2023’te insanlar, iklim değişikliği olmadan beklenenden ortalama 50 gün daha fazla sağlığı tehdit eden sıcaklıklara maruz kaldı. Aşırı kuraklık küresel kara alanının %48’ini etkiledi. 1981-2010’dan bu yana kuraklık ve sıcak hava dalgası olaylarındaki artış, 2022’de değerlendirilen 124 ülkede 151 milyon daha fazla insanın orta veya şiddetli gıda güvensizliği yaşamasıyla ilişkilendirildi ki bu kaydedilen en yüksek seviye.
İklim değişikliğinden kaynaklanan çoklu sağlık tehditleri tehlikeli yeni rekorlar kırarken, Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2024 Raporu, fosil yakıtları finanse etmek için harcanan trilyonlarca doların yeniden yönlendirilmesi ve dünya çapında milyarlarca insanın sağlığına zarar vermek yerine net sıfır sera gazı (GHG) ekonomisine hızlı ve adil bir geçiş için kullanılması çağrısında bulunuyor.
BM Taraflar Konferansı (COP29) öncesinde yayımlanan rapor, aşırı yağışlar, mahsur kalan kömür varlıkları, ağaç örtüsü kaybı, kum ve toz fırtınaları, artan gece sıcaklıkları ve uyku kaybı ile iklim ve sağlık eğitimi ve öğretimini kaydeden yeni ölçütler de dahil olmak üzere sağlık ve iklim değişikliği arasındaki bağlantıların en güncel değerlendirmesini sunuyor.
İklim Değişikliğinin Rekor Kıran İnsani Maliyetleri Artıyor
2023 yılı, kalıcı kuraklıklar, ölümcül sıcak hava dalgaları ve yıkıcı orman yangınları, fırtınalar ve seller ile dünya çapında insanların sağlığı, yaşamları ve geçim kaynakları üzerinde feci etkileri olan, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu.
Sıcağa bağlı ölümler hızla artmaya devam ediyor ve yüksek ısınma senaryosunda soğuğa bağlı ölümleri geçmesi bekleniyor. Küresel olarak 2023 yılında, 65 yaş üstü kişilerde sıcaklığa bağlı ölümler 1990’lardaki ölümlere göre %167 gibi rekor bir oranda arttı; sıcaklıklar değişmemiş olsaydı (yani sadece değişen demografik özellikler hesaba katıldığında) %65’lik bir artış beklenirdi. Bu durum mevcut eşitsizlikleri daha da artırıyor; iklim değişikliğinin eklediği sağlığı tehdit eden sıcak gün sayısı, insani gelişme endeksi (eğitim, gelir ve yaşam beklentisinin bir ölçüsü) düşük olan ülkelerde daha yüksek gerçekleşiyor.
2023 yılında dünya genelinde insanlar, yürüyüş veya bisiklete binme gibi hafif açık hava egzersizleri yaparken en azından orta derecede ısı stresi riski oluşturan ortalama 1.512 saatlik tüm zamanların en yüksek sıcaklığına maruz kaldı. Bu, 1990-1999 yıllık ortalamasına göre %27,7’lik bir artış (328 saat).
Son 10 yılda (2014-2023), küresel kara alanının %61’inde 1961-1990 ortalamasına kıyasla aşırı yağış olaylarında artış görüldü; bu da sel, bulaşıcı hastalık ve su kirliliği riskini artırdı. Buna paralel olarak, daha sık görülen sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar, 2022 yılında 124 ülkede 151 milyon daha fazla insanın orta ve şiddetli gıda güvensizliği yaşamasına neden oldu. Sonuç olarak rapor, aşırı hava olaylarından kaynaklanan ekonomik kayıpların (hastalıktan ziyade fiziksel varlıklarla bağlantılı) toplam yıllık değerini 2019-2023 yılları arasında 227 milyar ABD doları olarak tahmin ediyor ki bu değer dünya ekonomilerinin %60’ının GSYH’sini aşıyor.
