Bilim

İklim Değişikliği ve Turizm İlişkisinde Güncel Trendler Sürdürülebilir Dönüşüm İhtiyacına Nasıl Işık Tutabilir?

Turizm sektörünün küresel karbon emisyonlarına katkısının %2 civarında olduğunu sanıyorduk. Yakın zamanda Avustralya’dan bilim insanlarının yayımladığı bir çalışma, dünya genelinde turizm sektörünün küresel seragazı emisyonlarının %8’inden sorumlu olduğunu ispatladı. Sektörün, krizler çağında, şapkasını önüne koyup yeni bir yol haritası çizmesinin tam zamanı.

YAZI: Doç. Dr. Sevil ACAR, Boğaziçi Üniversitesi

COVID-19 salgını öncesinde küresel turizm, küre­sel hasılaya önemli ölçüde katkı sağlayan, yıllık ortalama %4’lük büyüme oranıyla pek çok sektörü geride bırakan bir sektördü. Salgın sonrasında sektörün kendini toparlama sürecine gireceği ve yeniden organize olarak günün şartlarına ayak uydurabileceği varsayımıyla öneminden bir şey yitirmeyeceğini söyleyebiliriz. Fakat salgın sonrasında turizmin nasıl dönüşmesi gerektiğine dair çizilecek rotayı sadece salgının beraberinde getirdiği gereksinimler üzerinden değil, çok daha önceden sektörü etkilemeye başlamış ve uzun soluklu mücadeleyi gerektiren iklim krizi perspektifinden değerlendirmemiz gerekecek.

Turizm sektörü, insanların uzak mesafeler kat edebil­mesi amacıyla hava ve kara yolu taşımacılığını da içerdi­ği ve özellikle de hava trafiği atmosfere yüklü miktarlarda CO2 saldığı için iklim değişikliğine katkıda bulunan önemli sektörlerden. Uluslararası istatistiklere göre, turizm sektörünün küresel karbon emisyonlarına katkısının %2 civarında olduğunu sanıyorduk. Yakın zamanda Avustralya’dan bilim insanlarının Nature Climate Change dergisinde yayımladığı bir çalışma (Lenzen vd., 2018), dünya genelinde turizm sektörünün küresel seragazı emisyonlarının %8’inden sorumlu olduğunu ispatladı. Çalışmaya göre 2009-2013 yılları arasında turizmin küresel karbon ayakizi 3.9 GtCO2e’nden 4.5 GtCO2e’ne çıktı. Bu emisyon artışının en büyük bileşenleri turizm aktivitelerinin içerdiği ulaştırma, alışveriş ve gıda sektörlerinden geliyor. Dahası, söz konusu karbon emisyonları en çok yüksek gelirli ülkeler tarafından yine yüksek gelirli ülkelerde salınıyor. Çarpıcı bir bulgu olarak aynı dönem içinde turizme bağlı karbon ayakizi artışının en hızlı olduğu yer, orta gelirli bir ülke olan Çin oldu.

Daha çarpıcı bir bulgu ise 1 dolarlık nihai talep karşılığında ne kadar karbondioksit (eşdeğeri) salındığı kıyaslandığında ortaya çıkıyor. Girdi-çıktı tablolarından elde ettikleri karbon çarpanlarını sektörel olarak kıyaslayan Lenzen vd. (2018), küresel turizme olan 1 dolarlık nihai talebin 1 kgCO2e kadar salıma yol açmasına karşın, bu çarpanın küresel imalat ve küresel inşaat sektörlerinin karbon çarpanlarından (sırasıyla imalat 0.8 kgCO2e/$, in­şaat 0.7 kgCO2e/$) yüksek olduğunu buldular. Turizme ilişkin harcamala­rın artışı tam da bu nedenle imalat, inşaat ve diğer hizmetler sektöründe­ki talep artışlarından daha fazla emis­yon artışına neden oluyor (Lenzen vd., 2018: 524). Bu farkın sebebini yine turizm harcamalarının bileşen­lerinde aramak gerekir. Hem yük­sek, hem orta, hem de düşük gelirli ülkeler için turizm harcamaların en çok yoğunlaştığı kalem (satın alınan ürün bakımından), hava ve kara yolu taşımacılığı iken, düşük gelirli ülkeler için ulaştırmaya eşdeğer sayılabilecek bir diğer harcama kalemi de tarım sektörüne yönelik harcamalar.

