;
Ekonomi

İklim Finansmanı İçin Yoksul Ülkelere 2030’a Kadar Yılda 1 Trilyon Dolar Gerekiyor

iklim

Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına kadar her yıl 1 trilyon dolar iklim finansmanına ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Zengin ülkelerin, bu finansmanı 2035 yılına kadar sağlamak konusunda anlaşmaya varmaları beklenirken, çalışma, iklim kriziyle başa çıkmak için gereken finansmanın beklenenden beş yıl önce sağlanması gerektiğinin altını çiziyor…

Bakü’deki COP29 iklim zirvesi devam ederken, yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin 2030 yılına kadar her yıl 1 trilyon dolarlık bir iklim finansmanına ihtiyacı olduğunu ortaya koydu. Bu finansman, ülkelerin seragazı emisyonlarını azaltmalarına ve aşırı hava koşullarıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla gerekli.

Zengin ülkelerin, bu finansmanı 2035 yılına kadar sağlamak konusunda anlaşmaya varmaları beklenirken, bağımsız bir grup önde gelen ekonomistten oluşan İklim Finansmanı Bağımsız Üst Düzey Uzman Grubu (Independent High-Level Expert Group on Climate Finance) bu anlaşmanın savunmasız durumdaki ülkelere zarar verici yükler getireceği uyarısında bulundu.

Öte yandan Dünya liderleri, Bakü’deki konferansın açılış günlerinin ardından, yeni bir küresel iklim finansmanı planının önümüzdeki hafta sonunda tamamlanması için kendi bakanlarını ve üst düzey yetkililerini görevlendirdi. Ancak sağlanacak finansman miktarı ve kaynakların nereden geleceği gibi başlıklar nedeniyle zengin ve yoksul dünya arasındaki büyük anlaşmazlıklar devam ediyor.

İklim Finansmanı Bekledikçe Daha Pahalıya Mâl Oluyor

Müzakereler, 2035 yılına kadar yoksul ülkeler için her yıl en az 1 trilyon dolar iklim finansmanı sağlanması hedefi çerçevesinde başlamıştı. Bu miktar, 2021’den bu yana COP başkanlıkları tarafından toplanan ve ekonomistler Nicholas Stern, Vera Songwe ve Amar Bhattacharya’nın başkanlık ettiği yüksek düzeyli uzmanlar grubunun daha önce ortaya koydukları bir çalışmanın ürünü. 2022’de yapılan çalışma, her yıl yaklaşık 2.4 trilyon dolar finansmana ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymuştu.

Orijinal çalışmada, bu finansmanın en az yarısının, yoksul ülkelerin kendi bütçelerinden sağlanması, geriye kalan 1 trilyon doların ise zengin ülkelerden gelen denizaşırı yardımları da içeren dış kaynaklardan sağlanması gerektiği belirtiliyor.

Bu haftaki takip raporu ise, 2035 yılına kadar Çin hariç gelişmekte olan ülkelerin her yıl 1,3 trilyon dolara ihtiyaç duyacağı uyarısında bulundu. 2035 yılına kadar, 1,3 değil de 1 trilyon dolarlık hedefe ulaşılmasının ise gelecekte sorunlar yaratacağı da ifade edildi.

Gelişmekte olan ülkelerden oluşan önemli bir koalisyon tarafından desteklenen 77’ler Grubu (G77) da 1,3 trilyon dolarlık bir iklim finansmanı hedefi çağrısında bulundu. İlk olarak Afrika Grubu tarafından ortaya atılan bu öneri, Küresel Güney’de giderek artan bir destek kazanıyor. Daha önceki öneriler 1 trilyon dolar ile 1.5 trilyon dolar arasında değişirken, 1.3 trilyon dolarlık rakam tartışmalarda kritik bir dönüm noktasını temsil ediyor.

Konu hakkında konuşan ekonomist Lord Stern, “Bekledikçe daha pahalıya mal oluyor. 2030’a kadar 1 trilyon dolar, zengin ülkeler için kesinlikle mümkün. Bu gerçek bir taahhüt ve hızlı davranmayı gerektiriyor” dedi.

Stern, 1 trilyon doların yarısının özel sektör yatırımlarından, yaklaşık 250 milyar doların Dünya Bankası gibi çok taraflı kalkınma bankalarından, geri kalanının ise gelişmiş ülkelerden savunmasız ülkelere doğrudan hibe, Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) özel çekim hakları, havacılık ile deniz taşımacılığı gibi yeni vergi türleri gibi farklı kaynaklardan sağlanabileceğini de belirtiyor.

