Uzmanlara göre Papa Francis, gezegenin ısınmasının yarattığı tehlikeler hakkında Vatikan’dan gelen bağlayıcı açıklamalar aracılığıyla, özellikle Katolik nüfusa dünya çapında iklim değişikliği görüşmelerini etkileyen bir ses kazandırdı.
Bir süredir sağlık sorunları yaşayan Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in pazartesi günü ölümünün ardından farklı alanlardan övgüler gelirken, en çok övgüyü aldığı yerlerden biri de iklim camiası oldu. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreteri (United Nations Framework Convention on Climate Change UNFCCC), Francis’in gezegenin ve en yoksul sakinlerinin karşı karşıya olduğu risklere dikkat çekmedeki kararlılığı ve becerilerini özellikle vurguladı.
Küresel sıcaklık artışını sınırlamaya yönelik zorlu geçen uluslararası görüşmelerin düzenleyicisi görevinde bulunan Simon Stiell, Papa Francis için “İklim eyleminin yılmaz küresel savunucusuydu” dedi ve ekledi:
“Karmaşık iklim meselelerine dair bile derin bir çalışma bilgisine sahipti ve liderliği, inanç ve bilimin en güçlü unsurlarını bir araya getirerek tartışılmaz gerçekleri ortaya koydu. Yanı sıra iklim krizinin milyarlarca insan için doğurduğu maliyetleri gözler önüne serdi.”
Kasım ayında bir sonraki BM iklim müzakerelerine ev sahipliği yapacak olan Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ise, Papa Francis’in iklim değişikliği hakkında “sadelik”, “cesaret” ve “empati” ile konuştuğunu söyledi. Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubu da, Papa Francis’in iklim değişikliği konusunda dünyanın “en keskin sesi” olduğunu söyledi.
“Amazon Bilgeliğinden İlham Aldı”
Francis’in selefi Benedikt XVI, çevre savunuculuğuyla zaten “Yeşil Papa” olarak tanınıyordu. Ancak Francis daha da ileri giderek, insanlığın “ortak evi”nin korunmasına adanmış ilk Vatikan genelgesi olan ve en önemli politika belgelerinden biri sayılan bir belge yayımladı.
Katoliklik üzerine uzman bir isim olan Charles Mercier’e göre, Francis “Laudato Si” (Övülmüş Ol) adlı genelgesiyle, Benedikt’ten farklı bir yaklaşım getirdi. Mercier, “Arjantinli Papa, Amazon bilgeliğinden de ilham aldı. Batı dışı öğeleri bu bütünün içine kattı, doğayla ilgili unsurları öne çıkardı. Bu durum bazı kişiler tarafından da eleştirildi.” dedi.
“Ahlaki Bir Pusula Görevi Gördü”
İklim müzakerelerine katılmış olan Arjantili aktivist Oscar Soria ise Francis’in iklim tartışmalarında hep yoksulların ve yerli halkların yanında olduğunu belirterek, “O aynı zamanda bir Amazon Papası’ydı, ormanların, okyanusların papasıydı” ifadelerini kullandı.
Soria, daha Papa olmadan önce bile Francis’in, 2007 yılında Latin Amerika piskoposlarıyla yapılan bir konferansta iklim temalarına değindiğini de hatırlatarak, “2015’ten itibaren müzakerelerde hep ahlaki bir pusula görevi gördü” dedi.
İklim Değişikliğine Şüpheci Yaklaşanları Eleştirdi
Paris Anlaşması’nın mimarlarından biri olan Laurence Tubiana da, Laudato Si’nin yeni bir Hristiyan iklim aktivistleri kuşağına “ilham verdiğini” söyledi. Bu genelge, dünyanın “devrilme noktasına”, insan faaliyetleri sonucu geldiğini açıkça ifade ediyordu. Söz konusu genelge, dini metinlerin günümüzde nadiren başarabildiği ölçüde küresel bir tartışma başlattı. Papa’nın ahlaki mesajı; tüketim çılgınlığına, bireyciliğe ve gezegenin durumunu göz ardı eden hoyratça ekonomik büyüme arayışına sert bir eleştiri içeriyordu. Tubiana ayrıca, Papa Francis’in iklim üzerine yazdıklarının, yeni bir Hristiyan çevreci kuşak oluşturduğunu belirtti.
Katolik inananlara yönelik Laudate Deum (Tanrı’yı Övün) başlıklı havari teşviki, Dubai’deki COP28 zirvesinden hemen önce yayımlandı. Papa, Katoliklere fosil yakıtlardan yatırımlarını çekmeleri çağrısında bulundu ve Vatikan’ın karbon nötr olması gerektiğini vurguladı.
Francis tüm bunların yanı sıra iklim şüphecilerini sert biçimde eleştirerek, “Katolik Kilisesi içinde bile karşılaştığım bazı küçümseyici ve pek de akılcı olmayan görüşler” yorumunu yaptı. Sağlık sorunları nedeniyle Dubai’ye gidemese de, 2024 Eylül’ünde Endonezya’ya yaptığı ziyarette yeniden “çevre krizine” değindi.