;
Politika

İklim Değişikliği Hakkında Konuşmanın Tam Zamanı

Yazar: Joel Makower

Çeviri: Simay Alınmış

Çevre üzerine yayın yapan iş dünyası yayınlarını okumak canımı çok sıkmaz, ancak geçen hafta Bloomberg’in sürdürülebilirlikle ilgili bir makalesindeki alıntı ve ABD ekonomik krizi beni bu yola doğru sürükledi.

Alıntıyı, kurucuları kendilerini çevreci olarak ilan eden ve diğer insanları her zaman eleştirmek ve sorular sorarak rahatsız etmek konusunda (örneğin; nükleer enerji ve doğalgaz lehine tartışmalar yürütüyorlar, karbon emisyonlarına fiyat koymaya karşı çıkıyorlar çünkü dünyanın taşıma kapasitesinde gerçek bir sınır olmadığını veya enerji verimliliğinin “sekme etkisi” adı verilen bir şey yüzünden çalışmadığını iddia ediyorlar) kariyer yapmış bir araştırma grubu olan Breakthrough Enstitüsü’nün kurucu ortağı Ted Nordhaus yapıyor.

Grubun analizlerini eleştiren internet sitelerini solucan deliğinden1aşağı inmeniz için size bırakıyorum. Breakthrough Enstitüsü’nün çevrecilere, iklim bilimcilerine ve onların gerçeklere dayalı politika önerilerine saldırmak için çalışmalarını sıklıkla dile getiren bilim karşıtı, kirlilik yanlısı muhafazakar sağcıların sevgilisi haline geldiğini söylemek yeterli.

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

Koronavirüs pandemisinden dolayı sendeleyen ekonomiyi canlandırırken, iklim önlemlerini kongre ödeneklerine entegre etme fikrine istinaden geçen haftanın alıntısını görebilirsiniz:

Çevresel düşünce kuruluşu olan Breakthrough Enstitüsü kurucularından Ted Nordhaus, “Şu anda iklim veya temiz enerji için belli bir bakış açısına sahip değilim” diyor ve ekliyor: “İklim değişikliği hakkında konuşmanın veya iklim politikası talep etmenin zamanı değil.”

Nordhaus, ekonomik durgunluğun artacağından ve “mucize bir tedavi” olmadan bir yıldan fazla durgunluğun sürebileceğinden endişe ediyor. “Ekonomik durgunluk, iklim değişikliği konusunda endişe etme ayrıcalığına sahip olmayan birçok insan için olağanüstü ekonomik sancıya sebep olacak” diyor. “Şuanda iklim değişikliği hakkında konuşmak duyarsızlık olur.”

Bu, muhafazakarlar tarafından sıklıkla kullanılan yanıltıcı bir taktik. Silahlı saldırı ardından, ateşli silah kontrolü hakkında konuşmak için doğru zaman değil. Kasırga ardından, iklim değişikliği sebebiyle şiddetlenen hava olayları hakkında konuşmak için doğru zaman değil. Polisin silahsız siyahi bir adamı vurmasının ardından, ırk ilişkileri ve eşitsizlik hakkında konuşmak için doğru zaman değil.

Tabii ki, daha sonra, muhtemelen “doğru zaman” olduğunda, halkın kararsız ilgisi diğer gündem konularına yönelir.

Bir sorunun haberlerde olmaması, sorunun bir şekilde çözüldüğü anlamına gelmez. Yukarıdaki tüm zorluklar devam ediyor, pandemi ya da değil. Ve, değişen derecelerde, diğer acil önceliklerin ortasında bile tüm sorunların ayakta tutulması gerekiyor.Bu yüzden de, Nordhaus tamamen yanılıyor: İklim değişikliği hakkında konuşmanın tam zamanı.

Aslında iklim, temiz ekonomi, yenilenebilir enerji, dayanıklı gıda sistemleri, sürdürülebilir hareketlilik, döngüsel ekonomi ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları hakkında her zamankinden daha canlı, pişmanlık duymayarak konuşmamız gerekiyor.

Kimin UMRUNDA?

Nordhaus gibi insanlar, iklim krizinin ele alınmasının ekonomiyi sarsacağına ve keyif aldığımız muhteşem zamanları mahvedeceğine dikkat çekiyorlar. Ve bunun hakkında konuşmak, iyi veya kötü zamanlarda, bir şekilde “duyarsızlık” olur.

Bu polemiğin belirli bir spikey2 taçlı virüs tarafından yürütüldüğü söylenebilir. Ekonomi, dünya çapında sarsıldı. Yani Nordhaus’un korktuğu “olağanüstü ekonomik sancı” zaten üzerimizde. Önümüzdeki birkaç yılı, ekonomik araçlarımızı yeniden başlatarak ve yeniden inşa ederek geçireceğiz.

Öyleyse, bunun nasıl ortaya çıkacağı, gelecek nesil veya iki nesil sonrası için nasıl sağlam, dayanıklı ve yenilenebilir bir ekonomi yaratılacağı hakkında konuşma zamanı değil mi? Ve yatırımlarımızı – ve vergilerimiz – bu doğrultuda sıraya koymamalı mıyız?