Sivrisinek kaynaklı ölümcül bulaşıcı hastalıkların yayılması için iklimsel uygunluk da arttı. Örneğin, Aedes albopictus sivrisinekleri tarafından dang hastalığının bulaşma riski 1951-1960 yıllarına kıyasla son 10 yılda (2014-2023) %46, Aedes aegypti ise %11 oranında arttı. 2023’te 80’den fazla ülkede/bölgede tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 5 milyonun üzerinde dang vakası rapor edildi.
2023’te Aşırı Sıcaklar Nedeniyle Yaşanan İşgücü Kaybının Bedeli 846 Milyon Dolar
Türkiye’ye dair çarpıcı veriler sunan rapora göre, 2014-2023 yılları arasında, Türkiye’de her bir bebek ve 65 yaş üstü yetişkin sırasıyla yılda ortalama 14,8 gün ve 13,7 gün sıcak hava dalgasına maruz kaldı. Yalnızca 2023 yılında, aynı gruplar yılda 24,8 gün ve 21,9 gün sıcak hava dalgasına maruz kaldı. 2023 yılında sıcağa maruz kalma nedeniyle 471 milyon işgücü saati kaybedildi; bu da 1990-1999 yıllık ortalamasına göre %14’lük bir artış anlamına geliyor. 2023 yılında sıcak hava nedeniyle işgücü kapasitesinin azalmasından kaynaklanan potansiyel gelir kaybı 846 milyon ABD doları.
Bunların yanı sıra 2019-2023 yılları arasında her yıl, Türkiye’nin yüzölçümünün %82,7’si en az bir ay, %43,3’ü en az üç ay ve %11,7’si en az altı ay aşırı kuraklık yaşadı.
Benzer şekilde, 2021 yılında Türkiye’de 51000 ölüm antropojenik hava kirliliğine (PM2.5) atfedilebilir. Kömür ve gaz dahil olmak üzere fosil yakıtlar bu ölümlerin %56,5’ine katkıda bulundu. 2021 yılında hava kirliliğine bağlı erken ölümlerin ekonomik değeri 40,75 milyar ABD dolarıdır.
Hükümetler Yangını Körüklerken Sınırlı İlerlemeyi Tersine Çeviriyor
Yeni ve güncellenmiş göstergeler, hükümetlerin ve şirketlerin fosil yakıtlara yaptıkları ısrarlı yatırımlar, tüm zamanların en yüksek seragazı emisyonları ve dünyanın dört bir yanındaki insanların hayatta kalma şansını azaltan şaşırtıcı ağaç kayıplarıyla yangını körüklemeye devam ettiklerini ortaya koyuyor. 2023 yılında, enerjiyle ilgili küresel karbondioksit emisyonları 2022’nin %1,1 üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı ve küresel enerji sistemindeki fosil yakıtların oranı 2021 yılında son on yılda ilk kez artarak tüm enerjinin %80,3’üne ulaştı (2020’de %80,1’den).
İklim eylemi finansman eksikliği nedeniyle sınırlanırken, fosil yakıt yatırımı 2023’te küresel enerji yatırımının %36,6’sını çekmeye devam etti ve birçok hükümet Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yükselen enerji fiyatlarına yanıt olarak açık fosil yakıt sübvansiyonlarını da artırdı. 2022 yılında, raporda analiz edilen 86 ülkeden 72’si (%84) fosil yakıtları toplamda 1,4 trilyon ABD dolar gibi rekor bir net tutarda sübvanse ederek COP28’de iklim eylemini desteklemek için verilen mali taahhütleri gölgede bıraktı. Bu sübvansiyonlar 47 ülkede ulusal sağlık harcamalarının %10’unu, 23 ülkede ise %100’ünü aştı.
