Lancet Planetary Health’de yeni yayımlanan bir çalışmaya göre Avustralya’nın ölüm kayıtları aşırı sıcaklardan kaynaklanan ölümleri önemli ölçüde eksik raporluyor. Sağlık çalışanlarının ve sağlık sisteminin çevre ve insan sağlığı arasındaki ilişkiyi kabul etmesi gerektiği ifade ediliyor.
Dünya çapında insanlar halihazırda iklim krizinden hayatlarını kaybediyor ancak resmi ölüm kayıtları bu büyük ölçekli çevresel felaketlerin etkisini çoğunlukla yansıtmıyor.
Avustralyalı bir grup sağlık uzmanına göre sıcaklık, iklim krizinin ülkede yarattığı en büyük risk. Dünyadaki emisyonlar aynı kalsa bile 2080 yılında Avustralya sadece artan sıcaklıklar nedeniyle ölüm oranlarında dört kat artış yaşayabilir.
Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden fizikçi Arnagretta Hunter, “İklim krizi öldürüyor ancak ölüm kayıtlarında bunu belirtmiyoruz” diyor.
Lancet Planetary Health’de yayımlanan yeni bir çalışmada Hunter ve diğer dört halk sağlığı uzmanına göre, Avustralya’nın ölüm kayıtları aşırı sıcaklardan kaynaklanan ölümleri önemli ölçüde eksik bildiriyor. Uzmanlara göre en az 50 kat eksik raporlanıyor.
Avustralya’daki ölüm belgelerinde önceden mevcut koşullar ve diğer faktörler için bir bölüm olsa da, dış iklim koşulları nadiren dikkate alınıyor.
Araştırmaya göre 2006 ila 2017 yılları arasında gerçekleşen 1.7 milyon ölümün %0.1’den azı doğrudan veya dolaylı olarak aşırı sıcaklıklarla ilişkilendirildi.
Hunter, “Yaz yangınlarının aşırı sıcaklıklar ve kuraklığın bir sonucu olduğunu biliyoruz. Yangınlar esnasında hayatını kaybedenler sadece yangınlarla mücadele etmiyordu. Birçok Avustralyalı dumana maruz kaldığı için hayatını kaybetti. Astım krizi geçirip yoğun dumana maruz kalarak hayatınızı kaybediyorsanız bunun ölüm kaydında belirtilmesi gerekir” dedi.
Bu veriler olmadan, neyle karşı karşıya olduğumuza dair tam bilgi sahibi olamayacağız. Birine kalp krizi veya kanser teşhisi koymak mümkün olsa da, insan ölümleri ile iklimsel olaylar arasında bağlantı kurmak daha zor.
Çalışmanın yazarları, bu durumu yıldırım çarpması ile karşılaştırıyor. Yıldırım bir ağaç dalını düşürerek birinin ölümüne neden olabilir. Ancak ölüm kaydında yıldırımı belirtmeden sadece dalın düşmesini hesaba katar.
Yazarlar, “İklim değişikliği birçok insan için endişe edici. Ancak aşırı sıcaklıklar kayda geçmez ise, tam etkisini asla öğrenemeyiz. Ölüm kayıtlarında dolaylı nedenler de rapor edilmeli. Tüm ölüm kayıtları ölüme neden olan harici faktörleri içermeli ve bu ölüm verilerinin, etki değerlendirmelerinin yapılabilmesi için büyük ölçekli çevresel veri kümeleriyle birleştirilmesi gerekiyor” diyorlar.
Böyle bir uygulamanın sadece Avustralya için değil, dünyadaki birçok ülke için zorunlu olduğunu söylüyorlar. Birleşik Krallık ölüm kayıtlarını doğru bir şekilde doldurmakla ilgili bazı sorunları belgelemiş ve dünyanın çeşitli yerlerindeki şehirler, Avustralya ile benzer sıcaklık nedenli ve ilgili ölüm oranlarını takip ediyor.
Ancak bazı ülkelerde mevcut sistemin geliştirilmesinden fazlasına ihtiyaç var. 2 milyardan fazla insanın sıcaklığa karşı savunmasız bir şekilde yaşadığı tropikal kuşakta ölüm verileri çok düşük. Böyle toplulukların gelecekte neler yaşayacağını öngörmek daha zor.
Hunter, “İklim değişikliği, koronavirüsten kurtulsak bile insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehdit. Koronavirüs nedenli ölümleri başarılı bir şekilde takip ediyoruz ancak sağlık çalışanlarının ve sağlık sisteminin çevre ve insan sağlığı arasındaki ilişkiyi de kabul etmesi gerekiyor” diyor.