Turizmin İklim Kriziyle İmtihanı

Öte yandan iklim değişikliği de turizmi etkileyen önemli faktörlerden. Fırtına, kasırga ve aşırı hava olaylarının artma­sı, bunlardan etkilenen bölgelerde tu­rizmin zarar görmesine neden oluyor. Küresel iklim değişikliği sonucunda deniz seviyelerinin yükselmesi, kıyı­lardaki kara alanlarını küçültürken turizmle geçinen bazı ada devletlerini şimdiden tehdit ediyor. Yine küresel ısınmanın beraberinde getirdiği ku­raklık, salgın hastalıklar ve sıcak hava dalgaları turizmi etkileyebilecek, tu­ristleri o destinasyonlardan uzak tu­tabilecek olaylar arasında. Küresel ısınma, kayak merkezlerindeki kar miktarını azaltabilir, böylelikle kayak sezonunu kısaltabilir. Halihazırda sı­cak olarak bilinen Asya ve Akdeniz’in tatil bölgelerindeki sıcaklığı iyice ar­tırarak, salgın hastalıklar ve su kıtlığı gibi korkuları da tetikleyerek turistleri bu bölgelerden uzaklaştırabilir. Yağ­mur ormanları ile mercan resifleri, kü­resel iklim değişikliğine karşı korun­masız olan diğer turizm alanlarından. Örneğin küresel ısınma ve okyanus asitlenmesi sonucu denizlerde yük­sek sıcaklık vb. streslerle karşı karşıya kalan mercanlar beyazlaşır ve türleri tehlike altına girer. Turizm ve balıkçı­lık gibi sektörlere katkılarının yanı sıra mercan ekosistemleri, türlerin varolu­şu ve devamı, kıyıların erozyon ve fır­tınalara karşı korunması için de büyük önem atfediyor.

Şekil 1, iklim değişikliğine bağlı hava olaylarının, hastalıkların ve artan ula­şım maliyetlerinin başlıca turizm des­tinasyonlarına etkilerinin coğrafi dağı­lımını gösteriyor.

Şekle göre, hemen her kıtada iklim değişikliğine bağlı etkiler turizmi ye­niden şekillendiriyor. Akdeniz’de daha sıcak yazlar, su kıtlığı, toprakta ve denizde biyoçeşitlilik azalışı, ar­tan salgın hastalıklar; Ortadoğu’da daha sıcak yazlar ve su kıtlığı; Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerde daha sıcak kışlar, deniz seviyelerinin yükselmesi; Güneydoğu Asya ile Amerika kıtası­nın tamamında aşırı hava olaylarının artması; Afrika’da, Güney Amerika’da ve ada ülkelerinde benzer değişimlere ek olarak ulaşım maliyetlerinin artma­sı, turizmi sekteye uğratmaya devam edecek. Haritada “hotspots” (sıcak bölgeler) olarak gösterilen yerler ise, iklim değişikliğine bağlı göç hareketle­rinin başlayabileceği bölgeler. Özellik­le Akdeniz havzası, Avustralya ve Yeni Zelanda, Karayipler, Hint ve Pasifik okyanuslarındaki küçük ada devletleri ilk göç verecek, hatta vermeye başla­mış bölgeler arasında.

Bütün bu gelişmelere karşılık turizm sektörü ana oyuncularının politika ya­pıcıdan başlayarak tur operatörü ve turistlere kadar tüm bileşenleriyle sek­törü sürdürülebilir kılmak için bir yol haritası çizmesi, uyum için seferber olması, küresel ısınmayı azaltıcı tedbir­lerin bir parçası olması gerekir. Böylelikle iklim değişikliğine adaptasyon ve küresel ısınmayı azaltma çabaları, sadece yerel olarak turizmi ve turizm ile ilişkili sektörleri korumakla kalma­yacak, genel olarak dünyada var olan farklı ekosistemlerin bütünlüğüne ve sürdürülebilirliğine, biyoçeşitliliğin ko­runmasına da hizmet edecek.

Kaynaklar:

Dünya Turizm Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (2008), Climate Change and Tourism: Responding to Global Challenges.

Lenzen vd. (2018), The carbon footprint of global tourism, Nature Climate Change, Vol. 8: 522-528.

Önceki Haberler

BM İklim Şefi Finans Müzakereleri Yavaş İlerlerken G20 Liderlerinden Destek İstedi

BM iklim şefi Stiell, gelecek hafta toplanacak G20 liderlerine iklim finansmanı çabalarına destek verme çağrısında…

16 Kasım 2024

Aliyev Bir Senedir Paris Anlaşması’nı Bir Kez Olsun Anmamış!

İlham Aliyev’in geçtiğimiz 1 senede yaptığı konuşmaları analiz eden bir çalışmaya göre, COP29’un ev sahibinin…

16 Kasım 2024

COP29’daki İlk Günün Fosili Ödülü G7’ye Gitti!

G7, son 20 yılda iklim finansmanı borçlarını ödememesi nedeniyle COP29’da “Günün Fosili” ödülünü aldı. BM…

16 Kasım 2024

Fosil Yakıt Liderleri COP29’da “Kırmızı Halıyla” Karşılandı

Bu yılki BM iklim zirvesine ev sahipliği yapan Azerbaycan, fosil yakıt patronlarına ve lobicilere başkanlığın…

16 Kasım 2024

Fosil Yakıt Endüstrisinin Desteğiyle Oluşturulacak Fon “Şimdilik” İptal

Azerbaycan COP29 Başkanlığı, girişimin 2025 sonrası iklim finansmanı hedefiyle ilgili müzakerelerle iç içe geçme riski…

15 Kasım 2024

Metan Emisyonlarını Azaltmak için Taahhüt Var, Eylem Yok

UNEP, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkileyen metan emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerin arttığını, ancak bu yöndeki…

15 Kasım 2024