Her ay iklim bilimciler, iklim değişikliğinin nedenleri ve etkilerini anlamamıza yardımcı olan yeni araştırmalar gerçekleştiriyorlar. Bu araştırmalar, hâlihazırda karşılaştığımız tehditlerin daha net bir resmini çıkarmakla birlikte emisyon oranlarında daha hızlı bir azaltımı gerçekleştirmediğimiz takdirde nelerle karşılaşabileceğimizi gözler önüne seriyor.
HABER: Gülce DEMİRER
İşte iklim biliminde geçtiğimiz Mart ayında yaşananlar:
Ekosistemlere ve Canlı Türlerine Olan Etkileri
–Balık avlarında azalma: Bilim insanları iklim değişikliğinin balıkları ve omurgasız canlıları etkilediğini uzun bir süredir biliyor olsa da iklim değişikliğinin gıda üretimine olan etkisi aynı ölçüde çalışılmamış bir konu. Bilim insanları, küresel balık avının yaklaşık üçte birini kapsayan 124 tür üzerinde iklim etkilerini değerlendirdi ve 1930-2010 yılları arasında maksimum verimin yaklaşık %4 azaldığını tespit etti. Beş ekolojik bölge olan Japon Denizi, Kuzey Denizi, İber Yarımadası Kıyıları, Kuroshio Akımı ve Kelt Denizinin Biscay Körfezi’ndeki sığ bölgelerde %15 ila 35 oranında kayıpların yaşandığı belirtiliyor. En büyük kayıplar ise, en hızlı büyüyen insan nüfusunun bazılarına ev sahipliği yapan Doğu Asya ekolojik bölgelerinde yaşandı. Küresel ısınma kaynaklı bu kayıpların, aşırı avlanma kaynaklı sorunların önüne geçtiği de ifade ediliyor.
-Deniz Isı Dalgaları Okyanus Yaşamını Öldürüyor: Araştırmacılar son yaşanan deniz ısısı dalgalarının biyolojik süreçleri önemli ölçüde tehlikeye attığını ve mercanlar, deniz otları ve yosunlar dahil birçok önemli deniz türünü olumsuz etkilediğini tespit etti. Bir yılda yaşanan deniz ısısı dalgalarının süresi, 1987-2016 yılları arasında, 1925-1954 yıllarına göre kıyaslandığında %50 artış gösterdi.
-Deniz Isı Dalgaları Yunusları Öldürüyor:Batı Avustralya’nın Dünya Mirası Alanı olan Shark Bay’de 2011 yılında, su sıcaklıkları iki aydan fazla bir süre ile ortalamanın 2 ila 4 derece üzerinde seyretti. Bilim insanları, Hint-Pasifik şişe burunlu yunusu popülasyonlarının bölgede %6 ila 12 oranında azaldığını ve kalan dişi yunusların da sıcak dalgasından dolayı daha az doğum gerçekleştirdiğini ortaya koydu.
-20 Yıllık Mercan Beyazlaması Verilerinde Yeni Görüşler: Deniz sıcaklıklarının artmasından dolayı mercan resiflerinde yaşayan ve onlara besin sağlayan alglerin azalması, mercanların beyazlamasına ve sonucunda da yok olmasına sebep oluyor. Bilim insanlarının 1998’den 2017’ye kadar 3000’den fazla bölgede mercan resiflerinin beyazlamasını incelediği esnada, resiflerdeki beyazlama sıklığı ve yoğunluğunda da artış yaşandı. Mercan resiflerindeki beyazlama olasılığının en yüksek olduğu bölge orta enlem bölgeleri. Bir başka ilginç bulguya göre ise son 10 yılda mercan beyazlamasının daha öncelerine göre 0.5 derece daha yüksek sıcaklıklarda gerçekleşmesinin sebebinin daha hassas ve bireysel olan mercanların çoktan kaybolmuş oldukları ve/veya uyum sağlayarak beyazlaşma için gereken ısının daha yüksek bir eşiğe çıkmış olabileceği yönünde.
