İnsan kaynaklı ısınma, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’de şiddetli yağış olasılığını 10 kata kadar, Libya’da ise 50 kata kadar artırdı. Sel ovalarındaki yapılaşma, barajların bakımsızlığı ve diğer yerel faktörler aşırı hava koşullarını insani bir felakete dönüştürdü.
Eylül ayı başlarında İspanya’yı etkileyen bir alçak basınç sistemi ve Doğu Akdeniz’de oluşan Daniel Fırtınası, 10 gün boyunca İspanya, Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye ve Libya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeye büyük miktarda yağmur getirdi. Şiddetli yağmur bölge genelinde büyük sellere yol açarak Bulgaristan’da dört, İspanya’da beş, Türkiye’de yedi ve Yunanistan’da 17 kişinin ölümüne neden oldu. En büyük felaket, sellerin iki barajın çökmesine neden olduğu Libya’da meydana geldi. Kayıpların kesin sayısı hala net olmamakla birlikte, şu anda sadece Derna’da 3.958, Libya’nın başka yerlerinde ise 170 kişinin öldüğü teyit edilmiş durumda ve 10.000’den fazla kişi hala kayıp.
World Weather Attribution grubundan iklim bilimcilerden oluşan uluslararası bir ekip tarafından yapılan hızlı analize göre, Eylül ayı başında Akdeniz’in büyük bölümünde yıkıma neden olan şiddetli yağışların sera gazı emisyonlarından kaynaklanan iklim değişikliği nedeniyle gerçekleşme olasılığı daha yüksek. Çalışmada ayrıca şiddetli yağmurun yol açtığı yıkımın, sele eğilimli bölgelerdeki yapılaşma, ormansızlaşma ve Libya’daki çatışmanın sonuçları gibi faktörler nedeniyle çok daha büyük olduğu tespit edildi.
İklim değişikliğinin bölgedeki şiddetli yağışlar üzerindeki etkisini ölçmek için bilim insanları, 1800’lerin sonlarından bu yana yaklaşık 1,2 dereceik küresel ısınmanın ardından bugünkü iklim ile geçmişteki iklimi karşılaştırmak üzere iklim verilerini ve bilgisayar modeli simülasyonlarını analiz etti.
Bilim insanları analizlerini üç bölgeye ayırdı: Analizin, yağışların çoğunun düştüğü ülkenin kuzeydoğu kısmına odaklandığı Libya; analizin art arda dört gün boyunca maksimum yağışa baktığı Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye; ve yağmurun çoğunun sadece birkaç saat içinde düştüğü İspanya.
Libya için bilim insanları, insan kaynaklı seragazı emisyonlarının bir sonucu olarak, insan kaynaklı iklim değişikliğinin olayın gerçekleşme olasılığını 50 kata kadar artırdığını ve dönem boyunca %50’ye kadar daha fazla yağmur yağdığını tespit etti. Bu olay hâlâ son derece olağan dışıdır ve mevcut iklimde sadece 300-600 yılda bir meydana gelmesi beklenebilir.
Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye için yapılan analiz, iklim değişikliğinin, gezegeni ısıtan insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak, şiddetli yağmurun gerçekleşme olasılığını 10 kata kadar artırdığını ve %40’a kadar daha fazla yağmur yağdığını gösterdi. Üç ülkenin bir bölümünü kapsayan bu geniş bölge için bu olay artık oldukça yaygın ve yaklaşık her 10 yılda bir beklenebilir, yani her yıl gerçekleşme olasılığı %10. Etkilerin çoğunun gerçekleştiği orta Yunanistan’da ise bu olayın gerçekleşme olasılığı daha düşük ve 80-100 yılda bir gerçekleşmesi bekleniyor; bu da her yıl gerçekleşme olasılığının %1-1,25 olduğu anlamına geliyor.
Yağmurun çoğunun sadece birkaç saat içinde düştüğü İspanya’da, bilim insanları bu tür şiddetli yağışların 40 yılda bir beklendiğini tahmin ettiler, ancak mevcut iklim modelleri bir günden daha kısa zaman ölçeklerinde şiddetli yağışları zayıf bir şekilde temsil ettiği için tam bir ilişkilendirme analizi yapamadılar.
Olaylar nispeten küçük alanlarda meydana geldiğinden ve çoğu iklim modeli bu küçük ölçeklerdeki yağışları iyi temsil etmediğinden, bu bulgular büyük matematiksel belirsizliklere sahip. Bilim insanları, iklim değişikliğinin bu gibi olayların olasılığını ve yoğunluğunu etkilememiş olma ihtimalini tamamen göz ardı edemeseler de, birkaç nedenden dolayı bir rol oynadığından emin: Artan sıcaklıklar genellikle daha şiddetli yağışlara yol açarken, çalışmalar sıcaklıklar arttıkça bölgede daha şiddetli yağmurun yaşanabileceğini öngörüyor. Şiddetli yağmur olasılığını azaltan ve iklim değişikliğinin etkisini dengeleyen faktörlere dair hiçbir kanıt bulamadılar. Modellerdeki sınırlamalar nedeniyle, bilim insanları daha önceki çalışmalarda yaptıkları gibi iklim değişikliğinin etkisine ilişkin merkezi bir tahmin vermedi, bunun yerine etkinin bir üst sınırını verdiler.
Çalışmanın kilit bulgularından biri, bazı bölgelerde gözlemlenen çok büyük etkilerin, nüfusun yüksek kırılganlığı ve olaya maruz kalmalarının bir kombinasyonundan kaynaklandığı. Orta Yunanistan’daki etkilenen bölgede, şehirlerin ve toplulukların çoğu ve altyapının büyük bir kısmı sele eğilimli alanlarda yer alıyor. Libya’da, uzun süren silahlı çatışma, siyasi istikrarsızlık, potansiyel tasarım hataları ve barajların yetersiz bakımı gibi çeşitli faktörlerin bir araya gelmesi felakete katkıda bulundu. Bu faktörlerin etkileşimi ve iklim değişikliğiyle daha da kötüleşen çok şiddetli yağmur, aşırı yıkımı yarattı.