Önde gelen ülkelere, bu analizdeki mantığı benimseme çağrısında da bulunan Stern, “Sorunları ertelemek bir çözüm getirmez” diye ekledi.

“Özel Değil, Kamu Temelli Finansman Taahhüdü Gerekli”

İklim ve enerji düşünce kuruluşu Power Shift Africa’nın direktörü Mohamed Adow ise raporla ilgili olarak şunları söyledi:

“Saygın ekonomistlerin iklim finansmanı için trilyonlarca dolara ihtiyaç duyulduğunu vurgulamalarını görmek güzel. Bu, gelişmekte olan ülkelerin COP29’daki taleplerinin meşru olduğunu gösteriyor ve Bakü’de güçlü bir iklim finansmanı anlaşması yapılmasının önemini pekiştiriyor. Ama bir yandan da özel finansmanın, yeni yenilenebilir enerji projelerinin inşasında bir rolü olsa da, bu finansman türü savunmasız toplulukların uyum ihtiyaçlarını ele almakta başarısız oldu. İşte bu yüzden, kâr amacı gütmeyen özel finansmanın çözüm getiremeyeceği sorunları ele almak için hibe temelli kamu finansmanına yönelik bir taahhüt alınmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

Yoksul ülkelere sağlanacak finansman, COP29 zirvesindeki en büyük tartışma konusunu oluşturuyor. 2015 Paris İklim Anlaşması’na göre, zengin ülkelerin yoksul dünyaya karşı bir yükümlülüğü bulunuyor ve bu yıl zengin ülkeler sorumluluklarını nasıl yerine getireceklerini belirten “Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG)” belirlemek zorundalar.

Zengin ülkeler, belirli bir miktar para sağlamayı kabul etseler de, bu hedefin büyük bir kısmını özel sektörden gelen finansmanla karşılamayı planlıyorlar. Bazı ülkeler, gerekli paranın bir kısmını sağlamak için yeni vergiler veya harçlar öneriyor. Zengin ülkeler ayrıca, yüksek seragazı emisyonlarına sahip olan petrole dayalı ekonomilere sahip ülkeler ve büyük gelişen ekonomilerin, örneğin Çin’in, katkıda bulunmasını talep ediyorlar.

“Zengin Ülkeler Temel Finansmanı Görmezden Geliyor”

Olası bir anlaşmanın erken taslakları, ülkelerin kilit meselelerde çok farklı noktalarda olduğunu gösteriyor. iklim değişikliği ile mücadele için küresel iş birliğini artırmayı amaçlayan bir küresel hareket olan Fosil Yakıtların Yayılmaması Anlaşması İnisiyatifi’nin (Fossil Fuel Non-Proliferation Treaty Initiative) küresel katılım direktörü ve iklim aktivisti Harjeet Singh, şunları söyledi:

“Bu rapor da dahil olmak üzere bir rapor peşinden bir başka rapor, inkar edilemez bir gerçeği ortaya koyuyor: Ekonomileri dönüştürmek ve artan iklim etkileriyle mücadele etmek için her yıl trilyonlarca dolara ihtiyacımız var ve hareketsizliğin maliyeti, katlanarak artacak. Ancak, zengin ülkelerin liderleri, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu temel finansmanı görmezden gelmeye ve adil, küresel bir geçişin tek yolumuz olduğunu göz ardı etmeye devam ediyorlar. COP29, muhasebe hileleri yerine gerçekten trilyonlarca dolarlık hibe gibi anlamlı bir iklim finansmanı hedefi belirlemezse, hepimiz kaybeden tarafta olacağız. İklim felaketi zaten her gün yaşanan bir gerçek, ve her gecikme, herkes için krizi daha da derinleştiriyor.”

Ev sahibi Azerbaycan’ın baş müzakerecisi ve hükümetler arasındaki anlaşmazlıkları çözmekle sorumlu olan Yalchin Rafiyev, görüşmelerin bu erken aşamada beklendiği gibi ilerlediği iddiasında bulundu.

Görüşmeler, Dünya Bankası ve diğer çok taraflı kalkınma bankalarının, 2030 yılına kadar yıllık 120 milyar dolara çıkarılacak iklim finansmanı taahhütlerini iki katına çıkaracaklarını duyurmalarıyla biraz daha canlanırken, Rafiyev, “Gelişim bankalarından daha fazla finansman sağlamak için çok çalışıyoruz. Bu güçlü bir taahhüt” dedi.

Ancak bir kamu finansmanı kurumundan üst düzey bir yönetici, Guardian’a yaptığı açıklamada bu miktarın yeterli olmadığını belirterek, “Daha fazlasını yapabilirlerdi” diye konuştu.