İklim değişikliğinin gelişmekte olan küçük ada devletlerinde sağlık ve yaşam üzerine etkisi üzerine yapılan ilk kapsamlı araştırmanın sonuçlarına göre, bu ülkelerde beslenme şekli değişiyor, viral hastalıkların yayılma potansiyeli artıyor. Raporu kaleme alan bilim insanları ayrıca zengin ülkelere harekete geçmeleri yönünde çağrıda da bulunuyor…
Küçük ada devletlerinde yaşayan 65 milyon insan, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerinden dolayı “felaket” ile karşı karşıya. Bu bulgunun sahibi ise Lancet dergisinin desteklediği, iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerini izleyen bir küresel araştırma girişimi olan Lancet Countdown’ı kaleme alan uzmanlar.
Ada devletlerinde iklim değişikliği ve sağlık durumunun kapsamlı bir şekilde analiz edildiği bu ilk rapora göre, sıcak hava dalgaları, kuraklık, böceklerle bulaşan hastalıklar ve aşırı hava olayları, iklim krizi nedeniyle daha da kötü bir hal alıyor, yaşamları ve insanların geçim kaynaklarını tehdit ediyor.
Pasifik, Karayip, Atlantik, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi bölgelerindeki gelişmekte olan küçük ada devletlerinde (SIDS) alçak alanlarda yaşayan bir milyondan fazla insan, deniz seviyelerinin yükselmesi nedeniyle yerinden edilme riskiyle karşı karşıya.
Raporda ayrıca, deniz çevresinin istikrarsızlaşması nedeniyle gıda güvensizliğinin arttığı, bu durumun ise diyabet ve obezite gibi kronik sağlık sorunlarını yaşayan insan sayısı oranlarını yükselttiği uyarısında bulunuldu.
Artan Sıcaklıklar Hayatın Her Alanını Etkiliyor
Sorunun çözülmesi için “zengin ülkelerin seragazı emisyonlarını azaltmaya zorlamak için uluslararası eylem gerek” diyen Lancet Countdown Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri Merkezi, sorundan en çok etkilenen söz konusu devletlerin toplamda düşük emisyon seviyelerine sahip olduğunu da hatırlattı.
Raporu hazırlayan 35 kişilik ekibe liderlik eden, Batı Hint Adaları Üniversitesi akademisyenlerinden Georgiana Gordon-Strachan, en büyük zorluklardan birinin de artan sıcaklıklar olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sıcaklık, sağlık üzerinde fizyolojik olarak etkili oluyor, aynı zamanda ada devletlerinin kültürlerinin ve beslenme şekillerinin büyük bir parçası olan deniz çevresini de etkiliyor. Aşırı hava olaylarını etkiliyor, çünkü okyanuslar ısındıkça, bu ısı enerjisi daha büyük fırtınalara ve çok hızlı gelişen fırtınalara yol açıyor. Sıcaklık aynı zamanda iş gücü kapasitesini de etkiliyor, çünkü insanlar dışarıda güvenli bir şekilde daha az saat çalışabiliyor.”
Rapora göre, 2023’te aşırı sıcaklar nedeniyle 4.4 milyar iş saati kaybedildi – bu, 1991 ile 2000 arasındaki ortalamanın %71 üzerinde.
Adaların zaten kötü durumdayken daha da kötü bir hal aldığını vurgulayan Gordon-Strachan, “Isınan bir dünyanın tüm sonuçları, aşırı hava olaylarından, ev kaybına, yaşam kaybına ve geçim kaynaklarının kaybına kadar bizi ciddi bir şekilde etkiliyor” dedi.
Gordon Strachan bazı adaların tamamen suya gömülme potansiyeli olduğunu da hatırlatarak “ev kaybı” gibi kavramın bu gerçeği açıklamak için yetersiz olduğunu da ekledi. Bilim insanı ayrıca iklim değişikliğinin sonuçlarının ada devletleri kıyılarına çoktan ulaştığını ifade ederek, “Ne bekliyoruz?” diye çağrıda bulundu.
İşlenmiş Ürünlere Eğilim Artıyor
Raporu kaleme alan ekipte yer alan Üniversitesi’nden Roannie Ng Shiu ise şunları söyledi: “Bu bulguların endişe verici gidişatı, iklim değişikliği nedeniyle zaten hissedilen kayıp ve zararın, birleşik ve iddialı bir eylem yapılmazsa felakete varacak şekilde daha da kötüleşeceği konusunda bizi uyarıyor.”
Rapora göre, sıcaklık, yağış ve nemdeki değişiklikler, 1950’lerden bu yana sivrisineklerin taşıdığı “dengue” adlı viral bir hastalığın yayılma potansiyelini üçte bir oranında artırdı. Ayrıca, iklim değişikliği tarım ve balıkçılığı etkiledikçe, işlenmiş, ithalata bağımlı gıda ürünlerine yönelik uzun vadeli eğilimin arttığı ve bunun da sağlık sorunları riskini artırdığına dikkat çekildi. Tüm bunlara ilaveten, sıcaklık seviyelerinin artmasıyla açık hava egzersizinin azalmasının da bu sorunları daha da kötüleştirdiği uyarısı yapıldı.
SIDS, sağlık ve iklim değişikliği arasındaki bağlantılara dikkat çekmek için en yüksek sesle çağrıda bulunan topluluk özelliğini taşıyor. Örneğin 2022 yılında BM Genel Kurulu’nda konu üzerine yapılan konuşmaların %64’ü bu ülkelerin liderleri tarafından yapıldı.
Ancak rapor, bu ülkelerdeki sağlık sistemlerinin iklim krizi etkilerine hazır olmadığını da belirtti. İncelenen 59 ülkeden sadece sekizinin ulusal bir iklim ve sağlık stratejisi bulunurken, ülkelerin çoğu, savunmasızlık ve risk değerlendirmelerini tamamlamak için gerekli iklim projeksiyonlarından yoksun durumda.
Raporu kaleme alanlar ayrıca, SIDS ülkelerinde yüksek kaliteli veri eksikliğinin, ilerlemeyi izleme ve savunmasız durumdaki toplulukları belirleme çabalarını engellediği konusunda da uyarıda bulundular. Gordon-Strachan, iklim değişikliğinin özellikle de zihinsel sağlık üzerindeki etkilerini izlemek konusunda zorlandıklarını söyledi.
Kasım ayında Azerbaycan’ın Bakü şehrinde düzenlenen COP29 iklim zirvesi, dünyanın gelişmekte olan birçok ülkesi için hayal kırıklığıyla sona ermişti ve SIDS müzakerecileri bir noktada görüşmeleri terk ederek, tamamen ayrılma tehdidinde bulunmuşlardı.