-Çam Ağaçları Yangınlardan Sonra Acı Çekiyor: İklim değişikliği, Amerika Birleşik Devletleri’nin Batı bölgesinde yangınların artmasına sebep oluyor. Yeni bir çalışma, Batı Amerika ve Kanada bölgelerinde yetişen, ponderosa çamlarının ve Douglas’ın iki ekolojik ve ekonomik açıdan kritik türü olan köknar ağacının, toprağın sıcaklığı ve kuruluğu nedeniyle yüksek şiddette geçen yangınlardan sonra kendini yenileyemediğini buldu. Araştırmada yer alan yazarlar gelecekte, türlerin kritik eşikleri geçtikleri takdirde ormanların aniden diğer bitki türlerine kayabileceğini belirtiyor. ·
İklim Değişikliği Kuşların Göçlerini Tehdit Ediyor: Araştırmacılar, Kuzey Amerika Pasifik Geçit Yolundaki göç yolunda önemli bir yaşam alanı olan Büyük Havzanın, uzun süredir kendine bağlı olan türleri destekleyemediğini ortaya koydu. Sulak alanlara akan suyun önemli ölçüde azalması ve akan suyun zamanının değişmeye başlaması, su kuşlarının belirgin şekilde yok olmasına neden oluyor.
Sağlık Üzerindeki Etkileri
Baharın Erken Yaşanması Saman Nezlesi Riskini Artıyor: Sıcaklıkların artması baharın ve polen mevsiminin daha erken yaşanmasına sebep oluyor. Bilim insanlarının 2001-2013 yılları arasında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, ABD’de erken baharın yaşandığı bölgelerde, yaşanmayan bölgelere kıyasla yetişkinlerin saman nezlesine yakalanma riskinin %18 oranında daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Göç Eden Sivrisinekler: Deng hastalığı, Zika virüsü ve chilungunya ateşi hastalığını taşıyan aedes sivrisineğinin Kuzey Kutup yönüne doğru yayılacağı öngörülüyor. Küresel sıcaklıkların hızlı bir şekilde artmasıyla neredeyse 1 milyar insanın bu hastalıklara yakalanması ve Avrupa’nın büyük bir kısmında ve yüksek rakımlı tropikal ve subtropikal bölgelerin çoğunda hastalıkların bulaşma riskinin de artması bekleniyor. Öte yandan, Güneydoğu Asya ve Batı Afrika’da yaşanan oldukça şiddetli ısınmanın aedessivrisinek türlerinde azalmaya sebep olacağı söyleniyor.
Altyapı Üzerindeki Etkileri
Kaliforniya’da Kıyı Bölgelerinde Su Taşkınlarının Maliyeti Artıyor: Araştırmacılar, yüzyılın sonuna gelindiğinde toplamda 150 milyar doların üzerinde değer biçilen mülklerin ve 600 bin kişinin Kaliforniya’daki kıyı taşkınlarından etkilenebileceğini belirtiyor. Bu çalışma, taşkınların değerlendirilmesinde bir ilke imza atıyor çünkü deniz seviyelerindeki yükseliş projeksiyonlarını yaşanan aşırı fırtınaların etkileri ile birleştirerek ortaya koyuyor.
Buzullar
Yağışlar Grönland’ın Erimesine Neden Oluyor: Grönland’da 1979 ve 2012 yılları arasında yaşanan 300’den fazla hızlı erime artışını inceleyen araştırmacılar, yağışlardaki artışın buz tabakalarındaki erimeyi hızlandırdığını ortaya koydu. Yağıştan kaynaklanan erime, dönem boyunca ikiye katlandığından, toplam yüzey erimesinin yaklaşık %28’ine sebep oluyor.
Grönland İçin İyi Haberler: Jakobshavn buzulu, son 20 yılda Grönland Buz Levhası’nda meydana gelen en büyük toplu kayıp oldu. Ancak bilim insanları Jakobshavn’ın, doğal değişkenlik nedeniyle Disko Körfezi’ndeki soğuk sular sayesinde 2016’dan bu yana yeniden geliştiğini ve kalınlaştığını tespit etti. Araştırmacılar, okyanus soğutmanın buzullara sabitlik sağlayabileceğini ve okyanus, atmosfer ve buz arasındaki karmaşık dinamikleri anlamamızı geliştirdiğini ortaya koyuyorlar.
Antarktika Altındaki Buz Gölleri: Avustralya’dan bilim insanları Doğu Antarktika’nın altındaki büyük gölleri keşfetti.