Bu endişe verici arka plan karşısında, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız ülkeleri desteklemek üzere 2022 yılında COP27’de kurulan Kayıp ve Zarar Fonu, her yıl tahmini ihtiyacın %0,2’sinden daha azına tekabül eden 700 milyon ABD Doları gibi çok daha küçük bir meblağda ilk taahhütleri aldı. Benzer şekilde, kırılgan ülkelerin iklim değişikliğiyle başa çıkmalarını desteklemek için vaat edilen yılda 100 milyar ABD doları gibi nispeten mütevazı bir miktarın sağlanmasında 10 yıl süren gecikme, ilerlemeyi engelledi ve küresel eşitsizlikleri artırdı.
Rekor kârlarla desteklenen dünyanın en büyük 114 petrol ve gaz şirketi, geçen yıldan bu yana öngörülen fosil yakıt üretim seviyelerini arttırdı; bu da seragazı emisyonlarının 1,5 derece ısınma ile uyumlu seviyeleri 2030 yılında %59, 2040 yılında ise şaşırtıcı bir şekilde %189 oranında aşmasına yol açacak ve Paris Anlaşması ile uyumluluklarını daha da azaltacak. Daha da kötüsü, bu şirketlerin 33’ünün 2040 yılında 1.5 derece ile uyumlu seragazı emisyonlarını %300’ün üzerinde aşması bekleniyor.
Buna ek olarak, bu yılki raporda yer alan yeni veriler, 2016 (Paris Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarih) ile 2022 yılları arasında küresel ağaç örtüsünün %5’ine denk gelen yaklaşık 182 milyon hektar ormanın yok edildiğini ve dünyanın karbondioksiti yakalama konusundaki doğal kapasitesinin azaldığını tahmin ediyor. En büyük ağaç örtüsü kayıpları Rusya (35,8 milyon hektar), ABD ve Kanada’da (her ülkede yaklaşık 15 milyon hektar) yaşandı. Aynı zamanda, kırmızı et ve süt ürünleri alımındaki artış, 2016-2021 yılları arasında diyete bağlı ölümleri 220.000 artırdı ve tarımsal seragazı emisyonlarında %2,9’luk bir artışa katkıda bulundu.
Finansman İnsan Sağlığına Zarar Vermek Yerine Fayda Sağlayan Eylemlere Yönlendirilmeli
Raporda ortaya konan rekor düzeydeki sağlık zararlarına rağmen, ihtiyatlı iyimserlik için bazı nedenler bulunuyor. Fosil yakıt kaynaklı hava kirliliğinden kaynaklanan ölümler 2016’da 2,25 milyon iken 2021’de neredeyse %7 azalarak 2,09 milyona düştü; bu düşüşün %59’u kömür yakılmasından kaynaklanan kirliliği azaltma çabalarından kaynaklanıyor ve kömürün kullanımdan kaldırılmasının hayat kurtarma potansiyelini gösteriyor.
Aynı zamanda, temiz ve modern yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen elektriğin payı 2021’de %10,5’e ulaşarak 2016’nın (%5,5) neredeyse iki katına çıkarken, temiz enerjiye yapılan küresel yatırım 2023’te %10 artarak 1,9 trilyon ABD dolarına ulaştı ve fosil yakıt yatırımlarını %73 oranında aştı. Bu arada, yenilenebilir enerjideki istihdam 2022’de 13,7 milyon çalışanla (2016’dan bu yana %35,6 artış) rekor seviyeye ulaşarak yenilenebilir enerjinin şimdi ve gelecekte iş güvenliğini destekleyebileceğini bir kez daha teyit etti.
Raporda, bireylerin, şirketlerin, bilim insanlarının ve uluslararası kuruluşların iklim değişikliği ve sağlık konularına olan ilgisinin giderek arttığına dikkat çekilerek, sağlıklı ve müreffeh bir geleceğin hala ulaşılabilir olduğuna dair umutlar dile getiriliyor.