;
Politika

İklim Değişikliği Çocukları Umutsuzluğa Sürüklüyor

iklim değişikliği

Olumsuz etkileriyle giderek daha fazla karşı karşıya kaldığımız iklim değişikliği karşısında çocuklar, yetişkinlere kıyasla daha kırılgan. Son yıllarda giderek daha sık söz edilen bir olumsuz etki ise ‘‘eko-anksiyete’’, yani gezegenin geleceği düşünüldüğünde verilen duygusal tepkiler. Gezegenin tehlikede olduğu bir dönemde büyüyen çocuklar, gelecekten umutlu olmadıklarını giderek daha fazla dile getiriyorlar. Uzmanlar, ebeveynlere, iklim değişikliğini tartışmaktan kaçınmanın çare olmayacağı uyarısında bulunuyor. 2024 yılında yayımlanan bir çalışmaya göre, çocukların duygularını ifade edebilmeleri ve irdelemeleri için alan açmak, çocukların ruh sağlığı açısından oldukça önemli.  

Çocuklar, iklim değişikliğinin etkileri karşısında en kırılgan gruplar arasında yer alıyor. 2020 yılından sonra doğan çocuklar, 1960 doğumlulara kıyasla, iki ila yedi kat daha fazla aşırı hava olayına maruz kalacaklar. Ayrıca fiziksel olarak da çocuklar; kirlilik, ölümcül hastalıklar ve aşırı hava olayları karşısında daha hassaslar.

İklim değişikliğinin pek de öngörülmeyen, ancak gitgide görünürlük kazanan bir diğer olumsuz etkisi ise, çocukların ruh sağlığı üzerinde gerçekleşiyor: Çocukların önemli bir kısmını etkileyen eko-anksiyete, üzerine giderek daha fazla konuşulan bir kavram haline geldi.

Bu konuda Türkiye’de yapılmış geniş kapsamlı bir çalışma hâlâ yok. Ancak 2021 yılında, 10 ülkeden 10 bin çocuğun ve gencin katılımıyla yapılan kapsamlı bir araştırma, çocukların ve gençlerin yüzde 59’unun iklim değişikliği hakkında ‘‘çok’’ veya ‘‘son derece’’ endişeli olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların %75’i, geleceği ‘‘ürkütücü’’ gördüklerini söylüyordu. 2024 yılında yayımlanan yeni bir çalışmaya göre de çocuklar, iklim değişikliği nedeniyle umutsuz.

2024 tarihli çalışmanın yazarları arasında yer alan, Bishop’s Üniversitesi (Kanada) Psikoloji Bölümü’nden Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise’in gözlemlerine göre, eko-anksiyete konusunda çocuklarla yapılabilecek çalışmalara ilişkin literatür ‘‘radikal umut’’ teması üzerinde yoğunlaşsa da, çocuklar umuttan bahsetmek istemiyor.

‘‘Çocuklarla umut hakkında konuşmaya çalıştığımızda sert tepkiler aldık. ‘Umut hakkında konuşmak istemiyorum,’ diyorlardı. ‘Umut hakkında konuştuğunuzu duymak istemiyorum. Umutsuzluk hakkında konuşmak istiyorum çünkü ben, bunu yaşıyorum.’’’

Malboeuf-Hurtubise’e göre bu durum, umuttan söz edemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. ‘‘Fakat umut hakkında konuşmaya başlamadan önce, çocuklardaki bu umutsuzluğu anlamamız, irdelememiz gerekiyor.’’ Malboeuf-Hurtubise, bu gibi hassas konuların ele alınabilmesi için öncelikle okulların ve yetişkinlerin ikna edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

‘‘Çocukların varoluşsal sorunları, onları göz ardı ettiğimizde ortadan kaybolmayacak,’’ diyen Malboeuf-Hurtubise’e göre ebeveynlerin yapabileceği en iyi şey, çocuklarına, kendileriyle konuşabilmeleri için alan açmak: ‘‘Yalnızca duygularının kabul edildiğini, duygularını paylaştığı yetişkinin paniklemediğini görmesi bile bir çocuk için gerçekten önemli bir mesaj.’’

İklim değişikliği hakkında konuşmaktan kaçınmak ise çare değil. ‘‘Onlarla bu konuyu hiç konuşmamak veya – fazlasıyla farkında olsalar da – öyle olmadıklarını varsaymak, kaygılarını daha da artırıyor,’’ diyor Malboeuf-Hurtubise. ‘‘En doğrusu, bu konuyu açıkça konuşmak ve ardından şu mesajı net bir şekilde vermek: ‘Hiçbir bireysel eylem, tek başına iklim krizini çözemez. Bunun için kolektif harekete ihtiyaç var.”

Haber Merkezi

İklim Haber - Haber Merkezi