;
Ekonomi Politika

İklim Diplomasisinde Neler Yaşanıyor? İşte Son Gelişmeler…

İklim Haber olarak iklim diplomasisindeki son gelişmeleri okuyucularımız için derledik. Son dönemde yaşananları, farklı ülkelerdeki seçim heyecanında iklim değişikliğinin yerini incelemeye çalıştık… Bu arada ufak bir not: Bir sonraki uluslararası iklim için okulu kırma eyleminin 24 Mayıs’ta yapılması planlanıyor.

United Nations Secretary General’s Climate Summit – UNSG (Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin İklim Zirvesi): BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, hükümetlere, iş dünyasına ve sivil topluma verilen “Bir Planla Gelin” mesajında, 23 Eylül’de düzenlenecek zirveyi, en fazla salım yapan ülkelerin 2020’ye kadar iddialarını nasıl artırmaya çalıştıklarını anlayacağımız an olarak belirliyor. Guterres’in bu hamlesi yüksek bahisli bir diplomatik oyunolarak yorumlanıyor ancakekibi bu hamlenin liderlere baskı yapmaya değeceğini düşünüyor.

Belt and Road Initiative-BRI (Bir Kuşak Bir Yol Girişimi): UNSG zirvesinde Çin ile ilgili önemli gelişmeler yaşanması bekleniyor. 25-27 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek Kuşak ve Yol zirvesi, Pekin’in iklim lideri olarak algılanma derdinin ne boyutta olduğunu gösterecek. Yeni bir BRI Enerji Ortaklığı’nın başlatılması beklenen zirveye, 40 devlet lideri ve 100 ülkeden yetkililerin katılması bekleniyor. Cezayir, Azerbaycan, Afganistan, Bolivya, Ekvator Ginesi, Irak, Kuveyt, Laos, Malta, Myanmar, Nepal, Nijer, Pakistan, Sudan, Tacikistan, Türkiye, Venezuela, Kamboçya, Filipin ve Malezya bu ortaklığa katılabileceklerine dair sinyaller verdiler.

BRI, rakamlar ve Paris Anlaşması’nı zedeleyebilecek kömür, petrol ve gaz altyapısındaki küresel yatırımların potansiyel olarak ne anlama gelebileceği sebebiyle önemli. Çin Halk Bankası’nın eski baş ekonomisti Ma Jun’a göre, “BRI ülkeleri 2050’ye kadar küresel karbondioksit emisyonlarının yarısından fazlasından sorumlu olabilir”.

2015-2017 yıllarını kapsayan Eylem Planı, planın neredeyse 1 trilyon dolarlık yatırıma mâl olmasının beklendiğini ortaya çıkardı. Bu rakam, Marshall Planı’nın bugünkü dolarla ölçülürse yedi katıdan daha fazlasına denk geliyor. Çin’in yurtdışındaki BRI ülkelerine yaptığı yatırım, 2012 ve 2017 yılları arasında 80,73 milyar dolara ulaştı. Morgan Stanley’in tahminlerine göre BRI’nin toplam harcamaları 2027’de 1,3 trilyon dolara yükselebilir. Geleceğe dair diğer harcama tahminleri ise 4 ila 8 trilyon dolar arasında değişiyor.

Çin’in 2020 Ulusal Katkı Beyanı (NDC): Çin Çevre Bakanı, geçen ay “NDC belgemizi Paris Anlaşması’na uygun olarak güncelliyoruz ve uzun vadeli planımızı 2020 yılına kadar zamanında ileteceğiz” açıklaması yaptı. Ancak, “NDC belgesinin güncellenmesi”ne şüpheyle yaklaşılıyor. Güncelleme iddiasının dikkate alınıp alınmadığı belirsiz. Aynı zamanda “güncelleştirilmiş NDC belgesinin” ne zaman teslim edileceği de açık değil. Pekin ayrıca, bu yılın sonuna doğru karbon piyasası için güncellenmiş bir plan sunabilir.

Avrupa: İtalya, BRI’ya katılan ilk G7 ülkesi oldu. Bu arada, Avrupa Komisyonu Çin’i “sistemik bir rakip” olarak tanımladı ve Çin yatırımlarının Avrupa’da daha sıkı kontrol altına alınması ve Çin pazarına daha eşit erişim sağlanması için Çin ile ilgili 10 eylem maddesi önerdi.

AB /Çin: Avrupa Birliği ve Çin’in 9 Nisan’da yayımladığı ve “temiz enerji/yeşil finans üzerinde birlikte çalışmaya devam etme” sözü verdikleri ortak bildiri de çok az detay sunuyor. Bildiride “BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Eylül 2019’da düzenlenecek İklim Eylemi Zirvesi’nden başarılı sonuçlar” için beraber çalışmaktan bahsedilse de metin başka hiçbir ayrıntı içermiyor.

AB: Brüksel’deki yetkililer UNSG zirvesinde neler sunabileceklerini araştırıyorlar: 2030 yılına kadar %45-50’lik bir seragazı azaltma hedefi politik olarak mümkün mü, Brexit sonrası uygulanabilir mi soruları ana gündemi oluşturuyor.

COP25: Buluşmanın gerçekleşeceği yer bu hafta belli oldu. Açıklamaya göre Şili’de düzenlenecek olan COP25 Cerrillos Bicentenary Park’da gerçekleşecek. Zirvedeki anahtar temaların temel olarak her şeyi içermesi bekleniyor: Okyanuslar, Antarktika, yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi, ekosistemler, biyolojik çeşitlilik ve elektrikli mobilite. Ancak herkes özellikle Madde 6 (Article 6) ve karbon piyasaları tartışmalarının hareketli geçmesini bekliyor.