Ekstrem Sıcaklıklar
Kuzey Kutbu’nun Isınması Yağışın Azalmasına Neden Oluyor: Kuzey Kutbu küresel sıcaklık ortalamasının iki katı kadar hızlı bir şekilde ısınıyor ve enlemler arasındaki jet akımlarını ve atmosferik sabitliği etkileyen sıcaklık değişimi daha az. Araştırmacılar, daha zayıf bir enlemsel sıcaklık değişiminin, orta enlemlerde yağışlarda önemli düşüşlere yol açabileceğini buldular. Geçmişte, benzer bir sıcaklık örüntüsü meydana geldiğinde, orta Kuzey Amerika bölgesi kuraklık yaşamıştı.
Emisyonlar
Emisyonlar Yükselişte: Uluslararası Enerji Ajansı’nın bulgularına göre küresel karbondioksit emisyon oranları 2018 yılında rekor kırarak 2013 yılından bu yana yıllık en yüksek emisyon oranına yükseldi. Geçtiğimiz yıl küresel enerji tüketimi, 2010 yılından bu yana olan ortalamanın neredeyse iki katı artmış ve sonucunda enerjiye olan talebi etkilemişti. Enerji verimliliği çalışmaları ise son yıllara göre daha yavaş. ABD’nin emisyon oranları ise genel olarak %3’ten daha fazla artarak önceki yıldaki düşüşü tersine çevirdi. Çin, Hindistan ve ABD kaynaklı emisyonlar net emisyon artışının %85’ini oluştururken; Fransa, Almanya, Japonya, Meksika ve Birleşik Krallık’ta emisyonlar düşüşte.
Ağaçlar Metan Gazı Salıyor:Araştırmacılar ağaçların metan gazı emisyonlarının önemli bir kısmından sorumlu olabileceğini belirtiyor. Geçtiğimiz ay yayımlanan bir araştırma metan gazı akışının yaşamakta olan ve ölü ağaçlar tarafından gerçekleştirilen akışını inceledi. Örneğin, içinde bulundukları toprakta metan gazı olması sebebiyle ağaçlar da metan gazı taşıyor ve salıyor. Ağaçların içinde yaşayan mikroorganizmalar da metan gazı üretiyor ve bu gaz ağaçlar tarafından salınıyor. Araştırma ağacın dokusuna ve diğer değişkenlere bağlı olarak karmaşık bir süreci ortaya koyuyor.
Göller Metan Gazı Salıyor: İklim değişikliğiyle çok fazla miktarda besinin kıyılara girerek, ötrofikasyonu artırması bekleniyor. Yeni bir çalışmaya göre ötrofikasyonun artması denizlerdeki metan gazı emisyonlarında da artışa sebep oluyor. Araştırmacılar, göl kaynaklı metan gazı emisyonlarının gelecek yüzyılda yıllık %18-33 oranlarındaki fosil yakıt kaynaklı karbondioksit salımıyla eş değer seviyede artmasını bekliyor.
Okyanuslardaki Karbon Havuzunun Belirlenmesi: Araştırmacılar, okyanusun, dolaşımındaki insan kaynaklı karbondioksit emisyonlarının 1994-2007 yılları arasında %31’ini barındırdığını buldu.
COP29 başmüzakerecisi Yalchin Rafiyev’in "üç yıllık teknik süreçte ilk kez tartışma için uygulanabilir bir temel"…
BM iklim müzakerelerine ilk defa heyet gönderen Taliban, Afganistan’ın iklim finansmanından yararlanmasını talep ediyor. Geçimi…
Climate Action Tracker tarafından yapılan analiz, mevcut politikaların devam etmesi durumunda ortalama sıcaklık artışının 2100…
Önde gelen bağımsız ekonomistlerden oluşan bir grubun yaptığı yeni bir çalışma, yoksul ülkelerin, 2030 yılına…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar, Türkiye’nin ilk olarak COP28'te duyurulan nükleer enerji kapasitesini 2050'ye…
COP29 zirvesinde iklim finansmanı müzakereleri hız kazanırken, yeni bir çalışma, IMF’nin iklimle ilgili felaketlerden zarar…