Marmara Havzası’nda sucul ekosistemleri inceleyen uzmanlar, iklim değişikliği ve insan etkisiyle göllerde ciddi tahribatların yaşandığına tanıklık etti. Doç. Dr. Ergül, “Göllerde su seviyeleri ortalama 3-4 metre çekilmiş, 50 cm’ye düşen yerler gördük” dedi.
Türkiye’nin deniz, göl ve tüm sucul ekosistemlerindeki canlı çeşitliliğini ve sorunlarını belirlemek için yapılan çalışmanın Marmara ayağında 32 akademisyen iki yıl sürecek bir analiz çalışmasına başladı. 25 havzanın en önemlilerinden Marmara Havzası’nda çalışan uzmanlar Riva, Bakırköy, Maltepe, Silivri, Tavşanlı, Çınarcık gibi noktaların yanı sıra Darlık ve Ömerli gibi baraj gölleri, Küçükçekmece ve İznik gibi doğal göl ve göletlerdeki 94 noktadan örnekler alıp, gözlem yaptı.
DSİ’nin belirlediği yöntemle “Biyolojik Çeşitlilik Analizi”de yapan uzmanlardan Kocaeli Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Halim Aytekin Ergül, proje hakkında bilgiler verdi.
Milliyet gazetesinden Gökhan Karakaş’ın haberinde sözlerine yer verilen Ergül, “İki döneme ait veriler laboratuvarda incelenecek. Sucul ekosistem, kötü, zayıf, orta, iyi ve çok iyi nitelendirilerek rapor hazırlanacak. İlk tespitlerimize göre ne yazık ki göllerde su seviyeleri ortalama üç dört metre çekilmiş. Bazı göllerde botlarla ilerlemek mümkün olmadı. İstanbul’da göllerin derinliği 50 cm’nin altına düşen bölümler bizi üzdü. Göllerdeki yeni türler ise sevindirdi. Genel olarak çeşitliliğin tahminimizden yüksek olması ve canlı kalitesinin iyi olması sevindirici olsa da “Su seviyeleri azalıyor. Bu azalma eninde sonunda biyolojik çeşitliliği olumsuz etkileyecek. İklim değişikliğinin etkileri tahminimizden hızlı geliyor. Atmosfere salınan seragazları, fosil yakıt kullanımı gibi küresel insan faaliyetleri öngörülenden daha hızlı etkileyecek. NASA Temmuz ayında atmosferik karbondioksit oranını milyonda 414 olarak açıkladı. Bu değer yerküre var olduğundan beri en yüksek seviye. Karbon, azot fosfor gibi temel elementlerden havadaki oksijene kadar biyolojik çeşitliliğe bağımlıyız” dedi.
Marmara denizi kıyılarındaki canlı çeşitliliğinin zayıf olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ergül, “Önceden görülen bazı kırmızı alg gibi türleri bulunamazken, bazı kirlilik belirteci türler bol ve yaygın olarak gözlendi. Çeşitliliğin az, miktarın fazla olması besin zinciri yıkımı işaretidir. Kıyılardaki düzensiz kentleşme en büyük neden. Dolgu yapılan yerlerde zeminde yaşayan canlılar yok olmuş, sadece kayalarda tutunabilen türler kalmış. Su sıcaklıklarının yüksek seyretmesi de büyük bir etken. Mart 2021’deki sonuçları aldıktan sonra detaylı bir rapor hazırlayabileceğiz” diye konuştu.
Ülkemizde 25 binden fazla omurgasız hayvan türü, bin 500’den fazla omurgalı hayvan türü, 13 binden fazla bitki türü, 2 bin 500 alg türü yaşıyor. DSİ liderliğindeki bilimsel çalışmaya Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fazıl Özen, Doç. Dr. Özlem Aksoy, Doç.Dr. Arzu Yüce, Dr. Arda Acemi, Serdar Aksan, İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Neslihan Özdelice, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Erdoğan, Doç. Dr. Deniz Odabaşı, Doç. Dr. Serpil Odabaşı, Trakya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Nurcan Özkan, Doç. Dr. Burak Öterler, Sakarya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuğba Sevindik, Dr. Hatice Tunca, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr Özgür Emiroğlu, Dr. Sadi Aksu ve Rize RTE Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gözler gibi isimler katılıyor.
COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…
BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…
Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…
Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…
COP29 zirvesinde iklim finansmanı müzakereleri hız kazanırken, yeni bir çalışma, IMF’nin iklimle ilgili felaketlerden zarar…