Durumu değerlendirme:

  • Havayollarının işleri hızla kötüye gidiyorsa, ve biz vergi mükellefleri olarak onları kurtarmak için çalışıyorsak, önümüzdeki yıllarda hava taşımacılığının kalkması bekleniyor olsa bile hava taşımacılığının iklim üzerindeki önemli etkilerinin azalmaya başlamasını sağlamalı mıyız? İçinde bulunduğumuz yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyonu hedefleyerek havacılık sektörünün sanayinin geri kalanını takip etmesine neden izin vermiyorsunuz? (Aslında, geçen hafta yürürlüğe giren “Coronavirus Yardım, Kurtarma ve Ekonomik Güvenlik Yasası” veya CARES Yasası, havayollarının yardım karşılığında karbon emisyonlarını azaltmalarını gerektiren hükümleri ortadan kaldırdı.)
  • Çiftçileri ve tarımsal işletmeleri destekleyeceksek, iklim ve çevre dostu teknik ve teknolojileri benimsemelerine yardımcı olmamalı mıyız? Gıda sistemlerimizin, bizi besleyen toprağı aşındırmadan herkes için sağlıklı ve uygun fiyatlı yiyecekler sunmasını sağlayacak önlemler almamalı mıyız? (CARES, çiftçileri desteklemeyi ve yoksullara yönelik gıda yardımı programlarını genişletmeyi kapsayan her iki değerli faaliyet için çeşitli mekanizmalar sağladı, ancak gıdanın nasıl yetiştirildiğini veya üretildiğini değiştirmek için herhangi bir teşvik sağlamadı.)
  • Fosil yakıtları yerin altında tutmak bir iklim zorunluluğu ise, petrol ve gaz endüstrisinin ekonomik zorluklarını, yeni nesil temiz enerji şirketleri kurarken ve vasıflı işçiler oluştururken fosil yakıtlardan düzenli bir geçişi destekleme fırsatı olarak görmemeli miyiz? (Yenilenebilir enerjiler lehine hükümler sonunda CARES Yasası’ndan çıkarıldı.)

Milyarlarca vergi mükellefinin parasını ABD ekonomisine katmak üzereyiz, hızla düştükleri uçurumdan onları çekmeyi ve depresyondan kurtulmayı umuyoruz. Kaybedilen işlerin pek çoğu geri dönmeyecek ve potansiyel olarak milyonlarca işçiyi ekonomik olarak çıkmaza sokmuş olacak. Bu yıkıntılardan inşa etmek istediğimiz ekonomi ve kariyer türlerini düşünmek için iyi bir zaman değil mi?

Yeniden başlama şansımız varsa, neden başka bir nesil veya daha fazlası için sürdürülemeyen sistemleri ve endüstrileri kurtarmak istiyoruz? Neden daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir ekonomi yaratmak istemeyelim? Bu yeniden yapılanma anı değil mi, bunun hakkında konuşmak için doğru zaman değil mi?

Nordhaus’un zihnine ve onun yoldaşlarına baktığımda, yüksek umutlarım olmadığı için korkuyorum. Gerçekten de, New Yorker yazarı Masha Gessen’in geçen hafta belirttiği gibi, Amerika’nın varoluşsal krizleri ele alma konusundaki geçmişi zaten “uçsuz bucaksız”:

“Krizlere, krizlerin kök nedenleri de dahil olmak üzere toplumun temel sorunlarını büyüterek yanıt verdik. 11 Eylül’e verdiğimiz yanıt sivil özgürlükleri ve insan haklarını kurban etti. 2008 mali krizine verdiğimiz tepki gelir düzeyinde daha da fazla eşitsizlik yarattı. Koronavirüs pandemisine yanıtımız aynı şekilde devam ederse, önceki krizlerin çocuk oyunları gibi görünmesini sağlayacaktır.”

Ekonomik sorunlarımıza yönelik çözümlerin bulunduğumuz yere yönelik değil, gitmek istediğimiz yere uygun olduğundan emin olmalıyız ve bu yalnızca herkesin iyi niyetleri ve çabaları ile değil aynı zamanda vizyoner düşünmesi ile gerçekleşir. İklim krizini, diğer çevresel ve sosyal zorlukları, zor zamanlarda önemsiz konularmış gibi kolayca bir tarafa atamayız. Pandemi ile savaşırken harekete geçtiğimiz ve cesur olduğumuz kadar, diğer acil sorunlar karşısında da harekete geçmeliyiz ve cesur olmalıyız. İklim, kendi adına, beklemeyecek.

Bu yüzden, gelecek için – şu andan itibaren – sürdürülebilirliği iki katına çıkarmamız gerekiyor. Salgın şiddetli olsa bile, bir bütün olarak iklim ve sürdürülebilirlik hakkında pişmanlık duymadan konuşmalıyız. Bu tam da doğru zaman.

Aksi takdirde daha az şey yapmak, aşısı olmayacak yeni bir varoluşsal küresel kriz riskini doğuracaktır.

*1 Yazar metafor olarak kullanmıştır. Uzay-zamanda iki farklı noktayı birbirine bağlayan ve teorik olarak kısa geçişler oluşturarak mesafe ve yolculuk süresini azaltabilen bu -kısa- yollar, Albert Einstein- Nathan Rosen ikilisi tarafından solucan deliği olarak isimlendirdi.

*2 Herhangi bir olayın olumsuz veya tehdit edici olduğu düşünülen huzursuz ruh hali.

Yazının aslına buradan erişebilirsiniz.