Son 5 yılda atmosferdeki metan seviyeleri 1970’lerden bu yana kaydedilen en hızlı artışı gösterdi. Metan emisyonlarının küresel ısınmaya katkısı karbondioksite göre yaklaşık 28 kat daha kötü. Bilim insanları metanın iklim hedeflerine kısa vadede büyük tehdit olarak görürken, sıkı önlemler alınması çağrısında bulunuyorlar…
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de COP29 iklim zirvesi devam ederken, bilim insanları, metan emisyonlarının hızlı yükselişine dikkat çekiyor. Söz konusu artışın devam etmesi halinde yüzyılın ortasına kadar küresel ısınmayı sınırlama çabalarını tehdit edebilecek seviyelere ulaşabilecek. Dolayısıyla bilim insanları bu güçlü seragazının salımının kontrol altına almak adına çok ciddi önlemler alınması çağrısı yapıyorlar.
Neredeyse 160 ülke, bu 10 yılın sonuna kadar 2020 metan emisyon seviyelerinden %30’luk bir azalma taahhüdünde bulunmuştu. Metan emisyonları ve atmosferdeki metan birikimini izleyen ve raporlayan uluslararası bir araştırma girişimi olan Küresel Metan Bütçesi (Global Methane Budget) 2024 raporuna göre, son 5 yılda atmosferdeki metan seviyeleri, 1970’lerden bu yana kaydedilen en hızlı artışı gösterdi ve bunun bir kısmı doğal kaynaklardan kaynaklandı. Peki, metan emisyonlarını kontrol altına almak neden bu kadar önemli?
Isı Tutma Gücü Çok Yüksek
Metan molekülleri, karbondioksit (CO2) moleküllerinden daha güçlü ve benzer şekilde ısı tutma kapasitesine sahip. Bu durum aynı miktarda ısınmaya neden olabilecek CO2’ye göre daha az sayıda metan molekülünün yeterli olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle, metan salımlarını azaltmanın CO2 salımlarını azaltmaktan daha hızlı bir etki yapabileceği düşünülüyor.
Metanla mücadele etmek ayrıca mali açıdan da mantıklı görünüyor. Birleşmiş Milletler analizleri, metan emisyonlarının azaltılmasının, benzer bir iklim yararı sağlamak için CO2 kesintilerinden daha ucuz olabileceğini ortaya koyuyor.
CO2 atmosferde yüzyıllarca kalırken, metan yaklaşık on yıl içinde parçalanıyor ve bu da metanın sıcaklıklar üzerinde uzun vadeli etkisinin daha az olduğu anlamına geliyor.
Bilim insanları genellikle metanın ve CO2’nin yüzyıl boyunca toplam ısınma etkilerini karşılaştırdıklarında, metan emisyonlarının küresel ısınma açısından CO2’den yaklaşık 28 kat daha kötü olduğunu hesapladılar.
Öte yandan 20 yıllık daha kısa bir zaman diliminde, metan 80 kat daha zararlı. Metan, şimdiye kadar yaklaşık 0.5 derecelik bir ısınmaya yol açtı ki bu, sanayi öncesi döneme kıyasla yaşanan toplam yaklaşık 1.3 derecelik ısınmanın yaklaşık üçte birine denk geliyor.
İnsani Faaliyetler Metan Emisyonlarının Üçte İkisini Oluşturuyor
Metan konsantrasyonları, diğer tüm büyük seragazlarına kıyasla daha hızlı artıyor ve Küresel Metan Bütçesi 2024 raporu’na göre, insan faaliyetleri, küresel emisyonların en az üçte ikisinden sorumlu. Bu miktar, tarım sektörünü, özellikle pirinç tarımını, hayvancılığı, fosil yakıt faaliyetlerini, çöp depolama alanlarını ve diğer atıkları içeriyor.
Her 5 yılda bir yayımlanan söz konusu rapor, insan kaynaklı faaliyetlerden kaynaklanan metan emisyonlarının son 20 yılda toplamda %20 arttığını da ortaya koydu.
Halihazırda devam eden metan azaltma çabalarının çoğu, AB mevzuatı da dahil olmak üzere, daha kolay ele alınabilen petrol ve gaz sektörüne odaklanıyor. Gıda sektörü ve özellikle hayvancılık ile ilgili finansal riskleri ve fırsatları inceleyen bir yatırımcı girişimi olan FAIRR de (Farm Animal Investment Risk & Return) petrol ve gaz sektörlerindeki emisyonların tarım sektörüne göre kontrol altına alınmasının daha kolay olduğuna dikkat çekiyor.
Doğal Kaynaklar da Endişe Oluşturuyor
Dünyadaki metan emisyonlarının geri kalan üçte biri ise çözülmekte olan permafrost, turba bataklıkları ve sulak alanlar gibi doğal kaynaklardan geliyor ve emisyonların sıcaklıklar arttıkça hızla artması gibi bir tehlike de bulunuyor
Bunun dışında hayvanlar ile insanlar da birer metan kaynağı. Atmosferdeki metanı ölçmek kolay olsa da, kaynağının nereden geldiğini anlamak, sorunun çözülmesi açısından kritik öneme sahip. Bilim insanları, tespit edilen metandaki belirgin izotop imzalarını analiz ederek, gazın biyolojik kaynaklardan mı yoksa sanayiden mi kaynaklandığını araştırabilme imkânına sahip durumdalar.