyoruz. Böylece dert sahipleri bol ışıklı bir şehir merkezinden gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz (!) birer ‘yıldız’ haline getirilebiliyor. Bu aynılaşma ve soluklaşmanın bir nedeni de çoğu zaman yapım ve sunum teknolojilerinin arzettiği göz alıcılığın, özgün gerçeklik umursanmadan uygulanması. Gerçek durum, pazarlama alışkanlığıyla bilgiyi ‘hazırlayanın’ görebildiği kadarıyla ve isteğine göre şekil alıyor, sığlaşıyor. Özneler tasarım nesnesi olup pasifleşiyor. Medya çalışanının en az teknolojiyi iyi kullandığı kadar, bağımsız zihniyette olmasına da ihtiyacımız var.
Bireylerin ister izleyici, ister medyacı/yapımcı olsun, kendilerini 7/24 uyaranlarla çevreleyen bugünkü medyayı sorgulaması, kendi sorunlarını daha iyi görebilmeleri yolunda önemli bir çaba. Çünkü kimse çıkar odakları tarafından başı ezilen zehirli yılanolmakla, kucaklanan evlat olmak arasında pasif bir konuma itilmek istemez. Liseliler, üniversitelilerin yaşadıklarını bağımsız haber kaynaklarından takip ediyor. Her iki kuşak da hem dersine çalışıyor hem de kendi yoluna gidiyor ve bu doğal halleriyle çokgüzeller.
Videoların tümüne buradan ulaşabilirsiniz.
BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…
İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…
G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…
Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…
Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…
UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…