COP26: 2020 yılında düzenlenecek COP26’yı hangi ülkenin düzenleyeceği ise bilinmezliğini koruyor. Türkiye, İtalya ve İngiltere zirveyi düzenlemek için beyanda bulunan ülkeler olarak ön plana çıkıyor. COP26 için adaylığını açıklayan Türkiye’nin rakipleri Londra ve Roma diplomatik çevrelerde aktif olarak zirveye ev sahipliği yapmak için çalışıyorlar.

International Energy Agency (IEA-Uluslararası Enerji Ajansı): İş ve yatırım dünyasının öncü isimleri, iklim liderleri ve teknik uzmanlardan oluşan 60 kişilik bir grup, IEA’nın birçok kişi ve kurum üzerinde oldukça etkisi olan senaryolarının, yüksek emisyonlu kararları meşrulaştırmak için kullanılmamasını talep eden bir mektup yazdı.Önümüzdeki aylarda IEA üzerinde daha fazla baskı bekleniyor.

Dünya Bankası: Donald Trump’ın aday gösterdiği ve Dünya Bankası’nın yeni başkanı seçilen David Malpass ise iklim değişikliği eylem planının öncelik taşımaya devam ettiğini ve bankanın iklim hedeflerinden taviz verilmeyeceğini açıkladı. Gelişmekte olan ülkelerin küresel ısınma ile mücadelelerine yaptığı yardımların bankanın misyonunun merkezinde kalacağını ifade eden Malpass ayrıca, Trump’ın ABD’li kömür üreticilerine yönelik güçlü desteğine rağmen, bankanın yeni kömür yakıtlı santrallara borç vermeyi reddetmeye devam edeceğini de vurguladı.

Avustralya: Ülke resmi olarak 18 Mayıs’ta sandık başına gidiyor ve iklim, seçmenlerin gündeminde büyük bir etken olarak görülüyor. Avustralya Başbakanı Scott Morrison’un iklim değişikliği ve göç konusundaki yoğun eleştiri alan politikaları, seçimlerdeki dezavantajı olarak öne çıkıyor. İklim değişikliği, son yıllarda gelir dağılımındaki olumsuz değişmeler, elektrikli arabalar ve ekonomik durgunluk ise muhalefetin seçim kozları arasında bulunuyor.

Japonya’nın 2050 planı: Bir hükümet heyeti ülkeye “2050’den sonra en kısa sürede karbon nötr hale gelmeyi hedeflemesini” ve kömür kullanımını azaltmasını tavsiye etti. Abe yönetiminin Haziran ayında yeni bir iklim planı açıklaması bekleniyor. Mevcut hedef 2050 yılına kadar %80’lik seragazı azaltımını öngörüyor. Nikkei’ye göre, bu 2070 yıllarında net sıfır anlamına geliyor. Japonya ayrıca, yalnızca ülke sınırları içerisinde geçerli olmak üzere, yerli kömür yakıtlı enerji santralları inşası için yeni denetimler getireceklerini de duyurdu.

Güney Kore: Güney Kore, ülkedeki kömür santrallarının rehabilitasyonunu, büyük ölçüde hava kirliliği nedeniyle olmak üzere çeşitli bölgelerden ve sivil toplumdan gelen baskı üzerine askıya aldı.

Pakistan: Ülkenin Nisan ayında açıklayacağı yenilenebilir enerji politikası hedeflerine göre, yenilenebilir enerjilerin payı (güneş, rüzgar, biyokütle, küçük ölçekli hidroelektrik) %4’ten %30’a çıkarılacak.

Hindistan: Toplamda yedi aşamanın olacağı seçimlerin ilk aşaması geçen hafta başladı. Mayıs ayının sonuna kadar yeni hükümetin kurulması bekleniyor. Her ne kadar iklim önemli bir etken olarak görülmese de elektrik, kirlilik ve temiz enerji için aynı şeyler söylenemez. Yapılan bir ankete göre, iş ve sağlık hizmetleri ülke genelinde en önemli konular olarak ele alınırken, seçmenler için kentsel alanlarda hava ve su kirliliği de giderek önemini artırıyor.

Arjantin: Enflasyonun %47’yi bulduğu Arjantin zor günlerden geçiyor. İklim ve enerji politikası da umutsuz: Hükümet, Vaca Muerta’da gaz arama ve çıkarma için uygulanan sübvansiyonları IMF’nin de talep ettiği şekilde sonlandırıp sonlandırmayacağını henüz belirlemedi. Bu sübvansiyonlardan yararlanan, aralarında YPF, Tecpetrol ve Wintershall’ın da bulunduğu büyük petrol şirketleri bu kararı durdurmak için lobi çalışmaları yapıyorlar.

Kanada: Seçimler karbon fiyatlandırmasının hakimiyetinde görünüyor. Muhafazakâr The Tories partisi, Kanadalılara doğrudan bu konuda mesaj veriyor. Karbon vergisi, benzinin de dahil olduğu 21 farklı yakıt çeşidini ücretlendiriyor. Başlangıçta ton başına 20 dolar olan karbon fiyatının 2022’ye kadar 50 dolara çıkması bekleniyor.

Merkez Bankaları: Geleneksel olarak iklim/finansal risk alanından uzak duran merkez bankaları en sonunda sessizliklerini bozdular. Geçen ay İngiltere Bankası, Avustralya Merkez Bankası, San Francisco Merkez Bankası ve Kanada Bankası finansal istikrar için fosil yakıtlardan uzaklaşmaları gerektiğini işaret eden ayrı ayrı mektuplar/analizler yayımladılar.